EMİRDAĞ LAHİKASI - II
Eklenme: 1/25/2024 12:00:00 AM

Mektup: 9

Aziz, sıddık kardeşlerim,

Size, şahsıma ait birkaç meseleyi beyan etmek kalbime ihtar edildi.

Evvel: Bazı has kardeşlerim şahsıma hizmette dikkatsizlik ettiklerinden, onların bana karşı acımasını noksan gördüğümden bazan hiddet ve tekdir ettiğim vakit kalbime geldi ki:

O biçareler ziyade hüsn-ü zanla tahmin ediyorlar ki, Üstadımız istese belki bazı ruhanler, cinnler de hizmet edecekler, belki ediyorlar. Hizmet-i Nuriyede inayetin aşikre cilvesi gösteriyor ki, onun şahsının perişaniyetine meydan verilmiyor ve şefkatimize muhtaç değil diye, hizmette bazı kusurları oluyor. Hatt bugün de birisi araba getirecekti; dikkatsizlik yüzünden ben yayan çıktım, bir saatte on saat kadar zahmet çektim. Ben de birkaç gün evvel böyle kusuru yapanlara demiştim, tekrar edeceğim. Siz de dinleyiniz:

Nasıl ki Risale-i Nuru ve hizmet-i imaniyeyi, dünyev rütbelerine ve şahsım için uhrev makamlarına let yapmaktan sırr-ı ihls şiddetle beni men ettiği gibi; öyle de, Kendi şahsımın istirahatine ve dünyev hayatımın güzelce, zahmetsiz geçmesine, o hizmet-i kudsiyeyi let yapmaktan cidden çekiniyorum. çünkü, uhrev hasenatın bki meyvelerini fni hayatta cüz bir zevk için sarf etmek, sırr-ı ihlsa muhalif olmasından, katiyen haber veriyorum ki, triküd-dünya ehl-i riyzetin arzu ve kabul ettikleri ruhn, cinn hüddamlar bana hergün, hem aç olduğum zamanda ve yaralı olduğum vakitte en güzel ilç getirseler, hakik ihls için kabul etmemeye kendimi mecbur biliyorum. Hatt berzahtaki evliyadan bir kısmı temessül edip bana helva baklavaları hizmet-i imaniyeye hürmeten verseler, yine onların elini öpüp kabul etmemek ve uhrev, bk meyvelerini dünyada fni bir surette yememek için, nefsim de kalbim gibi kabul etmemeye rıza gösteriyor. Fakat kast ve niyetimiz olmadan, inayet cihetinde gelen bereket gibi ikrmt-ı Rahmniye, hizmetin makbuliyetine bir almet olduğundan, nefs-i emmre karışmamak şartıyla ruhumla kabul ederim. Her neyse, bu mesele bu kadar kfi.

Saniyen: Eski Harb-i Umumde Pasinler Cephesinde şehid merhum Molla Habible beraber Rusyaya hücum niyetiyle gidiyorduk. Onların topçuları bir iki dakika fasılayla bize üç top güllesi atıyordu. Üç gülle tam başımızın iki metre üstünden geçip, arkada dere içine saklanan askerimiz görünmedikleri halde geri kaçtılar. Tecrübe için dedim:

Molla Habib, ne dersin, ben bu gvurun güllesine gizlenmeyeceğim.

O da dedi: Ben de senin arkandan çekilmeyeceğim.

İkinci top güllesi pek yakınımızda düştü. Hıfz-ı İlh bizi muhafaza ettiğine kanaatle Molla Habibe dedim:

Haydi ileri! Gvurun top güllesi bizi öldüremez. Geri çekilmeye tenezzül etmeyeceğiz dedim.

Hem Bitlis muhasarasında ve avcı hattında Rusun üç güllesi öldürecek yerime isabet etti. Biri de şalvarımı delip, iki ayağımın arasından geçip o tehlikeli vaziyette sipere oturmaya tenezzül etmemek bir hlet-i ruhiye taşıdığımdan, arkadan kumandan Kel Ali, Vali Memduh Bey işittiler, Aman çekilsin veya sipere otursun dedikleri halde, Bu gvurun gülleleri bizi öldürmeyecek dediğim ve hiçbir ihtiyat ve tedbire ehemmiyet vermeyerek o gençlik zamanında, o zevkli hayatımın muhafazasına çalışmadığım halde, şimdi seksen yaşına girdiğim halde gayet derecede bir ihtiyat ve hayatımı muhafaza, hatt vesvese derecesinde tehlikelerden çekinmek hleti acip bir tezat göründüğünden, elbette o gençlik hayatını pervasızca feda etmek, bir iki sene ihtiyarlık ve zevksiz hayatını bu derece muhafaza etmek büyük bir hikmet içindir. Ve iki üç kuds maksat, içinde vardır:

