Nihayet…
Soruma yanıt geldi..
İki hafta önceydi, buradan kaleme almıştım..
Şehit Aileleri ile İnsan hakları Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği..
Yani; YURT-SAV başkanı kim diye?
***
Çünkü..
Ulu orta yerde; iki isim vardı..
Diyarbakır nezdinde..
Kafa karışıklığı, yaratılıyordu..
"Kim başkan.?"
Ömer Çokur mu?
Ahmet Büyükburç mu?
***
Büyükburç…
Diyor ki..
Şehit ve Gazi Aileleri Dernekleri Federasyonu (Yurt-Sav) Başkanıyım..
Yani tepe bir yönetim..
Ama, iki tarafta; "YURT-SAV” ismini kullanıyor..
İlginç bir durum..
Karşılıklı, ithimlar da var…
***
Çokur..
Soruma yazılı yanıt verdi..
Aynı noktada, heyetiyle de ziyarete geldi..
Bakalım "Yurt-Sav Başkanı kim" sorumuza yanıtı nedir?
Cevapta, "malum şahıs" diye ifade ettiği kişi; Büyükburç..
Bir önceki, "Yönetim Kurulu" başkanı..
***
Çokur'un cevabına kulak verelim..
Yazıyı aynen aktarıyorum..
Sorumluluk da..
İthamlar da..
Tamamen, Yurt-Sav Başkanına ait diyerek…
***
Sayın Ömer Büyüktimur…
Geçen haftaki Diyarbakır Söz Gazetesindeki köşe yazınızda; "Yurt-Sav Başkanı Kim?" diye sormuştunuz.
Size cevabımız..
Malumunuz derneğimiz, 1997 yılında Diyarbakır'da kurulmuş..
Söz konusu malum şahıs tarafından 14 yıl yönetildi.
Malum şahıs 14 yıl boyunca Diyarbakır'da hatta Türkiye genelinde sürekli aziz şehitlerimizin bize emanetleri olan değerli ailelerinin isimlerini kullanarak, gelenek ve göreneklerimize, insani ve ahlaki olmayan hareketleri yapması nedeniyle, 2008 yılında malum şahıs, dernekten uzaksaklaştırılmış olup, 2011 yılında derneğimizin yapılan genel kurulda başkanlık görevine son verilmiş olup, daha sonra derneğimizden ihraç edilmiştir.
2011 yılından beri bu kutsal derneği başkanlık görevini yapmaktayım.
Bu işlemleri yaptıktan sonra ilgili şahıs alternatif olarak 2008 yılında uygun olmayan sözde federasyon kurmuş.
Sözde kurulan federasyonun 2010 yılından sonra 30. 05. 2013 yılında genel kurul yapması gerekirken yapamamış ve 30. 05. 2016 yılında tekrar yapması gereken genel kurulunu yapamamıştır.
***
Yani malum şahıs korsan olarak ortalıkta gezerek sürekli bize ait derneğin ismini, adresini, telefonunu ve aziz şehitlerimizin isimlerini kullanmak suretiyle;
Aile ve Sosyal politikalar İl Müdürlüğüne,
İl Valiliğine,
7. Kolordu Komutanlığına,
Kaymakamlıklara,
Ak Parti İl Başkanlığına ve benzeri kurum ile kuruluşlarda Diyarbakır'da bulunan şehit ailelerinin dernek yeri yok, dernek yeri almak için sürekli bu kurumları rahatsız etmektedir.
Ancak Diyarbakır'da bulunan şehit ailelerinin derneği 1997 yılından bu yana Diyarbakır Valiliği tarafından yer tahsis edilmiş olup, tüm şehit ailelerimiz yaklaşık 20 yıldır burada gerekli hizmetleri yürütmektedir.
Diyarbakır'da şehit aileleri derneğinin yerle ilgili hiçbir sorunu yoktur.
Tüm kurum ve kuruluşlarımızı derneğimize bekliyoruz.
Malum şahısla ilgili söz konusu kurumları defalarca uyarmamıza rağmen halen bazı kurum müdürlerinin ve özellikle Ak Parti il yöneticilerinin bu şahısla kol kola gezmeleri tüm şehit ailelerimize hakaret etmektir.
