Eskişehir hayatı Devamıdır-13
Eklenme: 8/27/2024 12:00:00 AM

NETİCE: Bu babda duruşma evrakının ve bilhassa müsadere edilen matbu ve gayr-ı matbu risalelerimin tetkik ve mütalasından anlaşılacağı üzere, ilm ve mantık ve kanun bütün itirazat ve müdafaatım nazar-ı teemmüle alınmamış; gerek sorgu hakimliğince ve gerek mahkemece esbab-ı mucibe gösterilmeksizin, delilsiz ve kanunsuz, ind mütalalarla açıktan reddedilmiş ve bu sebeple, otuz senedir Avrupa feylesoflarına ve medeniyetin sefih kısmına karşı Türk-İslm hukukunu müdafaa eden ve tılsım-ı kinatın muammsını açan ve mnev keşfiyatı hvi risalelerim müsadere olunduktan başka, ahvl-i sıhhiyem noktasında tahammül edemeyeceğim cismn ceza ile mahkm edilmiş olduğumdan, gerek yukarıda serd edilen sebepler ve gerekse iddianameye karşı verdiğim itiraznamem ve son celse-i muhakemede esasa dair beş umdeyi hvi tahriri takdim ettiğim ikinci itiraznamem ve son müdafaatımda tafsilen izahata ve ilm ve kanun sebeplere ve indettetkik tesadüf buyurulacak nevakıs-ı kanuniyeye binaen, pek açık ve sarih bir surette mzuriyetimi istilzam eden bu hükmünüzün nakzıyla adaletin izharını heyetinizden beklerim. Ben işimi Allaha havale ediyorum. Şüphesiz ki Allah kullarını hakkıyla görür. Mümin Sresi, 40:44. der ve tevekkülle Cenb-ı Hakka iltica eylerim.

Sbık yüz küsur sahifeden ibaret yedi safha müdafaatım müteaddit defa mahkemede okunmakla beraber, müteaddit mahkemenin defterlerinde zapta geçmiş bu gelecek tashih lyihası ise, daha Temyiz evrakımız gelmediğinden okunmamış ve zapta geçmemiştir. Elbette yakında o da zapta geçer.

Mahkeme-i Temyizin dvmızı nakzetmeyip tasdiki takdirinde, tashih-i dv için Heyet-i Vekileye yazılmış bir arzuhaldir.

Orada zahiren görülecek şekv ise, hükmete şekv etmektir. Ve tenkitler, hükmeti iğfale çalışan entrikacıları tenkit etmektir.

Ey ehl-i hall ve akd! Dünyada emsali nadir bulunan bir haksızlığa giriftar edildim. Bu haksızlığa karşı sükt etmek hakka karşı bir hürmetsizlik olduğundan, bilmecburiye gayet ehemmiyetli bir hakikati fş etmeye mecburum. Diyorum ki:

Ya benim idamımı ve yüz bir sene cezayı istilzam edecek kusurumu kanun dairesinde gösteriniz; veyahut bütün bütün divane olduğumu ispat ediniz; veyahut benim ve risalelerimin ve dostlarımın tam serbestiyetimizi verip, zarar ve ziyanımızı müsebbiplerinden alınız.

Mahkeme-i Temyizden dvmızı nakz yerine tasdik geldiği takdirde, Heyet-i Vekileye ve hem Meclis-i Mebusana, hem Dhiliye Vekletine ve hem Adliye Nezaretine vermek üzere, dvmızı tashih münasebetiyle yazılmış bir lyihadır. Eğer bu haklı derdimi ve ehemmiyetli hakkımı bu mercilere dinlettiremezsem, bu hayata veda etmek bana vcip olur. çünkü, süktumla şahs bir hakkımla beraber, binler muhterem hukuk zyi olur.

