EMİRDAĞ LAHİKASI - I
Eklenme: 12/30/2023 12:00:00 AM

Mektup: 180

Aziz, msum evltlarım,

Kurnı öğrenmek için ders almaya çalışıyorsunuz. Sizin bildiğiniz yeni harfte noksanlar olduğu için, mümkün oldukça yeni harften okunmamak lzım gelir.

Hem Kurnı okumanın fidesi, yalnız hafız olmak ve dünyada onunla bir makam kazanmak, bir maaş almak değil; belki herbir harfi, hiç olmazsa on hayrından t yüze, t binlere kadar Cennet meyvelerini, hiret fidelerini vermesini düşünüp ve ebed hayatın rahatını ve saadetini temin etmek niyetiyle okumak lzımdır.

Evet, mekteplerde, dünya maişeti, ya rütbeleri için fenleri ders okumak, bu kısacık dünyev hayatta derecesi, fidesi bir ise, ebed hayatta Kurn ve Kurnın kuds kelimelerini ve nurlu ve iman mnlarını öğrenmek binler derece daha kıymetlidir. Onlar şişe hükmünde, bunlar elmas hükmündedir.

Hem peder ve validenize hakik ve fideli evltlar olabilirsiniz. Siz, mdem msumsunuz, daha günahınız yok; böyle kuds bir niyetle okusanız, sizleri Risale-i Nurun msum şakirtleri içinde kabul edip umum şakirtlerin dualarına hissedar olursunuz ve nurlu ve mübarek talebeler olursunuz.

Hem Üstadınızı, hem sizi, hem peder ve validelerinizi, hem memleketinizi tebrik ediyorum.

Mektup: 181

Aziz, sıddık kardeşlerim,

Evvel: Bütün ruh u canımızla, geçen Leyle-i Bertınızı tebrik ediyoruz.

Saniyen: Nurun ehemmiyetli bir kumandanı ve nşiri Refet Beyin Nur hizmeti için İstanbula gitmesi çok iyi, çok güzeldir. Zaten oraya onun gibi bir Nurcu lzımdır. Cenb-ı Hak muvaffak eylesin. min.

Salisen: Ben, ikisini Cmiül-Ezher ulemasına, ikisini Medine-i Münevverenin Ravza-i Mutahhara civarındaki limlerine, ikisini de Şm-ı Şerif heyet-i ulemasına göndermek üzere üç As-yı Ms, üç Zülfikarı hazırladım. Başlarında, evvelce Cmiül-Ezher ulemasına hitaben size gönderdiğimiz bir mektup derc edilmiştir. Mümkün olduğu kadar çabuk göndereceğiz inşaallah.

Rabian: Ben, iki cihette mnev hizmetlerinize ve dualarınıza ve benim yerimde yapamadığım mnev kazançlarınızın imdadıma gelmesine şiddetle ihtiyacım var.

Birinci sebep: Bütün hayatımda şimdiki kuvvetsizlik ve gittikçe ziyadeleşen zfiyeti hissetmemiştim. çok sıkıntılarla daim evradlarımı bazı da noksan olarak yapabilirim. Halbuki bu eyyam ve leyli-i mübarekede yüz derece çalışmaya ihtiyacım var. Ve sizin şirket-i mneviyenize hissem itibarıyla yardım etmek ve dualarınıza bin derece ziyade minlerle iştirake koşmak lzımken, bu iktidarsızlığım, o şirket-i mneviyeye pek cüz yardım edebilir. Bunun çaresi, vazife-i Nuriyede

benim vazifem size verildiği gibi, o şirketteki vazifeyi de sizlerin mnev yardımlarına dayanıp haddimden ve istidadımdan pek çok ziyade bu ciz kardeşinizdeki hüsn-ü zannınıza muvafık çalışmayı rahmet-i İlhden niyaz ediyorum.

