Sakın, ey ihvan-ı vatan, sefahetlerle ve dinde lübaliliklerle tekrar öldürmeyiniz.
Ve bütün efkr-ı fsideye ve ahlk-ı rezileye ve desais-i şeytaniyeye ve tabasbusata karşı şeriat-ı garr üzerine müesses olan kanun-u esas Azrail hükmüne geçti, onları susturdu. Sakın ey ihvan-ı vatan! İsrafat ve hilf-ı şeriat ve lezaiz-i nmeşrua ile tekrar ihya etmeyiniz.
Demek, şimdiye kadar mezarda idik, çürüyorduk. Şimdi bu ittihad-ı millet ve meşrutiyet ile rahm-ı mdere geçtik, neşvünem bulacağız. Yüz bu kadar sene geri kaldığımız mesafe-i terakkiden, inşaallah mucize-i Peygamber (a.s.m.) ile, şimendifer-i kanun-u şeriye-i esasiyeye amelen ve burak-ı meşveret-i şeriyeye fikren bineceğiz. Bu vahşet-engiz sahra-yı kebiri kısa zamanda tayyetmekle beraber, milel-i mütemeddine ile omuz omuza müsabaka edeceğiz. Zira onlar kh öküz arabasına binmişler, yola gitmişler; biz birden bire şimendifer ve balon gibi mebdiye bineceğiz, geçeceğiz. Belki cmi-i ahlk-ı hasene olan hakikat-ı İslmiyenin ve istidad-ı fıtrnin ve feyz-i imanın ve şiddet-i açlığın hazma verdiği teshil yardımıyla fersah fersah geçeceğiz. Nasıl ki vaktiyle geçmiştik.
Talebeliğin bana verdiği vazife ile ve hürriyetin ferman-ı mezuniyetiyle ihtar ediyorum ki:
Ey ebn-yı vatan! Hürriyeti su-i tefsir etmeyiniz; t elimizden kaçmasın ve müteaffin olan eski esareti başka kapta bize içirmekle bizi boğmasın. Zira hürriyet, mürt-ı ahkm ve db-ı şeriat ve ahlk-ı hasene ile tahakkuk ve neşvünem bulur
Bediüzzaman
* * *
Yaşasın Şeriat-ı Ahmed (a.s.m.)
Din Ceride, no. 77
5 Mart 1325 (18 Mart 1909)
ŞERİAT-I GARR, kelm-ı ezelden geldiğinden, ebede gidecektir. Nefs-i emmarenin istibdad-ı rezilesinden selmetimiz, İslmiyete istinad iledir. O hablülmetine temessük iledir. Ve haklı hürriyetten hakkıyla istifade etmek, imandan istimdad iledir. Zira, Sni-i leme hakkıyla abd ve hizmetkr olanın, halka ubudiyete tenezzül etmemesi gerektir. Herkes kendi leminde bir kumandan olduğundan, lem-i asgarında cihad-ı ekber ile mükelleftir. Ve ahlk-ı Ahmediye (aleyhissaltü vesselm) ile tahallk ve sünnet-i Nebeviyeyi ihy ile muvazzaftır.
Ey evliya-i umr! Tevfik isterseniz, kavnin-i detullaha tevfik-i hareket ediniz. Yoksa tevfiksizlik ile cevab-ı red alacaksınız. Zira, mruf umum enbiyanın memlik-i İslmiye ve Osmaniyeden zuhuru, kader-i İlhnin bir işaret ve remzidir ki; bu memleket insanlarının makine-i tekemmültının buharı diyanettir. Ve bu Asya ve Afrika tarlasının ve Rumeli bostanının çiçekleri ziya-yı İslmiyet ile neşvünema bulacaktır.
Dünya için din feda olunmaz. Gebermiş istibdadı muhafaza için, vaktiyle mesil-i şeriat rüşvet verilirdi. Dinin meseleleri terk ve feda edilmesinden, zarardan başka ne faidesi görüldü?
Milletin kalb hastalığı zaaf-ı diyanettir. Bunu takviye ile sıhhat bulabilir.
Bizim cemaatimizin meşrebi, muhabbete muhabbet ve husumete husumettir. Yani, beynel-İslm muhabbete imdat; ve husumet askerini bozmaktır.
Mesleğimiz ise, ahlk-ı Ahmediye ile tahallk ve sünnet-i Peygamberyi ihy etmektir. Ve rehberimiz şeriat-ı garr ve kılıcımız da berahin-i ktıa ve maksadımız il-yı kelimetullahtır.
Bediüzzaman
* * *
Hakikat
Din Ceride, no. 70
26 Şubat 1324 (Mart 1909)
BİZ KAL BELDAN cemiyet-i Muhammedde (aleyhissaltü vesselm) dahiliz. Cihetül-vahdet-i ittihadımız tevhittir. Peymn ve yeminimiz imandır. Madem ki muvahhidiz, müttehidiz. Herbir mümin il-yı kelimetullah ile mükelleftir. Bu zamanda en büyük sebebi maddeten terakki etmektir. Zira, ecnebler fünun ve sanayi silhıyla bizi istibdad-ı mnevleri altında eziyorlar. Biz de, fen ve sanat silhıyla il-yı kelimetullahın en müthiş düşmanı olan cehil ve fakr ve ihtilf-ı efkra cihad edeceğiz.
Amma cihad-ı haricyi şeriat-ı garrnın berahin-i ktıasının elmas kılınçlarına havale edeceğiz. Zira medenlere galebe çalmak ikna iledir, söz anlamayan vahşler gibi icbar ile değildir. Biz muhabbet fedaileriyiz; husumete vaktimiz yoktur. Meşrutiyet ki, adalet ve meşveret ve kanunda inhisar-ı kuvvetten ibarettir. On üç asır evvel şeriat-ı garr teessüs ettiğinden, ahkmda Avrupaya dilencilik etmek, din-i İslma büyük bir cinayettir. Ve şimale müteveccihen namaz kılmak gibidir. Kuvvet kanunda olmalı. Yoksa, istibdat tevzi olunmuş olur.
Şüphesiz ki Allah, mutlak kuvvet ve kudret sahibidir hkim ve mir-i vicdan olmalı. O da mrifet-i tam ve medeniyet-i mm veyahut din-i İslm namıyla olmalı. Yoksa istibdat daima hükümferma olacaktır.
İttifak hüddadır, hev ve heveste değil.
İnsanlar hür oldular, ama yine abdullahtırlar. Herşey hür oldu Başkasının kusuru insanın kusuruna senet ve özür olamaz.
Yeis, mni-i herkemldir. Neme lzım, başkası düşünsün istibdadın yadigrıdır
Bediüzzaman