Konuyla ilgili tüm kurum ve kuruluşlarımızın gerekli hassasiyeti göstermeleri ve aynı zamanda bu açıklamamızın suç duyurusu mahiyetinde olup ilgili kurumların gerekli işlemlerin yapılması kamuoyuna saygıyla duyurulur.
***
Yurt-Sav Başkanı Ömer Çokur'un..
24. 11. 2016 tarihli resmi yazısındaki ifadeler bunlar..
İlgili ve yetkili kurumlar ne der?
Nasıl bir işlem, icra ederler bilmem?
O hukuki ve yasal mevzuat, içerir…
Ama!
Tüm bunlara muhakkak ki, Ahmet Büyükburç'un da söyleyecekleri olacak?
Bakalım, kendisi nasıl bir cevap verecek?
Bekliyoruz…
Ama görünen o ki; "Yurt-Sav'da" felaket bir iç hesaplaşma var.
Bu da; ranta mı, mevkiye mi, söz sahipliğine mi, delalet?
O'nu önümüzdeki günler gösterecek.
***
AB'NİN İSTEDİĞİ KAPIKULU?
Deniliyor ki..
AB'nin "müzakereleri dondurma" kararına karşı;
Ne bu hiddet..
Ne bu şiddet..
Ne bu celal…
Neden bu kadar "sert" tepki?
Bu minvalde; sorgulayan var..
İyi de; ne diyecektik…
Tavır koymayalım mı?
***
Geçmişteki gibi..
"Kapı kulu" misali, el pençemi olalım…
Saygıyla…
Hürmetle…
Efendimcilikle, "kararınızı karşılıyoruz mu" diyecektik..
Aman.. Yaman..
Siz ettiniz, ama biz etmeyeceğiz mi diyecektik?
Yok, daha neler!
***
İyi de...
Kararı alan kendileri..
"İlişkileri" donduralım diyenler kendileri..
Şartları-şurtları sıralayan..
Maddeleri; "organize" edenler..
Hatta, Lozan'ı dahi katanlar kendileri..
Teröristleri..
Terör örgütlerini..
Türkiye’nin düşmanlarını barındıran kendileri..
Üstüne üstlük aldıkları karar..
Neymiş; "Türkiye demokratik mecrasından" çıkmış..
Kaygı verici..
Öyle ya...
***
Biz ne diyoruz!
Alınan, karara dair…
"Bizim için yok hükmündedir?"
Kapıkule'den girmez..
Önemi yok..
Ki kararı, "iade etme" kararı aldık..
"Bir daha düşünün" diye..
Olması gerektiği gibi…
Ama içimizdeki bazı troller; "saygılı" olun diyorlar..
Kimin nam-ı hesabına bunu diyorlar..
Akla ziyan..
***
Biraz geçmişe bakarsak….
Hal-i vaziyeti daha net görürüz..
Türkiye..
AB'nin kapısından girebilmek için kaç yıldır bekliyor?
Bir ömür tüketti…
Kaç yıldır; "dediklerine" peki efendim diyor…
Nerdeyse, yarım asrı geride bıraktık.
Ki, 1960…
Tarih, 2016..
Yani 56 yıldır; AB'nin kapısının önünde bekliyoruz…
***
Onlar bize her şeyi dayattılar…
Yasalara…
Kanunlara…
Siyasi…
Sosyal…
Ekonomik…
Kültürel kısacası "yeni hayat" biçimi, ikmal ettiler…
DNA'mızla oynadılar…
***
Ve hepsini…
Sözde;
Demokrasi adına,
İnsan Hakları adına,
Hak, hukuk, adalet adına…
Ama gel gör ki…
Her şey "zıddına" rücu ederek, büyüdü…
Ve bugün bile…
Hala, "hak, hukuk, adalet" ızdırabı var…
Yani; "iki yüzlülük"
***
Şöyle, 2005'i hatırlayalım!
12 yıl önce..
O gün, AB neyi oy’luyordu..
"Türkiye'nin daimi üyeliklerinin müzakeresini.."
Avrupa Birliğindeki ülkeler de..
Türkiye de, "alkış vardı?"
Oylamanın sonucu neydi…
262'ye karşı, 402 oyla evet..
"Müzakerelere geçilsin."
O günkü karar da; tavsiye mahiyetini içeriyordu…
***
Önceki günkü oylama da benzer..