İhtiyacın ikinci sebebi: Hem siz, hem bizden olmayan bir kısım zatlar, Risale-i Nurun hakikatinden ve şakirtlerinin şahs-ı mnevsinden tezahür eden fevkalde halleri ve neticeleri bu biçare kardeşinizden zannedildiğinden, o büyük neticelere karşı çok büyük bir iktidar, bir tahammül lzımken, pek cüz ve şahs çalışmam, bu hastalık ve zfiyetle beraber, elbette beni şiddetle mnev yardımınıza muhtaç ediyor. Ben de bu mnev yardımlarınızı kendime koşturmak için Ecirna İrhemna gibi bütün mütekellim-i maalgayr tbir edilen kelimelerde sizleri niyet ediyorum. Güya umumunuzla beraberiz gibi çalışıyorum. Ve min dediğim vakitte, bütün dualarınıza bir min niyet ediyorum. İnşaallah, Erhamürrhimn, rahmetiyle o çok noksan ve cüz çalışmamı, büyük çalışmanıza mükemmel bir min hükmünde kabul eder.

Hmisen: Sbık hadiseden vaziyetiniz ne şekilde olduğunu çok merak ederdim. Cenb-ı Hakka şükür ki, mektubunuzda Kahraman Tahirnin İstanbula makine ve kğıt almak için gitmesi gösteriyor ki, o hadise sönüyor ve Nurların neşrine mni olmayacak, belki başka yerlerde olduğu gibi orada da galibane fütuhatı var, inşaallah.

Mektup: 182

Ravza-i Mutahhara Salt ve selmın en üstünü, o Ravzanın sahibine olsun civarındaki mübarek heyet-i ulemaya takdim edilen As-yı Ms ve Zülfikar risalesidir. Hem bir vesile-i şefaat, hem kuds yerde hayırlı dualarına mazhar olmak için müellifin bedeline o mübarek yerleri ve elleri ziyaret etmek için gönderilmiştir. Bu fıkra, yalnız Şam, Mısır ve Hinde gidenlerden Ravza-i Mutahhara yerinde Cmiül-Ezher ve Şam ve Hind cemaat-i İslmiyesine yazılmış. Aynen hem dört Zülfikar, hem dört As-yı Ms başlarında yazdık, ikişer nüsha olarak hem Mısır Cmiül-Ezher, hem Şam ulemasına, hem Hindistanda iki milyon liraya mukabil Kurnları isteyen heyete gönderdik.

Mektup: 183

Aziz, sıddık kardeşlerim,

As-yı Ms ve Zülfikar, Mucizt-ı Ahmediye ve Kurniye mecmualarından, münasip gördüğünüz zaman Ravza-i Mutahharanın civarındaki ulemaya göndermekle beraber, onlara yazınız ki:

Nur Risalelerinin Medresetüz-Zehrası, Ravza-i Mutahharanın Salt ve selmın en üstünü, o Ravzanın sahibine olsun civarındaki ulemanın şefkatine çok muhtaç mnev bir mahdumudur, bir talebesidir, şiddetli düşmanların hücumuna mruz kalmış bir şakirdidir ve lem-i İslmı daima tenvir eden sizin o büyük medresenizin küçük bir dairesi ve şubesidir. Onun için, o likadr üstad ve müşfik peder ve hamiyetkr mürşid-i zam olan zatlar, bu biçare evldına tam mnev yardım etmesini onların ulüvv-ü himmetinden bekliyoruz. O pek büyük üstadlarımıza takdim edilen iki kitap ise, bir talebe dersini ne derece anlamış diye, akşam üzeri üstadına ve babasına yazıp vermesi gibi, o iki dersimiz, o şefkatli allmelerin nazar-ı müsamahalarına arz edilmiş diye bir mektup yazınız ve selm ve ihtiramlarımı ve ellerinden öptüğümü tebliğ ediniz.

Bu risalelerin müellifi Said Nurs, yirmi iki senedir inzivadadır. Tecrid-i mutlak içinde bulunduğundan, halklarla görüşemez. Ancak zaruret derecesinde başkalarıyla az bir zaman sohbet edebilir. Yanında hiçbir kitap bulunmaz. Bütün yazdıkları, Yüz otuz parça risalelerin menbaları mehazları yalnız Kurndır diyor. Biz de bütün kuvvetimizle tasdik ediyoruz. Kendisi hem hasta, hem gurbette, hem perişan bir halde, bazan çok süratli yazdığı risalelerde sehivler bulunabilir diye, sizin gibi allmelerden nazar-ı müsamaha ile bakmanızı rica ettiğini bize söyledi. Biz de ricasını tebliğ ederek ellerinizden öperiz.

Nur şakirtlerinden

Tahir, Hayri, Mustafa, Sadık, Osman, Hüsrev, Tahir