Birincisi: Gizli, gayr-ı resm ve bir kısım resm, insafsız düşmanlarımızın desiseleriyle Nur şakirtlerinin bedeline bütün hücumları benim şahsıma ve benimle meşgul olmasına ve bilmeyerek ehemmiyeti benden bilmekle Nur şakirtlerinin bir derece desiselerden ve hücumlardan kurtulmalarına bu ihtiyar ve perişan hayatım vesile olduğundan, Eski Saidin on gençlik hayatı kadar kardeşlerimin hatırı için şimdilik ona muvakkaten ehemmiyet veriyorum.

Eğer ben ortadan çekilsem, bana verdiği zahmet, ruhumdan ziyade sevdiğim has kardeşlerime verilecekti. O halde, bir zahmet, yüz adet zahmet olurdu.

İkincisi: Gerçi has kardeşlerim herbirisi mükemmel bir Said hükmünde Nura sahiptirler. Fakat ihlstan sonra en büyük kuvvetimiz tesanüdde bulunduğundan; ve meşreplerin ihtilfıyla, hapiste olduğu gibi, bir derece tesanüd kuvveti sarsılmasıyla hizmet-i Nuriyeye büyük bir zarar gelmesi ihtimaline binaen; bu biçare ihtiyar hasta hayatım, t Lemalar, Sözler mecmuası da çıkıncaya kadar ve korkaklık ve kıskançlık damarıyla hocaları Nurlardan ürkütmek belsı def oluncaya kadar ve tesanüd tam muhkemleşinceye kadar o hayatımı muhafazaya bir mecburiyet hissediyorum. çünkü uzun imtihanlarda mahkemeler, düşmanlarım, benim gizli ve mevcut kusurlarımı göremediklerinden, hıfz-ı İlh ile bütün bütün beni çürütemediklerinden, Risale-i Nura galebe edemiyorlar. Fakat hayat-ı içtimaiyede çok tecrübelerle mahiyeti bilinmeyen, benim vrislerim genç Saidlerin bir kısmını, Nurun zararına iftiralarla çürütebilirler diye o telştan bu ehemmiyetsiz hayatımı ehemmiyetle muhafazaya çalışıyorum. Hatt yanımda bir rovelver varken, ikinci bir kuvvetli rovelver daha tedarik etmeye lüzum gördüm. Düşmanların zehirleri kardeşlerimin duasıyla kırıldıkları gibi, sir suikastları dahi inşaallah akm kalacaktır.

Ezcümle: İki saat kamer tamamıyla tutulduğu aynı gecede, gizli düşmanlarım Ankaradan bizden Nur mecmuaları istemeleri üzerine buraya gelen iki adam, birden otuz altı mecmua gönderdiğimizin aynı ikinci gününde tahminlerince daha gönderilmemiş diye, hem o kitaplar nerede olduğunu bilmek ve Afyondaki resm ve makam sahibi bir iki masona haber vermek ve taharr ettirmek ve kilitli olan iki odamda yemek ve içmek kaplarıma zehir atmak için, fevkalde bir tarzda dama çıkmışlar ve iki odanın herbirinin bir penceresini kırmadan acip bir tarzda açıp içeriye girmişler. Benim yattığım oda ise arkasından sürgülü olmasından bana suikast edememişler. Hıfz-ı İlh ve inayet-i Rabbaniye onların eline bir uç vermedi.

Ben daha lüzumlu şeyler yazacaktım. Fakat rahatsızlık Yeter! dedi. Her vakit ihtiyat, ihls, tesanüd, sebat, sarsılmamak ve vazifemizi yapmak ve vazife-i İlhiyeye karışmamak sırran tenevveret düsturuna göre hareket etmek ve telş ve meyus olmamak lzım ve elzemdir. Hem tekrar derim:

Nur şakirtleri gibi pek az zahmetle pek çok kıymettar hizmet ve pek çok mnev kazanç elde edenler tarihlerde görülmüyor. Ağır şerait altında bazan bir saat nöbet bir sene ibadet hükmüne geçtiği misilli, inşaallah Nurcuların hizmet-i imaniye ve Kurniyedeki saatleri yüzer saat hükmünde hayırlar kazandırır.

Umum kardeşlere ve hemşirelere selm ve iki cihanda selmetlerine dua eden ve dualarını isteyen kardeşiniz

. . . Hakik fedakr Zübeyir, en lüzumlu ve hizmete şiddet-i ihtiyacım zamanında buraya imdadıma geldi. Yoksa Ispartadan o sistemde birisini isteyecektim.