Hatt bana hizmet edenin birin odamda yatırmak, birine bir tokat vurup benim hizmetim için hapse, yanıma gelmek için karar vermiştik. Fakat bura adliyesinin insaniyeti ve inayet-i İlhiye bana sabır verdi, tahammül ettim.
Bu acib vaziyetim ve asılsız evhamın sebebini merak ettim. Gençlik Rehberinin resmen tabedilmesi ve intişarı, pek çok mektepleri tenvir etmiş; hatt Ankara Darülfünnundaki ve İstanbul Darülfünnundaki kıymetdar gençlerin Risale-i Nurun esasatını, bu vatan milletinin saadetine bir vesile olduğunu bilmeleri ve pek çok muallimler, hamiyet-i milliye ve vataniye ve haysiyet-i ilmiye cihetiyle Risale-i Nura keml-i iştiyak ile alkadar olmaları, maarif dairesinin nazar-ı dikkatini celbetmiş, Nurlara karşı bir derece beğenmemek tarzında bir ilişmek istemişler.
Hatt burada: Gençleri elde ediyor, matbu Gençlik Rehberi ile mekteb talebelerinin nazarlarını dine çeviriyor diye ihbar edilmiş. Bunun üzerine hem bana, hem ekser Risale-i Nur şkirdlerine bzı vilyetlerde ilişilmiş. Halbuki ben, medreseden çıktığım için hocalardan istimdad etmek lazımken, bütün kuvvetimle maarif dairesine ve mekteblilere itimad edip onlara dayanmak istiyordum. çünkü Nur dairesine girenlerin çoğu mekteblilerdir, hocalar azdır; çoğu çekindiği halde, mektebliler, keml-i takdirle Nurlara sahip çıktığından, kalbimden derdim: İnşallah maarif dairesi, Nur şkirdlerini himaye edecek. Ve yardımları beklerken, birden bize bu yeni taarruzun sebebi matbu Gençlik Rehberinin ahirinde Nur şkirdleri, hükümetin müsaadesine binaen, mümkün olduğu kadar Nur dershaneleri açılmak münasibdir diye bizim gizli düşmanlarımız maarif dairesini aleyhimize çevirmeğe çalışması bir vesile oldu.
Şimdiye kadar o düşmanlarımız, desiselerle kaç defa adliye cihetiyle bizi perişan etmek istediler, muvaffak olamadılar, bir şey de çıkaramadılar. Sonra müteassıb ve enaniyetli ve resmi makamlardaki hocaları aleyhimize sevketmeğe çalıştılar, onda da bir şeye muvaffak olamadılar. Şimdi en ziyade bana yardıma güvendiğimiz maarif idaresini aleyhimize istimal etmekle, bu hükmetin bazı memurlarını üç mahkemede kati beraet kazandığımız cemiyetçilik ve tarikatçılık bahanesiyle geniş bir dairede biçare msum Nur şkirdlerine ve beni Risale-i Nurun mütalaasından mahrum etmeğe çalıştıkları bir zamanda ve benim acınacak dört buçuk saat istintakımın aynı vaktinde maarif dairesinin sebepsiz yanması ve söndürülmesine hiçbir imkan bulunmaması ve tamamen yanması, tesadüfe benzemiyor, bir eser-i hiddet görünüyor.
O ifadenin hirinde ve aynı zamanda demiştim ki: Beni bu gurbette, yalnızlıkta kitaplarımın mütalasından mahrum etmeyiniz. Yoksa hem bana, hem bu vatana yazık olur. (Haşiye) Belki zemin, yine zelzele ile hiddet eder dediğimden üç dakika sonra üç saniye devam eden zelzele ve o fıkrayı mahkemede tekrar ettiğim aynı zamanda ya gece veya gündüzde- zemin ateşle maarif dairesine saldırması ve mahkemece dört defa isbat edilen çok defa zelzelenin Risale-i Nura ve şkirdlerine taarruzun aynı zamanında gelmesi elbete bunda tesadüf olamaz. Demek bu vatanın ve milletin ve syişin büyük bir temel taşı olan Risale-i Nurun hakikatlarıdır ki; böyle vukuatlı tokatlarla, bu milletin nazar-ı dikkatini Kurnın hakiki ve hakikatlı ve kuvvetli bir tefsiri olan Risale-i Nura çeviriyor; milleti ona teşvik edip murızlarına şefkat tokadı vuruyor.
Şimdi nasıl sadaka belyı defediyor, öyle de: Risale-i Nur, bu memlekette belnın define vesile olduğu çok hadiselerle tahakkuk etmiş. Bu defa da Risale-i Nura hücum edildiğinin aynı zamanda bu yangın belsının gelmesi, Risale-i Nur belnın define vesile olduğunu isbat ediyor.
Aziz Sıddık Kardeşlerim!
Nasılki Eğirdirde As-yı Msayı müsadere eden ve mahkemeye veren adam kendisi iki sene hapis cezasiyle tokat yedi ve Husreve hiddetle bir ay ceza veren hakimin istifaya mecbur olmasiyle ve refikasının oradan müfarakatiyle bir nevi tokat yemesi gibi, aynen burada dahi size leffen gönderdiğimiz pusulada yazılan tokatlar kati gösteriyorlar ki; biz bir himayet ve inayet altındayız; bize ilişenler, ahrette şiddetli tokatlar yiyecekleri gibi, dünyada dahi bir kısmı çabuk çarpılır. Hem bu defa, bize hücumların aynı zamanında kış çok hiddet etti, şiddetli soğuk ve fırtına ile havanın kızdığını gösterdiği gibi, hücumları durmasiyle ve Nurcuların ferahlanmasiyle bu zehrerir günleri nevruz günleri gibi gülmeye başladı. O tebessüm, devamla mnevi bir müjde ve teselli veriyor kanaatındayız.
Bu defa puslada yazıldığı gibi, hiçbir şeytanın da kimseyi kandıramadığı acib ve maskaraca bir iftira etmekle teveccüh-ü mmeyi hakkımızda kırmağa çalışan resm polisler, aynı zamanda tokatlarını yemesiyle gösteriyor ki; bize hücum edenler, iftiradan başka hiç çare bulamıyorlar, başka çareleri kalmamış. Hem biz de çok dikkat ve ihtiyat etmeğe, böyle şyialara ehemmiyet vermemeğe mecbur oluyoruz.
Devam Edecek