“İlk Hayatına Kısa Bir Bakış” Devamıdır
Eklenme: 6/8/2024 12:00:00 AM

İstanbul Hahambaşısı Yahudi Karasso ile Bediüzzaman arasında Selnikte cereyan eden bir konuşma sırasında, Karasso konuşmayı yarıda bırakarak dışarıya fırlamış ve arkadaşlarına, Eğer yanında biraz daha kalsaydım, az kalsın beni de Müslüman edecekti diyerek mağlbiyetini hayret ve telşla izhar etmiştir. Karasso ki, Osmanlı İmparatorluğunu parçalamak için sinsi ve tertipli bir şekilde çalışan gizli bir teşkilta mensup olup, ortada fevkalde bir rol oynuyordu. Karassonun Bediüzzamanı ziyaret etmekten maksadı, onu kendi fikrine çevirmek ve meşum gayesine let etmek idi. Fakat heyhat!

* * *

Nihayet menhus 31 Mart Hadisesi meydana gelir. Şeriat isteyen ve o hadisede ismi karışan on beş kadar hoca idam edilir. Bediüzzaman, onlar mahkeme binasının bahçesinde asılı durdukları ve kendisi de pencereden onları gördüğü bir halde muhakeme olunur. Mahkeme reisi Hurşid Paşa sorar:

Sen de şeriat istemişsin?

Bediüzzaman cevap verir:

Şeriatın bir hakikatine, bin ruhum olsa feda etmeye hazırım. Zira şeriat, sebeb-i saadet ve adalet-i mahz ve fazilettir. Fakat, ihtillcilerin isteyişi gibi değil!

Bediüzzamanın divan-ı harpteki bu kahramanca müdafaası, o zaman iki defa tab edilip neşredilmiştir. O dehşetli mahkemeden idamını beklerken beraat etmiş ve mahkemeye teşekkür etmeyerek, yolda Bayezidden t Sultanahmede kadar, arkasında kalabalık bir halk kitlesi mevcut olduğu halde, Zalimler için yaşasın Cehennem! Zalimler için yaşasın Cehennem! nidlarıyla ilerlemiştir.

Divan-ı harpteki müdafaasının bir kısmı bu Tarihçe-i Hayatta yazılmıştır. T ki 31 Mart Hadisesinin içyüzü ve Bediüzzamanın kahramanca müdafaası bir derece anlaşılabilsin.

* * *

İki Mekteb-i Musibetin Şehadetnamesi yahut Divan-ı Harb-i Örf ve Said-i Nurs adlı eserden parçalar:

Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allahın adıyla.

Hiçbir şey yoktur ki Allahı hamd ile tesbih etmesin. İsr Sresi, 17:44.

Mukaddime

Vakt ki hürriyet divanelikle ydolunurdu; zayıf istibdat tımarhaneyi bana mektep eyledi. Vakt ki itidal, istikamet; irtica ile iltibas olundu; Meşrutiyette şiddetli istibdat, hapishaneyi mektep eyledi.

Ey şu şehadetnamemi temaşa eden zevat! Lütfen ruh ve hayalinizi misafireten, yeni medeniyete karışmış asab bir bedev talebenin hal-i ihtillde olan ceset ve dimağına gönderiniz. T tahtie ile hatya düşmeyiniz.

31 Mart Hadisesinde Divan-ı Harb-i Örfde dedim ki:

Ben talebeyim. Onun için herşeyi mizan-ı şeriatla muvazene ediyorum. Ben milliyetimizi, yalnız İslmiyet biliyorum. Onun için herşeyi de İslmiyet nokta-i nazarından muhakeme ediyorum.

Ben hapishane denilen lem-i berzahın kapısında dururken ve darağacı denilen istasyonda hirete giden şimendiferi beklerken, cemiyet-i beşeriyenin gaddarane hallerini tenkit ederek, değil yalnız sizlere, belki bu zamandaki nev-i ben beşere irad ettiğim bir nutuktur. Onun için, O gün ki, bütün sırlar ortaya serilir. (Trık Sresi, 86:9) sırrınca, kabr-i kalbden hakaik çıplak çıktı; nmahrem olan kimseler nazar etmesin. hirete kemal-i iştiyak ile müheyyayım. Bu asılanlarla beraber gitmeye hazırım. Nasıl ki, bir bedev garaipperest, İstanbulun acaip ve mehasinini işitmiş, fakat görmemiş; nasıl kemal-i hhişle görmeyi arzu eder! Ben de marez-i acaip ve garaip olan lem-i hireti, o hhişle görmek istiyorum. Şimdi de öyleyim. Beni oraya nefyetmek, bana ceza değil! Sizin elinizden gelirse, beni vicdanen tzib ediniz! Ve ill başka suretle azap, azap değil, benim için bir şandır!

Bu hükmet zaman-ı istibdatta akla husumet ediyordu. Şimdi de hayata adavet ediyor. Eğer hükmet böyle olursa, yaşasın cünun! Yaşasın mevt! Zalimler için de yaşasın Cehennem! Ben zaten bir zemin istiyordum ki, efkrımı onda beyan edeyim. Şimdi bu Divan-ı Harb-i Örf iyi bir zemin oldu.

Bidayetlerde herkesten sual olunduğu gibi, Divan-ı Harpte bana da sual ettiler: Sen de şeriatı istemişsin.

Dedim: Şeriatın bir hakikatine bin ruhum olsa feda etmeye hazırım. Zira, şeriat, sebeb-i saadet ve adalet-i mahz ve fazilettir. Fakat ihtillcilerin isteyişi gibi değil.

Hem de dediler: İttihad-ı Muhammedye (a.s.m.) dahil misin?

Dedim: Maaliftihar! En küçük efradındanım. Fakat, benim trif ettiğim vecihle... Ve o ittihaddan olmayan, dinsizlerden başka kimdir, bana gösterin.

Devam edecek