Eskişehir hayatı Devamıdır-12
Eklenme: 8/26/2024 12:00:00 AM

Evet, bu madde, bu mnda tefsirsiz ve kuyud-u ihtiraziyesiz ve garazkr, istediği adamları onunla çarpmasına müsait, hudutsuz bir mnda olamaz. Evet, ben on sene nezaret ve dikkat altında ve yirmi senede telif ettiğim yüz yirmi risaleyle bu kadar hakkımdaki tetkikat-ı amka neticesinde cüz bir derece syişi ihll etmiş bir emare, ne bende ve ne de o risaleleri okuyanlarda bulunmadığı halde ve yirmi veçhile ispat ettiğim ve beni yakından tanıyan zatların şehadetiyle, on üç seneden beri şeytandan kaçar gibi siyasetten kaçtığımı ve hükmetin işine karışmadığımı ve tahammül-ü beşer fevkinde işkencelere tahammül edip dünyaya karışmadığım ve iman hizmetini bu dünyada en büyük maksat telkki ettiğim halde, Said dini siyasete let edip, syişi ihlle teşebbüse niyet ediyor diye, beni yüz altmış üçüncü maddeye temas ettirmek, mahkm etmek, bütün r-yi zemindeki adliye ve mahkemelerin haysiyetine ilişecek ve nazar-ı dikkati celb edecek hiç görülmemiş bir hadise-i adliyedir kanaatindeyim.

İşte, cihangir hükümdarların ve kahraman kumandanların küçük mahkemelerde diz çöküp kemal-i inkıyad ile mutavaat göstermeleri, mahkemenin hiçbir cihetle zedelenmeyecek bir haysiyet ve şerefinin mevcudiyetini ispat eder. İşte, mahkemelerin bu yüksek ve mnev haysiyetine dayanıp, hukukumu, hürriyetle müdafaa ediyorum. Bir makale içindeki zararlı görülen dört-beş kelime sansür edildikten sonra mütebakisinin neşrine izin verilirken, yüz yirmi kitabın, birbirinden ayrı ve ayrı ayrı zamanlarda telif edildiği halde, yalnız bir-iki risalede şimdiki nazarlara zararlı tevehhüm edilen on beş kelime yüzünden, yüz on beş msum ve menfaattar ve mühim bir kısmı Ankara Kütüphanesinde mevcut olup iftiharla kabul edilen kitapların ele geçenlerinin müsadere ile mahkm edilmesi, r-yi zemindeki adliyenin şerefine elbette ilişecek mahiyettedir. Elbette Mahkeme-i Temyiz bu haysiyet ve şerefi sıyanet eder.

En ziyade tenkit edilen ve umum kitaplarımı muahazeye sebebiyet veren beş-on mesele içinde en mühimi, gelecek bu iki meseledir:

... Erkeğe iki kız hissesi vardır. Nis Sresi, 4:176.

Annenin hakkı altıda birdir. Nis Sresi, 4:11. Ayetleridir.

İşte, benim ve kitaplarımın mahkmiyeti beş-altı meseleden, en birinci bu iki meseledir. Ben hakik, menfaatli medeniyete karşı değil, belki kusurlu ve zararlı mimsiz tbir ettiğim medeniyete karşı otuz-kırk seneden beri icz-ı Kurnı esas tutup, o medeniyetin muhalif noktalarını aşağı düşürüp, medeniyetin aczi ile icz-ı Kurnı ispat etmek esası üzerine, matbu ve gayr-ı matbu, Arapça ve Türkçe

çok kitaplar yazdım. İrsiyet hakkındaki kanun-u medennin, Kurnın bu iki yetine muhalif maddelerini vaktiyle muvazene etmişim. Onların muannid feylesoflarını da ilzam edecek deliller göstermişim. Hükmet-i Cumhuriyenin ilcaat-ı zamanına göre kabul ettiği bir kısım kanun-u medeniyenin bir kısım maddelerini kabulden evvel, bu meseleleri, medeniyete ve feylesoflara karşı yazmışım ve müdafaa etmişim. Kurun-u ul ve vustdaki zayi olan kadınlık hukukunu, Kurn-ı Hakm gayet ehemmiyetle muhafaza ettiğini beyan etmişim. Şimdi, bu iki meseledeki beyanatım, hükmet-i Cumhuriyenin kanununa muhaliftir diye, yüz altmış üçüncü madde ile muahaze edildim. Ben de adliyenin en yüksek mahkemesine derim ki:

