Saniyen: Bu kahraman kardeşimizin, hayatta kaldığı gibi, defter-i hasenatına herbirimiz, mnev kazançlarımızı -umumda olduğu gibi, husus bir surette dahi- o kardeşimize hediye etmeliyiz. Ben, kendim, onu da, Hfız Ali, Hfız Mehmed ve Savalı Ahmed ve Mehmed Zühtünün beşincisi olarak evliya-i azmenin has dairesinde mnev kazançlarımı ona da bağışlamaya karar verdim.O ztın ağır şerait altında Nurların intişarına büyük hizmetler eden Nur hakkındaki fıkraları, Lhika da olduğu gibi, münasip gördüğünüz bzı mecmuaların hirine de o tesirli mektuplarının birer tanesini ilhak ediniz. Nasılki As-yı Msa ve Zülfikarda yazılıyor; t onun o canlı fıkraları, onun bedeline Nurlara hizmet etsin.
Hem, benim bedelime onun küçücük medrese-i Nuriyesi olan hanesindeki akrabasına ve Denizli ve civarındaki büyük medrese-i Nuriyedeki refiklerine ve talebelerine ve Nur şkirdlerine tziyemizi tebliğ edip deyiniz ki: Ben, bütün ömrümde, bu derece, bir vefattan bu kadar müteessir olup ağlamamıştım.
Hem size bundan evvel yazdığım mektuptaki şiddetli hiddetim ve dimağımdaki perişaniyet, şimdi tahakkuk etti ki, o kahraman kardeşimizin vefatı gününden başlamış. Hatt o tesir, ihtiyarımı selbetmişti. Öleceğim diye hizmetçiye vasiyetimi söyledim. Demek ikinci bir ruhum hükmünde Hasan Feyzi, benim bedelime ölmüş ve ölüyor. Hatt onun vefat mektubu, bütün bütün detime muhalif bir buçuk saat elimde iken açamıyordum.Her ne ise.. bütün bu elm acılara mukabil, inayet-i İlhiye imdada geldi; hem kendimi, hem onu, hem Nurcuları mesrurane ruh u canımızla tziye içinde tebrik ettim.Bin Brekllah ve binler Rahmetullah dedim.. terhisini alkışladım.
Slisen: Merhum Hasan Feyzinin berzaha gitmesi ve vazifesi münhal kalması ve mekteplileri Nurlara sevkeden yüksek muallimlik ve mekteb-i fünunda mütefenninlik sıfatları çok mekteplilere bir parlak nümune-i iktida olması cihetini teessüfle düşünürken, birden aynı sistemde hem muallim, hem iki mahdumiyle Nurcu, hem hasan namında, hem bu iki Hasanlar gibi müstesna ve fedakr bir muallim olan Ahmed Fuadı, Nur dairesine girmeğe vesile bulunan Dadaylı Hfız Hasanın üç seneden beri hiç mektubunu almadığım ve halini ve Nurlara devamını bilemediğim halde, bir mektubunu aldım.Dedim: Bir muallim Hasan gitti, yerine bir muallim Hasan ve çok fedakr diğer bir muallim Ahmed geldi.
Aynı vakitte, hacca gidip yeni gelen Bolvadinli bir Hasan yanıma geldi, Nur dairesine girdi; risaleleri aldı, tenvir etmeğe başladı.
Üç-dört saat sonra, Emirdağının bir Husrevi ve Feyzisi, çok hayırlı olan tabib Hayri yanıma geldi. Dedi: Buranın ehemmiyetli bir mektep muallimi Abdurrahman. (Bu muallim aynen Feyzi kadar Nura hizmet etti) Nurlara talebe olmak istiyor. Kabul etseniz, As-yı Msayı vereceğiz.
Dedim: Veriniz.
Hem, o merhum Hasan Feyzi gibi az zamanda çok hizmet eden kardeşimiz Mustafa Osmanın o günde gelen mektubunu gördüm ki; Kastamonu Lisesini kısmen bir cihette şereflendiren ve şimdi Darül-Fünunu nurlandırmağa çalışan mektepli Mustafa, Nur makinesi münasebetiyle Nurlara zarar gelmemek için matbuat kanununu hatırlatıp ihtiyatkrane muhaberesinden bahsediyor. (Hşiye: Komünistliği, dinsizliği, anarşistliğin esaslarını neşreden bzı ceridelere matbuat kanunları ilişmediği halde, bu vatan ve milletin temel taşını muhafazaya pek tesirli bir surette hizmet eden Zülfikar ve As-yı Msa mecmualarının makinelerine nasıl ilişebilir ve neden ilişirler? Hakikaten hayret ediyorum.)
Ben dedim: Hadsiz şükür olsun ki; bir muallim terhis edildi, onun bedeline iki Hasan ve iki Mustafa ve üç mualim ve bir çalışkan mualilm, vazifeleri içinde Denizli kahramanının vazifesini görüyorlar. İşte bu hal işaret eder ki: Nasıl Hfız Ali gitti, Denizli onun yerine geldi, acısını unutturdu. Öyle de; bir Hasan Feyzi gitti, yerine bir drül-fünun gelcek, inşallah acısını unutturacak.
Umum kardeşlerime selm.
Devam Edecek