Kardeşlerim,
Her ihtimale karşı bu sabah ihtar edilen bir meseleyi beyan etmek lzım geldi.
Bizim Kurndan aldığımız hakikatler güneş, gündüz gibi şek ve şüphe ve tereddüdü kaldırmadığını, yirmi seneden beri Acaba zındık feylesoflar buna karşı ne diyecekler ve dayandıkları nedir? diye nefsim ve şeytanım çok araştırdılar. Hiçbir köşede bir kusur bulamadıklarından sustular. Zannederim, çok hassas ve iş içinde bulunan nefis ve şeytanımı susturan bir hakikat, en mütemerridleri de susturur.
Madem biz böyle sarsılmaz ve en büyük ve en ehemmiyetli ve fiyat takdir edilmez derecede kıymettar ve bütün dünyası ve canı ve cnnı pahasına verilse yine ucuz düşen bir hakikatin uğrunda ve yolunda çalışıyoruz; elbette bütün musibetlere ve sıkıntılara ve düşmanlara keml-i metanetle mukabele etmemiz gerektir. Hem, belki karşımıza aldanmış veya aldatılmış bazı hocalar ve şeyhler ve zhirde müttakler çıkartılır. Bunlara karşı vahdetimizi ve tesanüdümüzü muhafaza edip onlar ile uğraşmamak lzımdır, münakaşa etmemek gerektir.
Said Nurs
* * *
Aziz, sıddık kardeşlerim,
Kastamonuda ehl-i takv bir zt, şekv tarzında dedi: Ben sukut etmişim. Eski halimi ve zevkleri ve nurları kaybetmişim.
Ben de dedim: Belki terakki etmişsin ki, nefsi okşayan ve uhrev meyvesini dünyada tattıran ve hodbinlik hissini veren zevkleri, keşifleri geri bırakıp, daha yüksek makama, mahviyet ve terk-i enniyet ve fni zevkleri aramamak ile uçmuşsun.
Evet, bir ehemmiyetli ihsan-ı İlhi, ihsanını, enniyetini bırakmayana ihsas etmemektirt ucub ve gurura girmesin.
Kardeşlerim,
Bu hakikate binaen, bu adam gibi düşünen veya hüsn-ü zannın verdiği parlak makamları nazara alan ztlar, sizlere bakıp içinizde mahviyet ve tevazu ve hizmetkrlık kisvesiyle görünen şakirtleri di, mi adamlar görür ve der: Bunlar mı hakikat kahramanları ve dünyaya karşı meydan okuyan? Heyht! Bunlar nerede, evliyaları bu zamanda ciz bırakan bu kuds hizmet mücahidleri nerede? diyerek, dost ise inkisr-ı hayle uğrar, muarız ise kendi muhalefetini haklı bulur.
Said Nurs
* * *
Meyvenin
ALTINCI ve YEDİNCİ
MESELELERİ
Bediüzzaman Hazretleri Denizli hapsinde iken, gayet mühim dokuz meseleyi ihtiva eden Meyve Risalesini iki Cuma gününde telif etmiştir. Bu eser, Risale-i Nurun hakikatlarını hülsaten cemeden kıymettar bir risaledir. Hapis müddetinde Nur talebeleri bu Meyve Risalesini müteaddit defalar yazmak ve okumak suretiyle meşgul olmuşlar. Ve ilk önce gayet gizli olarak kibrit kutuları içine yazılıp koğuşlar arasında neşredilen Meyve Risalesi, bilhare gayet kıymetli ve menfaatli ve hapislere tiryak gibi faideli olduğu anlaşılmasıyla serbest yazılmış. Denizli Mahkemesine, Temyiz Mahkemesine ve Ankara makamlarına Risale-i Nurun hakiki müdafaası olarak gönderilmiştir.
Denizli hapsinde çok mühim tesiri olduğu ve taşıdığı kuds hakaik-i maniye itibariyle bir cihette Denizli beraatine vesile olduğu için, ehemmiyetine binaen bu Meyve Risalesinden Altıncı ve Yedinci Meselelerinin buraya derci münasip görülmüştür.
(Meyve Risalesinden)
* * *
Altıncı Mesele
Risale-i Nurun çok yerlerinde izahı ve kat hadsiz hüccetleri bulunan iman-ı billh rüknünün binler küll burhanlarından birtek burhana kısaca bir işarettir.
Kastamonuda lise talebelerinden bir kısmı yanıma geldiler. Bize Hlıkımızı tanıttır; muallimlerimiz Allahtan bahsetmiyorlar dediler.
Ben dedim:
Sizin okuduğunuz fenlerden her fen, kendi lisan-ı mahsusuyla mütemadiyen Allahtan bahsedip Hlıkı tanıttırıyorlar. Muallimleri değil, onları dinleyiniz.
Mesel, nasıl ki mükemmel bir eczahane ki, her kavanozunda harika ve hassas mizanlarla alınmış hayattar macunlar ve tiryaklar var; şüphesiz gayet maharetli ve kimyager ve hakm bir eczacıyı gösterir.
Öyle de, küre-i arz eczahanesinde bulunan dört yüz bin çeşit nebatat ve hayvanat kavanozlarındaki zhayat macunlar ve tiryaklar cihetiyle bu çarşıdaki eczahaneden ne derece ziyade mükemmel ve büyük olması nisbetinde, okuduğunuz fenn-i tıb mikyasıyla, küre-i arz eczahane-i kübrasının eczacısı olan Hakm-i Zülcelli, hatta kör gözlere de gösterir, tanıttırır.
Hem, mesel, nasıl bir harika fabrika ki, binler çeşit çeşit kumaşları basit bir maddeden dokuyor; şeksiz, bir fabrikatörü ve maharetli bir makinisti tanıttırır.
Öyle de, küre-i arz denilen yüz binler başlı, her başında yüz binler mükemmel fabrika bulunan bu seyyar makine-i Rabbniye ne derece bu insan fabrikasından büyükse, mükemmelse, o derecede, okuduğunuz fenn-i makine mikyasıyla, küre-i arzın Ustasını ve Sahibini bildirir, tanıttırır.
Hem mesel, nasıl ki, gayet mükemmel bin bir çeşit erzak etrafından celb edip içinde muntazaman istif ve ihzar edilmiş depo ve iaşe ambarı ve dükkn şeksiz, bir fevkalde iaşe ve erzak mlikini ve sahibini ve memurunu bildirir.
Devam edecek