Ama bu kez tam tersine..
Geçilsin değil, dondurulsun...
Bu kez, yarı yarıya karar çıkmadı..
37'e karşı, 409 oyla kabul..
Ezici bir "karşı duruş" var..
Tabi, 102 de çekimser oyunu düşünelim..
Anlayacağınız!
Nerden nereye gelindiğine bakıldığında; "sıtmayı" görürüz!
***
AB ne istiyor?
Alacağı üyenin ilk İslam ülkesi olması hasebiyle..
Durumu içine sindiremiyor..
Hele ki, Avrupa'daki yayılan "İslamofobi.?"
ABD'deki, "iktidar" değişimi..
Trump'ın gelmesi..
Yani, AB için Türkiye iki eksende "istenilmezdir"
***
Ama..
Olacaksa da, "Kapı kulu" bir üye istiyor..
İktidar da..
Şu andaki devlet aklı da; "bu minvalde" olmadığı için..
Biraz beklesinler diyor…
***
Çünkü...
Diklenen…
Sorgulayan…
Hakikatlere dair konuşan…
Susmayan…
Emir alan değil; emir veren…
Oyun’un aktörü olmak isteyen…
***
Coğrafyasına sahip çıkan..
Olası müdahalelere karşı duran…
Kendi içindeki; "kumpasların" akıl hocalarını tespit edebilen..
Feraset sahibi..
Ve onlara karşı; tavır koyan..
Teröristi..
Teröristleri..
Darbecileri..
Barındıran, besleyen, sahip çıkanları "deşifre" edebilme cesaretini ortaya koyan..
***
Açık.. Ve net ifadelerle..
"Terörist sevicilerle" bizim işimiz olmaz diyebilen bir irade var...
Yani özetle..
Avrupa'nın "iki yüzlülüğünü" gören..
Ve bunu, "ifşa" eden..
Ata düşmanlarının, "torunlarla" dost olmayacağını..
Mevcudiyetin..
Bir "Hıristiyan kulübünden" ibaret olduğunu..
Ama bunsuz da olmayacağını düşünen; bir devlet aklı karşılarında olduğu içindir..
***
İşte; bu aklı gören AB..
Bugün bir kez daha "iki yüzlülüğüyle" oyalama gayretinde..
Diyor ki; "ben ne yaparsam yapayım, karşı koyamazsın.."
İyi de..
Darbecileri kucaklayan..
Teröristleri barındıran..
Devletin ve milletin bekasına; "göz dikenlere" bel çıkan..
Sen değil misin?
***
O'nun için diyorum ki…
Dövünecek olan..
Yaptıklarını sorgulayacak olan..
Biz ne ettik, demeleri gereken..
Biz değil; onlar artık demeli, düşünmeli!
Çünkü iki yüzlü olanlar onlar..
Biz değil..
***
Hep ifade etmişimdir..
AB için..
Bize gerekli olan; "medeniyeti" değil..
Hele ki, "yaşam refahı da.."
Medeniyeti de..
Yaşam refahı ve özgürlüğünü de…
AB'nin gelip; "bizden alması" gerekir..
Çünkü, "Atalarımız" onlara medeniyeti öğretmiştir..
***
Bizim tek öğrenecek eksik yönümüz; "çağın teknolojisi"…
İşte, bu noktada bizim ihtiyacımız var..
Ki o da..
Gelinen asır açısından; "artık" önem arz ediciliğini de kaybediyor..
***
Türkiye şu an..
AB'ye karşı, Şanghay beşlisi diyor..
Çin.. Rusya'nın gözetiminde..
İyi güzel..
Alternatif yeni dünya kapılarını açmak..
Ülke ve millet; "güvencesi" açısından önemli..
***
Ama diyorum ki..
Türkiye, "din kardeşleriyle" birlik mutabakatına girse..
İslam beşlisini "oluşturabilse.."
Daha güçlü!
Daha güven tesis edici; bir birlikteliği sağlamış olmaz mı?
Biraz da bu minvalde kafa yorsa!
Ki o zaman..
Ortadoğu'da, AB ve ABD orijinli "çıkarılan savaşları da" kökten temizler..
Barış atmosferini sağlayan; ülke olur..
Ne diyorum; "mümin, müminin" kardeşidir..
***