Bin üç yüz elli senede ve her asırda, üç yüz elli milyon insanların hayat-ı içtimaiyesinde en kuds ve hakiki ve hakikatli bir düstur-u İlhnin üç yüz elli bin tefsirlerin tasdikine ve aynen hükümlerine istinaden, ve bütün ecdadımızın ruhlarına hürmeten, icz-ı Kurnı Avrupa mülhidlerine karşı göstermek için, iki nass-ı yeti, on beş sene evvel ve on sene evvel ve dokuz sene evvel üç kitabımda zikretmekliğim, beni şimdiki şerait dahilinde ve ahvl-ı sıhhiyem noktasında yaşayamayacağım bir mahpusiyete mahkm edip ve dolayısıyla, bir cihette deta idamıma hükmeden ve yüz on beş risalemi bunun gibi bir-iki mesele yüzünden mahkm eden haksız bir kararı, elbette r-yi zeminde adalet varsa, bu kararı red ve bu hükmü nakzedecektir.

En ziyade bizi gayet hayretle, nihayet bir meyusiyete düşüren şudur ki: Ispartada habbeyi kubbe yapıp, hiçbir hakikate istinad etmeyen evham ve ihbarata binaen hakkımda verdikleri karara karşı mezhebimizde yalana hiçbir cihetle cevaz verilmediğinden, aleyhimde de olsa, hak ve doğru söylemek mecburiyetiyle, yüz yirmi sahife kuvvetli ve mantık delillerle kendimi müdafaa ettiğim ve bu kanunla hiçbir cihetle temasım olmadığını ispat ettiğim halde, bu müdafaatımı ve ispatımı hiç nazara almayarak, telif tarihiyle istinsah tarihlerini, hatt bir şahsa irsal eylediğim tarihleri dahi birbirine mağlta ile karıştırıp ve yirmi senelik işi, bir sene zarfında olmuş gibi görerek, nakarat gibi, Ispartadaki evhamlı kararı, hem sorgu hakimlerinin kararnamesinde, hem makam-ı iddianın iddianamesinde, hem bizi mahkm eden mahkemenin son kararında aynen, haklı müdafaatımız nazara alınmadan tekrar edilmiş ve bizi mahkm etmişlerdir. Ehl-i hak ve hakikati titreten bu haksızlığın bir an evvel refi ve Risale-i Nurun msumiyetinin ilnını, şiddetle adliyenin en yüksek makamı olan mahkemeden beklerim. Eğer pek haklı ve kuvvetli bu feryadımıfarz-ı muhal olarakadliyenin yüksek makamı işitip dinlemezse, şiddet-i meyusiyetimden diyeceğim:

Ey beni bu belya sevk edip bu hadiseyi icad eden mülhid zalimler! Madem ve herhalde, mnen ve maddeten beni idam etmeye niyet etmiştiniz. Neden umum mazlumların ve biçarelerin hukuklarını muhafaza eden adliyenin çok ehemmiyetli haysiyetini rahnedar edecek entrikalarla, dolaplarla, adliyenin eliyle yürüdünüz? Doğrudan doğruya karşımda merdane çıkıp, Senin vücudunu bu dünyada istemiyoruz demeliydiniz!

Sorgu hakimlerinin dört aya yakın bir zamanda, yüz on yedi adamın isticvabı ve tahkikatıyla meşgul olduğu bir meseleyi bir buçuk günde Ağır Ceza Mahkemesi gayet sath bir nazarla bakıp, onların içindeki noksan ve hatları görmeyerek ve bilhassa akademi heyeti muvacehesinde izah ve ispat edeceğimi iddia ettiğim Risale-i Nurdaki mühim keşfiyat-ı mneviyeye ait ilm müdafaatım, esbab-ı mucibe ile red ve cerh edilmeksizin, sath bir nazarla hükümde istical ettiklerinden, hakperest ve adaletperver olmalarına, bu sath nazar sebebiyle, pek yanlış olan bu kararın isabet-i kanuniyesi olmadığından, mucib-i tetkik ve nakzdır.

Devam edecek