Mektup: 36
Elhamdü lillh, bu sene Ispartadaki talebelerinizi dünyev meşağil daha çok gaflete sokmadı. Hizmet-i Nuriyedeki gayretlerimiz cidd bir surette devam ediyor. Herbirimizin kalblerimizdeki Nura karşı incizap, smalarımızda okunuyor. Sanki bu talebelerinizin kalbleri sevinçle doludur.
Evet sevgili Üstadımız, bütün talebeleriniz hep birden diyorlar: Liyakatsizliğimiz, hiçliğimizle beraber sfiyane istihdam edildiğimiz bu hizmet-i Nuriyede bedi bir Üstada hem talebe, hem ktip, hem muhatap, hem nşir, hem mücahid, hem halka nsih, hem Hakka bid olmak gibi cihandeğer güzelliklerin hepsini birden bize veren Hazret-i Allaha ne kadar şükretsek azdır. Ve bu yapmak istediğimiz şükürler dahi, Hlıkımızın fazlıyla kalbimize gelen bir ihsan olduğunu tahattur eden biz talebelerinizin kalblerini sürur ve sevinç dolduruyor. Msum Nursluların Üstadımızın küçüklüğünde geçirdikleri hayatın müteşekkirne bir tarzı, hal ve etvarımızda okunuyor. Hudutsuz şükürler, nihayetsiz senlar olsun o Zt-ı Zülcelle ki, bizleri cehl-i mutlak derelerinden, isyan ve küfran bataklıklarından lütuf ve keremiyle çıkarıp, gözleri kamaştıran en parlak bir Nura talebe etmiştir.
Eğer sevgili Üstadımız iktiran tbir edilen iki nimetin beraber geldiğini daha evvelden bize izah etmeseydi, çok minnettarlıklarımızı kalblerimize tercüman olan kalemlerimizden okuyacaklardı.
Evet, sevgili Üstadımız, biz kendimize bakıyoruz, Risale-i Nura muhatap olamıyoruz. Buna rağmen, ihtiyaç şiddetlendikçe, Hlık-ı Rahmin merhametli tecelllerini müşahede ediyoruz.
Kalb-i Üstad, parlak bir yine, bir mazhar, bir makes; lisan-ı Üstad; l bir mübelliğ, bir muallim, bir mürşid; hl-i Üstad, tecessüm etmiş en güzel bir örnek, bir nümune, bir misl oluyor. Tavif-i beşerin ihtiyaçları yazılıyor, gösteriliyor.
İşte, yedi seneden beri ateş püsküren zlim beşerin hali, bugün daha çok ıztıraplı bir hale girmiş bulunuyor. Her bir zidrak, acaba yarın ne olacak düşüncesiyle kulaklarını radyoların ağızlarına koymuşlar, mütehayyir duruyorlar. Şarkta Japonların mağlp olmasıyla, dünyanın salh u selmete ve emn ü emna kavuşması beklenirken, deccalane bir hareket şimalde kendini gösterdiği görülüyor. Şu vaziyet herkesi heyecana, endişeye sevk ediyor. İstikbalin zulmetlerine gittiği zannıyla, merakla radyoları takibe koşturuyor. Lillhilhamd, Risale-i Nur, l beyanatıyla ruhlarımızı teskin ediyor, hakik dersleriyle kalblerimizi tatmin ediyor.
İşte, bu günde meydana çıkan bu dehşetli cereyanı, ancak ve ancak Hıristiyanlık leminin Müslümanlıkla ittihadı, yani İncil, Kurn ile ittihad ederek ve Kurna tbi olması neticesi elde edilecek semv bir kuvvetle mağlp edileceği işar buyuruluyor ki, Hazret-i İsa Aleyhisselmın da vürduna intizar etmek zamanının geldiğini mn-yı işr ile ihtar ediyor.
Mesmuata göre, bugünkü Amerika, aktr-ı leme tetkikat için gönderdiği dört heyetten birisini, bugünkü beşeriyetin saadetini temin edecek slim bir din taharrisine memur etmiştir. Bu ise, müceddidliğini mahkeme lisanıyla her tarafa iln eden Risale-i Nur, bu muztarip, perişan beşeriyetin en büyük bir saadeti olacağına imanımız pek kuvvetlidir.
Sevgili Üstadımız başımızda ve en l hakikatleri taşıyan ve Kurnın en yüksek ve mübarek tefsiri bulunan Risale-i Nur elimizde oldukça, sevinçlerimiz had ve hududa alınmaz.
İşte bu hakikatlerin herbir cüzü saha-i faaliyete çıksa, her tarafta merakla, zevkle kendini okutturuyor. Buna bariz deliller pek çok var. Hususuyla, inkr-ı haşir mefkresini mağlp eden Onuncu Söz matbu nüshaları ve bilhassa gizli tab edildiği halde kendini serbest okutan ve takviye-i imanda pek yüksek harikaları taşıyan yetül-Kübr risaleleri; ve inkr-ı ulhiyet mefkresini zr ü zeber eden Külliyat-ı Nur, Hüccetül-Bliğa ve Meyve gibi eczaları meydanda...
İnşaallah, Kurnın etrafına çevrilmek istenilen imansızlığın emansız srunu, Risale-i Nur temelinden kaldıracak, imansızlığın emnsız ateşini söndürüp, b-ı hayat bahşeden şarb-ı kevserini, bütün dünyaya emanlı iman vermekle içirecektir.
Bk olan sadece Odur.
çok kusurlu talebeniz
Hüsrev