Evet, herbir hükmetin bir kanunu, bir usulü var; o kanuna göre ceza verilir. Hükmet-i Cumhuriyenin kanunlarıyla beni ve dostlarımı en ağır bir cezaya müstehak edecek esbab bulunmazsa, elbette takdir ve mükfat ve tarziye ile beraber, tam hürriyetimizi vermek lzım gelir. çünkü meydandaki gayet ehemmiyetli hizmet-i Kurniyem eğer hükmetin aleyhinde olsa, böyle bir senelik bana ceza, birkaç dostuma altışar ay mahkmiyetle olamaz. Belki yüz bir sene ve idam gibi bana ceza ve en ağır cezaları da benim ile cidd hizmetime irtibat edenlere vermek lzım gelir. Eğer hizmetimiz hükmetin aleyhinde olmazsa, o vakit değil ceza, hapis, ittiham; belki takdir, mükfatla karşılanmak lzım gelir. çünkü, bir hizmet ki, yüz yirmi risale o hizmetin tercümanları olmuş. Ve o hizmetle koca Avrupa feylesoflarına meydan okuyup, esasları zr ü zeber edilmiş.

Elbette o tesirli hizmet ya dahilde gayet müthiş bir netice verir, veyahut gayet nfi ve yüksek ve ilm bir semere verecek. Onun için, göz boyamak nevinde ve efkr-ı mmeyi aldatmak tarzında ve hakkımızda zalimlerin entrikalarını, yalanlarını setretmek suretinde, çocuk oyuncağı gibi bana bir sene ceza verilmez. Benim emsalim ya idam olur, darağacına müftehirane çıkarlar; veyahut lyık olduğu makamda serbest kalırlar.

Evet, binler lira kıymetinde elmasları çalabilen mhir bir hırsız, on kuruşluk bir cam parçasına hırsızlık etmekle, elmas çalmış gibi aynı cezaya kendini mahkm etmek, dünyada hiçbir hırsızın, belki hiçbir zşuurun krı değildir. Böyle bir hırsız kurnaz olur. Böyle nihayet derecede eblehne hareket etmez.

Ey efendiler! Haydi, vehminiz gibi, ben o hırsız gibi oldum. Ben Isparta nahiyelerinde perişan, bir köyde dokuz sene inzivada bulunan ve şimdi benimle beraber gayet hafif bir cezaya mahkm olan safdil beş-on biçarelerin fikirlerini hükmet aleyhine çevirmekle, kendini ve gaye-i hayatı olan risalelerini tehlikeye atmaktansa, eski zamanda olduğu gibi, Ankarada veya İstanbulda büyük bir memuriyette oturup, binler adamı takip ettiğim maksada çevirebilirdim. O vakit, böyle zelilne mahkmiyet değil, belki mesleğime ve hizmetime münasip bir izzetle dünyaya karışabilirdim. Evet, fahr ve temeddüh niyetiyle değil, belki mecburiyet ve mahcubiyetle, hodfuruşane eski bir kısım riyakrlığımı hatırlatmakla, beni ehemmiyetsiz, vücudundan istifade edilmez, di mertebeye sukut ettirmek isteyenlerin yanlışlarını göstermek için derim:

İki Mekteb-i Musibet Şehadetnamesi namındaki matbu eski müdafaatımı görenlerin tasdikiyle, Otuz Bir Mart Hadisesinde bir nutuk ile, isyan etmiş sekiz taburu itaate getiren ve bir zaman gazetelerin yazdıkları gibi, İstikll Harbinde Hutuvat-ı Sitte namında bir makale ile, İstanbuldaki efkr-ı ulemayı İngiliz aleyhine çevirip, harekt-ı milliye lehinde ehemmiyetli hizmet eden ve Ayasofyada binler adama nutkunu dinlettiren ve Ankaradaki Meclis-i mebusanın şiddetli alkışlamasıyla karşılanan ve yüz elli bin banknot, yüz altmış üç mebusun imzası ile medrese ve darülfünuna tahsisatı kabul ettiren ve Reisicumhurun hiddetine karşı, divan-ı riyasette Eski Said söz istiyor, diyor ki: On üç senedir beni konuşturmadınız. Şimdi madem beni nazara alıp sizi itham altına alıyorlar ve sizden korkuyorlar. Elbette benim onlarla konuşmam lzım geliyor. Gerçi benlik, enaniyet çirkindir; fakat mağrur ve muannid enaniyetlilere karşı, haklı bir surette ve sırf kendisini müdafaa ve muhafaza etmek için benlik göstermek lzım geliyor. Onun için, Yeni Said gibi, mahviyetle, mülyimane konuşamayacağım. Ben de ona söz verdim. Fakat enaniyetlerine, temeddühlerine iştirak etmiyorum.