Benim dünya terki ile inzivamı ve mücerret kalmamı gıpta edecekler diyordu. Hatt hürriyetin birinci senesinde İstanbulda Cmiül-Ezherin Reis-i Uleması olan Şeyh Bahid Hazretleri (R.H) İstanbulda Eski Saide sordu:
Said cevaben demiş:
Yni: Osmanlı hükmetindeki hürriyete ne diyorsun ve Avrupa hakkında fikrin nedir? O vakit Eski Said demiş: Osmanlı hükmeti Avrupa ile hmiledir. Avrupa gibi bir hükmeti doğuracak, Şeyh Bahide söylemiş.
O allme zt demiş: Ben de tasdik ediyorum. Beraberinde gelen hocalara dedi: Ben bununla münazara edip galebe edemem. Birinci tevellüdü gözümüzle gördük. Bir çeyrek asır Avrupadan daha dinden uzak... İkinci tevellüd de inşallah yirmi-otuz sene sonra çıkacaak. çok emarelerle hem şarkta hem garpta Avrupa içinde bir İslm devleti çıkacak.
Üçüncü Hakikat: Hem Eski Said, hem Yeni Said hem madd hem mnev büyük bir hadise Osmanlı memleketinde büyük ve dehşetli ve tahribatçı bir zelzele-i beşeriye Osmanlı memleketinde olacak diye hiss-i kablelvuku ile Eski Said mükerrer ve musırrane haber veriyordu. Halbuki o his ile nur meselesinin aksi ile gayet geniş daireyi dar görmüş. Zaman onu ikinci harb-i umum ile tam tasdik ettiği halde onun o çok geniş daireyi Osmanlı memleketinde gördüğünü şöyle tbir ediyor ki:
İkinci harb-i umum beşere ettiği tahribat-ı azme gerçi çok geniştir. Fakat hayat-ı ı dünyeviyeye ve bekasız medeniyete baktığı cihetinde Osmanlıdaki tahribata nisbeten dardır. Osmanlıdaki mnev zelzele hayat-ı ebediye ve saadet-i bkiyenin zararına bir tahribat ve bir zelzele-i mneviye-i İslmiye mnen o ikinci harb-i umumden daha dehşetli olmasından Eski Saidin o sehvini tashih ediyor ve rüya-yı sdıkasını tam tbir ediyor ve hiss-i kablelvukuunu gözlere gösteriyor. Ve o muteriz ehl-i velyeti zhiren haklı fakat hakikaten Eski Saidin o hissi daha haklı olduğunu, ispatla, o veli ztın itirazını tam reddediyor.
Said Nurs
* * *
Aziz, Sıddık, Mübarek Kardeşlerim;
Evvel: Medresetüz-Zehra erknlarının arzulariyle verilen bir dersin bir hülsasını sizlere de söylemeği münasip gördük. O dersin mevzuu da umum kinat mevcudatı hesabına Mirac Gecesinde, Fahr-i Kinat ve netice-i hilkat-ı lem Peygamber Aleyhissaltü Vesselm, huzur-u İlhde nev-i beşerin, belki umum zhayat, belki umum mahlukat namına selm yerinde demesi ve içinde bir küll mna bulunduğundan bütün ümmet hergün çok defa namazlarında zikretmesi ile; ve ehl-i imn içinde, her bir mertebe sahibinin bir hissesi içinde bulunduğu; ve bundan evvelHüve Nüktesinin hşiyesinde, radyo vasıtasiyle hava unsurunun harika mucizat-ı kudreti göstermesi cihetinde kalbe ihtar edildi ki: Bir ehl-i man, ebed bir saadette, dünya kadar bir mülk-ü bkiyi netice verecek bu kısacık ömr-ü dünyevde ettiği ibadette bir küll ibadet.. deta kendi husus dünyasıyla beraber ibadet etmiş gibi kendi husus dünyası kadar bir mükfat alacağı işrt-ı Kurniyeden anlaşılır diye; Hüccetüz-Zehranın ikinci makamında, İlm-i İlh mebhasinde ilhirenin küll mnları ruhuma gelip, öylece teşehhüdde: Ettehiyyat derken, birden hayalime husus dünyamın dört unsuru olan toprak, su, hava, nur unsurları dört küll dil oldular. Herbir dil, milyarlar hatta trilyonlar, katrilyonlar adedince kelimelerini lisan-ı hal ile söylüyorlar; hayalen gördüm.
Devam edecek