Malum, iki gün önce gözler Riyadda idi.. İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Ligi Olağanüstü Ortak Zirve toplantısı vardı.. Cumhurbaşkanı Erdoğan da bulunuyordu.. Zirvenin tek gündem maddesi; İsrail-Filistin meselesi!..
***
Peki, istenilen sonuç alındı mı?!.. Ya da zirvenin ciddiyetine binaen bir netice hasıl oldu mu?.. Doğrusu, temenniden öteye gitmedi.. Hep ifade ederiz, oturdular, konuştular ve gittiler?.. Ancak bu kez zırva bir zirve sonuç bildirgesi oldu-olmadı çizgisinde kaldı.. Denir ya bir tık kalmıştı?.
***
Ki o tık da, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Türkiyenin bildirgeye düşürdüğü not oldu diyebiliriz?.. Şöyle ki, ilk kez ortak bir metne imza atıldı ve yine ilk kez bir ortak metinde kınamanın ötesinde eylem planı içeren tanımlar ve yol haritasına yer verildi.. İşte bu eylem planı Türkiye notu.. Ortak metinden bazı başlıklar..
***
* Filistinlilerin evlerine, tarlalarına el koyan İsrailliler için yerleşimci yerine terörist ifadesi kullanıldı.
* Bu yerleşimci örgütlerinin uluslararası terörizm listelerine alınması çağrısı yapıldı.
* İsrailin sivillere saldırısı ve göçe zorlaması savaş suçu olarak tanımlandı.
* İsrail yetkililerinin tehdit olarak ima ettiği nükleer silahlarının araştırılması dünya gündemine getirildi.
***
* İsrailin savaş suçlarının araştırılması için Uluslararası Ceza Mahkemesine çağrıda bulunuldu.
* Ancak bununla yetinilmedi, delillerin toplanması, raporlanması için mekanizma ve takvim oluşturuldu.
* Ayrıca, insanlığa karşı suç anlamına gelen tüm eylemlerin dünya halklarına duyurulması için sosyal medya birimi kurulması kararı alındı.
* İnsani yardım için İsrail ablukasının kırılması gibi bir eylemsel ifade kullanıldı.
***
Alınan bilgilere göre birçok madde, Türkiyenin önerisi olarak bildiriye girdi. Erdoğanın, bazı ülkelerin bunların bir kısmı yapılmazsa neden yazıyoruz beyanlarına, Yazalım ki yapılması için zemin olsun. Bir şey yapmak isteyen bir ülke olursa, bu metin referans noktası olsun karşılığını vererek, metinde kabul ettirdi
***
Ki metini bir bütün olarak okuduğunuzda şunu anlıyorsunuz?!.. İfade var, teyit var, vurgu var.. Şunlar yapılmalı, bunlan edilmeli.. Telin ve kınama da, var. Bir önemli nokta ise, Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun 27 Ekim kararına da atıf var.. Yani, memnuniyet hasıl!!! Ki bu da, Arap ülkeleri açısından bizleri şaşırtmadı?.. Keşke şaşırtsaydılar ve keşke o bir tıkla kalınmasaydı.!
***
İşin özüne gelirsek!.? çok da detayına girmeye gerek yok.. Vaki olan şu ki, Türkiye ve Katar dışında, Arap ülkeleri semirmiş gövdeleriyle, zamanın akışını durdurmak istiyorlar.. Bu akış, İsrail açısından memnuniyet verici..
***
Hele ki, 27 maddenin içeriği.. Ne diyor bu madde; Filistin Kurtuluş Örgütünün, Filistin halkının tek meşru temsilcisi olduğuna vurgu yaparak, tüm Filistinli grup ve güçlere FKÖ çatısı altında toplanma ve FKÖnün liderliğindeki ulusal ortaklık çerçevesindeki sorumluluklarını yerine getirme çağrısı yapar.
***
İşte bu madde şunu gösteriyor!.. Şu anki mevcut Abbas yönetimindeki Filistin hükümetinin iktidarda kalmasını sağlamak.. çünkü, Abbas ne Gazzenin derdinde, ne de Filistinin devlet olmaya dair, güç kazanımı elde etmesinde?..
