Öcalanın açıklaması sonrası örgütün mesajı aldığını ve gereğini yapacağını bildirmesinin üzerinden bir kaç gün geçmeden Suriyede olaylar patlak verdi. Suriyenin Lazkiye şehrinde Esed artıklarının kalkışma hareketiyle çatışmalar yeniden alevlendi. Sadece Esed yanlıları değil, işin içinde özellikle Dürziler ve kıyısında Ypgnin olduğunu da eklemeliyiz. Bu umutsuz kalkışmanın arkasındaki güçlerin kimler olduğunu merak bile etmiyoruz; o kadar açık. İran ve İsrail Suriyede oluşan yeni durumdan rahatsızlıklarını her fırsatta belli etmişlerdi zaten. Hamaney daha bir ay önce bu işin henüz bitmediğini, Suriyenin gençlerine güvendiğini açıklamış, İran dış işleri Bakanı Erakçi ise Türkiyeyi ima ederek, fazla sevinmeyin, göreceksiniz diyerek ufaktan tehditler savurmuştu. İsraile gelince Netenyahu, Suriye devrimine başından beri düşmanlığını göstermiş, devrimin zaafiyetlerini fırsat bilerek Şamın güneyini adım adım işgal etmeye başlamıştı. Bu arada Ypgnin başına vekaleten getirilen, Öcalanın fesih kararının kendilerini bağlamadığını iddia ederek sağıra yatan Mazlum Abdi, İsrail güçlü bir devlet, biz onlarla görüşmeye hazırız, bizi koruyabilirler diyerek kimlere çalıştığını ve ne kadar kullanışlı bir aparat olduğunu itiraf ve ispat etmiş! Netenyahu da Kürtlerle(!) kadim bir dostlukları olduğunu, Pkk ve Ypgnin bitirilmesi İsrail için beka sorunu olur diyerek adeta bu fitnenin sona ermesine izin vermeyeceklerini ilan etti! Bu güne kadar Trumpun göreve başlamasını ve sözünü tutup Suriyeden çekilmesini bekleyen Türkiye ise artık Trumptan umudu kesip, kendi işine bakacaktır bundan sonra. Anlaşılan o ki, Trump göreve gelir gelmez bu konuda kulağına kar suyunu kaçırmışlar! Abd ve İsrail, binlerce tır silah gönderdikleri ve milyarlarca dolar harcadıkları, bu zamana kadar besleyip büyüttükleri ve bunca emek verdikleri Ypgden kolay kolay vaz geçmeyeceklerini belli ettiler. Ypgye eskisi gibi alan açmak için Suriyenin karışması lazım ve gereken kaosu, neye mal olursa olsun - bu bir Nusayri kıyımı da olsa- devreye alacaklardır. Malum, yeni Suriye Devletinin ordusu yaklaşık 13,14 senedir savaşan gruplardan oluşuyor. Bu sürede istisnasız her biri yakınlarını Esed rejimine kurban verdi. Devrim esnasında intikam hissiyle hareket etmeyen bu gruplar, şimdiden sonra yapılacak kalkışma ve provokasyonlarda aşırı ve sert tepkiler verebilir, bu da fırsat kollayan yeni Devletin düşmanlarının elinde kullanacakları malzeme olur; buna dikkat etmek lazım. Bereket, devrimden sonraki bu ilk kalkışma provasında Suriyeyi tekrardan karıştırma, bir kaosun içine çekme girişimleri Suriye halkının safları sıklaştırmasına vesile oldu. Nitekim Suriye lideri Ahmed Şaranın açıklamaları da bunu doğruluyor. Eski rejimin kalıntıları dedi, yeni Suriyeyi sınamak istediler ve tanımış oldular! Şimdilik bu kalkışma hareketinin bastırıldığını sahadan gelen haberlerden de anlıyoruz. Şimdilik diyoruz çünkü hızlı bir şekilde gerekli önlemler alınmaz ve gerekli müdahaleler yapılmazsa bu küçük kar topları, çöl sıcağında bile çığa dönüşüp Suriyenin yeni devletini ve dostlarını silip süpürür!
Daha önce de iddia ettiğimiz gibi İsrail kendisini bekleyen kötü akıbetine doğru hızla yol alırken, İsraile yancılık yapanlar da onunla aynı akıbeti paylaşacak. Biz bir kez daha uyarımızı yinelemiş olalım; İsraile yatırım orta ve uzun vadede ölü yatırımdır!
......
Mısır, Suudi Arabistan, Ürdün, Bae ve Katarın yaptığı Gazze toplantısında Mısırın Gazze ile ilgili çözüm önerisine değineceğimizi söylemiştik. Öneri şöyleydi; İsrail ve Hamas Gazzeden çekilsin. Gazzeyi imar edelim sonra Gazzeyi yine Filistinliler yönetsin! 1,2 gün önce yine bir araya geldiler -Türkiye de vardı o toplantıda- ve bu konuda Mısırın önerisine paralel bir anlaşmaya varıldı. Gazzenin imarı için gerekli 50 küsur milyar dolar körfez ülkeleri tarafından karşılanacak ve sonrasında Gazzeyi Filistinliler(!) yönetecek! Bu planın taa 7 Ekimden beri İsrailin yapmak istediği şeyle örtüştüğünü rahatlıkla söyleyebilirim. Hamas bir kaç ay içinde bitirilecek, Hamasın kontrolündeki topraklar zalim Mahmud Abbas yönetimine verilecek ve İsrailin kafası kulağı rahat edecek! Evet plan baştan beri buydu lakin Hamas ve Gazze halkı, emsali görülmemiş bir direniş sergileyince bütün planlar alt üst oldu ve bugünlere gelindi. Şimdi ise değişen şartlar altında Hamas, hem amacına ulaştığı hem de Gazze halkının daha fazla katliam ve sıkıntı yaşamaması için bu plana olur verdi ve haklarından feragat etti. Neticede artık kesin olan şey, Filistinin Hamas, Hamasın Filistin olduğu gerçeğidir! Bu saatten sonra Gazzenin başında Mahmut olsa ne olur, Abbas olsa ne yazar?!