Televizyon izleyen, sosyal medyadan çıkmayan üstüne oradan gördüklerimizi ilmek ilmek hayatımıza işleyen bir toplum olduk çıktık.
Son altı yedi yıldır Tv dizileri aile yapısını hedef almışçasına ilerliyor. Ailenin birleştirici özelliğinden ziyade aileyi ayırıcı hayatlar önümüze konuyor.
Akşam yemek saatlerinde evde bir sofrada toplanılmadığı çocuğun ayrı ebeveynin ayrı takıldığı bir kültür oluşturulmaya çalışıyor.
Ailenin her konuda, her durumda bir arada olmadığı daha çok bireyselliğe yönlendiren yapımlar sunuluyor.
Aile yapısının var olan kültürünün bozulmasından korktuğumuz zaman, seküler kesim bundan rahatsız olup konuyu başka mecralara taşıyor.
Siyasi ve dini konulara sıçrayıp (esas rahatsız oldukları yer orası) aile kavramını da harcamış oluyorlar.
Hlbuki herkesin bir ailesi var kim ister ki aile bireylerinden, çoluğundan çocuğundan kopuk nerde saban orada akşam, yozlaşmış bir hayat biçimi.
Filanca dizi, falanca program aile yapımıza ve kültürümüze ters dediği zaman kıyamet kopuyor. Vay sen misin diziyi yasaklayan
Konudan uzaklaşılıyor, dizi ya da film kendi yolunda bozgunculuğuna devam ediyor. Hiçbir çözüme ulaşılmadan günlerce tartışılıyor.
Diyeceksiniz ki neticede senaryo ve rol. Sürekli neye maruz kalıyorsanız bir süre sonra o oluyorsunuz.
Baby shower, cinsiyet partisi, sözde, nişanda, düğünde kına da organizasyon gibi gibi elementler kültürümüzde yer almıyordu ama şimdi hepsini uyguluyoruz.
Bilin bakalım nereden öğrendik ve hayatımıza aldık.
Yılbaşı kutluyoruz, sevgililer günü kutluyoruz, yıldönümleri kutluyoruz, iyi haberleri kutluyoruz. Ne çok şey kutlamaya başladık farkında mısınız?
Kültür içi dolu eğerse baş göz üstüne ama bir masada toplanıp yiyip içip harcayarak, sıradan şeylere gülerek, manası olmayan kültür görünümlü yenilikleri hayatımıza kattık da ne oldu.
Geçenlerde bir söz okudum bir yerlerde;
Eskiden insanlar bunalınca devrim yapıyorlardı. Şimdi bunalınca alışveriş yapıyorlar
çünkü medya aracılığıyla bizi sürekli tüketime, toplumsal ilişkilerden soyutlayarak (akrabalık arkadaşlık) yalnızlaştırmaya,
bireyselliğe, tahammülsüzlüğe, giyim kuşamda teşhirciliğe, doğru itiyorlar.
Aslında itmiyorlar biz zaten hazırız çok seviyoruz yenilik.
Yabancı dizi film platformlarını eleştirmeye gerek bile yok onların kendi kültürüne karışacak değiliz. Bizim kendi dizi ve filmlerimiz Netflikin müstehcen içeriklerini geçti.
Dizilerimizin kaçında başrol oyuncularının akrabası var? Dayı, yenge, amca ilişkileri işlenmiyor. Gençler bi başlarına ayrı eve çıkıyor.
Bu yüzyılda gerici davranacak halimiz yok özetlemeye çalıştığım da o değil.
Hayatın her alanında Ölçü denge o hayatı anlamlı kılar. Batı rüzgrlarıyla oluşturulan her yenilik bizi savuruyor.
Evlerden yemek kokusu gelmediğinde,
Odalardan ses yükselmediğinde,
Şeker kolonya tutacak genç kalmadığında,
Anne, babanın yüzüne düşen kırışıklıklara şahit olmadığında,
10 yıl önce absürt olan her şey bir gün normal geldiğinde,
Aynı cinsten bireyleri sokaklarda sarmaş dolaş gördüğünde çok geç olacak,
Öz kültürünü kaybetmiş olacaksın.
KİTAP ÖNERİSİ:
YAŞAR KEMAL SARI SICAK