***
Hamasın çıkışının Gazzedeki savunmaya geçişinin özünde de aslında, Abbas yönetiminin zaafiyetindendir!. Görünen şu ki, ABD ve İsrail, Arap ülkelerinin ekseriyeti Abbas için iktidar devşirme gayretinde bulunursa bulunsun, Filistin ahalisi onu yolcu edecek..
***
Bir de, 29 Madde var.. Ki bu madde, oturdular, konuştular ve gittiler sözünün özünü ortaya koyuyor.. Yani zırvalama evresi.. Neymiş; Uluslararası Barış Konferansı yapılsın.. Acil toplanmak gerekiyormuş... Bu çağrı ile sanıyorlar ki ateşkes sağlanacak, akan kan duracak?!..
***
İsrailin giriştiği soykırımda öldürülen bebeklerin, çocukların, sivillerin ne kendileri ne de iradelerinin katılmadığı bir konferanstan, nasıl bir barış çıkar.. Ne diyordu bilgi adam; lanet olsun böylesi düzene, devlet olmak çok zor?. İsrail, ABD ve Arap Dünyasının semirmiş ülke liderleri ile batıla biat eden Batı ülkeleridir yer küresini kan gölüne çeviren!
***
Netice itibariyle, Türkiye ve Katarın ortaya koyduğu irade ve tavır ve düşüncenin dışında, zirveye katılan diğer ülkelerin ana gayeleri zaman akışını durdurmak!.. Ki olmayacak bir şey.. Gazze için, açılan kapı insani mola denilen, 4 saatlik dar kapı!?.. O kapı da, sivillerin topraklarını terk etme adına denilse de; İsrailin Fosfor bombalarının depolanması içindir
ÖZELİN NAMUS ŞEREF SÖZÜ!
Özgür Özel.. CHPnin Genel başkanı.. Kongrede şöyle haykırmıştı yerel seçimlerde aday belirlemeye dair.. Eğer ki, Genel Başkan olursam 3 hafta sonra buradasınız. Tüzüğü değiştiriyorum. Söz veriyorum. Hepinize ekranlar önünde namus ve şeref sözü. Ön seçimin teminatı bir genel başkan olacağım..
***
Peki şimdi ne diyor; şeref ve namus sözüyle vaatte bulunan Özgür Özel.. Diyor ki; Ön seçim konusunda terminolojik bir fark var. Ön seçim yaparsak adayı belirledikten sonra 54 gün kalıyor. Fotoğraf çektirmesi, araç giydirmesi 45 günlük bir kampanya. Örgütümüzün tecrübeleri, ön seçim demeyelim sonucuna uyulacak temayül yok.
***
Ne demek bu!.. CHPde ön seçim olmayacak.. Delegelerin iradesine gerek yok!.. Tüzük değişikliğine de şimdilik gerek yok.. Vaziyet köprüyü geçene kadar mı?.. İhanet hançeriyle mütekait olan Kemal, Özele bu hatırlatmada bulunur mu?..
***
Söz veriyorum, şeref ve namus sözü veriyorum diyorsan.. O sözü tutarsın.. Ben hep tuttum.. Demek ki genel başkan değişse de bazı şeyler değişmiyor!?..
***
Ha bir de, gölge kabine oluşturulmuş.. Muhalefetin kabinesi.. Birebir hükümetin bakanlarını mercek altında tutacaklar?.. Yakın markaj.. Bir dönem, Baykalda denedi; ama dikiş tutturamadı?.. İngiliz modeli.. Lakin bize her mevzuda olduğu gibi bu mevzuda da uymadı?!..
***
Neyse, sistem devrede.. Kim gözleyecek belli.. Yeni kadro iş başında.. Burada hepsi de, Genel Başkan Yardımcısı.. Neyse; bakalım belki AK Parti de gölge kabineye, gölge kabine oluşturur?.. çok yönlü bir denetim mekanizmasının oluşması elbette ki, ahalinin ali menfaatinedir.. Tabi becerebilirlerse!?.. Sizce..
***
GÜNÜN SÖZÜ
Yükün dürüstlükse belki gücün düşer ama bilesin ki başın düşmez
Failed to load the video