Hatt bir mahkemede yanlış muhbirlerin ve casusların evhamları ile; bizi, yetmiş kişiyi, mahkm etmek için sui fehmiyle, dikkatsizliği ile Risale-i Nurun bzı kısımlarına yanlış mna vererek seksen yanlışla beni mahkm etmeğe çalıştığı halde, mahkemelerde isbat edildiği gibi, en ziyade hücuma mruz bir kardeşiniz, mahpus iken pencereden o müdde-i umumnin üç yaşındaki çocuğunu gördü, sordu, dediler: Bu müdde-i umumnin kızıdır. O msumun htırı için o müddeye beddua etmedi. Belki onun verdiği zahmetler; o Risale-i Nurun, o mucize-i mneviyenin intişarına, ilnına bir vesile olduğu için rahmetlere inkılb etti.
Kardeşlerim, belki ben öleceğim. Bu zamanın bir hastalığı daha var; o da benlik, enaniyet, hodfuruşluk, hayatını güzelce medeniyet fantaziyesiyle geçirmek iştihası, tiryakilik gibi hastalıklardır. Risale-i Nurun Kurndan aldığı dersin en birinci esası: Benlik, enaniyet, hodfuruşluğu terk etmek lüzumudur. T ihls-ı hakik ile manın kurtarılmasına hizmet edilsin. Cenb-ı Hakka şükür, o zam ihlsı kazananların pekçok efradı meydana çıkmış. Benliğini, şan ve şerefini en küçük bir mesele-i maniyeye feda eden çoktur.Hatt Nurun bçare bir şkirdinin düşmanları dost olduğu vakit onunla sohbet etmek çoğaldığı için, Rahmet-i İlhiye cihetinde sesi kesilmiş. Hem de ona takdirle bakanlar isabet-i nazar hükmüne geçip onu incitiyor. Hatt musafaha etmek de tokat vurmak gibi sıkıntı veriyor.
Senin bu vaziyetin nedir? diye soruldu; Mdem milyonlar kadar arkadaşların var, neden bunların hatırlarını muhafaza etmiyorsun?
Cevaben dedi: Mdem mesleğimiz zam ihlsdır; değil benlik, enaniyet.. dünya saltanatı da verilse, bki bir mesele-i maniyeyi o saltanata tercih etmek zam ihlsın iktizasıdır. Mesel: Harb içinde, avcı hattında, düşmanın top gülleleri arasında Kurn-ı Hakmin tek bir yetinin, tek bir harfinin, tek bir nüktesini tercih ederek, o gülleler içinde Habib ktibine Defteri çıkar! diyerek at üstünde o nükteyi yazdırmış. Demek Kurnın bir harfinin, bir nüktesini; düşmanın güllelerine karşı terk etmemiş; ruhunun kurtulmasına tercih etmiş.
O kardeşimize sorduk: Bu acib ihlsı nereden ders almışsın?
Demiş: İki noktadan..
Birisi: lem-i İslmiyetin en acib harbi olan Bedir Harbinde namaz vaktinde cemaatten hissesiz kalmamak için, düşmanın hücumu ile beraber mücahidlerin yarısı silhını bırakıp cemaat hayrına şerik olmak, iki rekat sonra onlar da hissedar olsun diye Fahr-i lem Aleyhissaltü Vesselm bir hads-i şerifiyle emretmiş olmasıdır. Mdem harpte bu ruhsat var. Ve mdem cemaat hayrı da sünnet olduğu halde, o sünnete riayet etmek en büyük bir hadise-i dünyeviyeye tercih edilmiş. Üstad-ı mutlakın böyle bir işaretinden bir nüktecik alarak, biz de ruh ve canımızla ittiba ediyoruz.
İkincisi: Kahraman-ı İslm İmam-ı Ali Radıyallahü Anh, Celceltiyenin çok yerlerinde ve hirinde bir himayetçi istemiş ki, namaz içinde huzuruna gaflet gelmesin. Düşmanları tarafından ona bir hücum mnası htırına gelmemek, sırf namazdaki huzuruna pekçok olan düşmanları tarafından bir hücum tasavvuru ile namazdaki huzuruna mni olunmamak için bir muhafız ifriti dergh-ı İlhden niyaz etmiş.
İşte bu bçare, ömrü bu zamanda hodfuruşluk içinde yuvarlanan bçare kardeşiniz de; hem sebeb-i hilkat-ı lemden, hem kahraman-ı İslmdan bu iki küçük nükteyi ders aldım. Ve bu zamanda çok lzım olan Kurnın esrarına ehemmiyet vermekle harb içinde ruhunun muhafazasını dinlemeyerek, Kurnın bir harfinin bir nüktesini beyan etmiş.
Said Nurs