Eskişehir hayatı Devamıdır-14
Eklenme: 8/28/2024 12:00:00 AM

Evet, hükmet-i Cumhuriyenin nazar-ı dikkatine arz ediyorum ki, beni bu belya sevk eden gizli komitenin yaptığı tedabir ve ettiği propaganda ve entrikalar bu hali gösteriyor. çünkü, hiçbir hadisede görülmemiş bir tarzda umum bir propaganda, bir entrika ve bir dehşet aleyhimize döndüğüne delil şudur ki: Altı aydır, yüz bin dostum varken, hiçbiri bana bir mektup yazamadı, bir selm gönderemedi, hükmeti iğfale çalışan entrikacıların ihbaratıyla vilyt-ı şarkiyeden, ta vilyt-ı garbiyeye kadar her yerde istintaklar, taharriyatlar devam ettiğidir. İşte, entrikacıların çevirdikleri pln, benim gibi binler adamı en ağır cezaya çarpacak bir hadiseye göre tertip edilmiş. Halbuki, en di bir adamın en di bir hırsızlığı gibi bir hadiseyi andıracak bir ceza vaziyetini netice verdi! Yüz on beş adamdan, on beş msumlara beş-altı ay ceza verildi.

Acaba dünyada hiçbir zakıl, elinde gayet keskin elmas kılınç bulunsa, müthiş bir arslanın veya ejderhanın kuyruğuna hafifçe iliştirip kendine musallat eder mi? Eğer maksadı tahaffuz veya dövüşmek ise, kılıncı başka yere havale eder. İşte, sizin nazarınızda ve vehminizde beni o adam gibi telkki etmişsiniz ki, beni bu tarzda cezaya, mahkmiyete çarptınız. Eğer bu derece hilf-ı şuur ve muhalif-i akıl hareket ediyorsam, koca memlekete dehşet verip propaganda ile efkr-ı mmeyi aleyhime çevirmek değil, belki di bir divane gibi tımarhaneye gönderilmem lzım gelir. Eğer verdiğiniz ehemmiyete mukabil bir adam isem, elbette arslanı kendine saldırtmak ve ejderhayı kendine hücum ettirmek için, o keskin kılıncı onların kuyruklarına uzatmaz; belki mümkün olduğu kadar kendini muhafaza edecek... Nasıl ki on sene itiyar bir inzivayı ihtiyar edip, tkat-i beşerin fevkinde sıkıntılara tahammül ederek, hükmetin işine hiçbir cihetle karışmadım ve karışmak arzu etmedim. çünkü hizmet-i kudsiyem beni men ediyor.

Ey ehl-i hall ve akd! Acaba hiç mümkün müdür ki, yirmi sene evvel gazetelerin yazdığı gibi, bir makale ile otuz bin adamı kendi fikrine çeviren, ve koca Hareket Ordusunun nazar-ı dikkatini kendine çeviren ve İngiliz Başpapazının, altı yüz kelimeyle istediği suallerine altı kelimeyle cevap veren ve bidayet-i Hürriyette en meşhur bir diplomat gibi nutuk söyleyen bir adamın yüz yirmi risalesinde dünyaya, siyasete bakacak yalnız on beş kelime mi bulunur? Hiçbir akıl kabul eder mi ki, bu adam siyaseti takip ediyor ve maksadı dünyadır ve hükmete ilişmektir? Eğer fikri, siyaset ve hükmete ilişmek olsaydı, böyle bir adam, birtek risalesinde sarihan, işareten yüz yerde maksadını ihsas edecekti! Acaba o adamın maksadı siyasetçe tenkit olsaydı, yalnız tesettür ve irsiyete dair eski zamandan beri car bir-iki düsturdan başka medar-ı tenkit bulamaz mıydı? Evet, koca bir inkılbı yapan bir hükmetin rejimine muhalif bir fikr-i siyaseti takip eden bir adam, bir-iki malm maddeler değil, yüz binler madde-i tenkit bulabilirdi. Güya hükmet-i Cumhuriyenin yalnız inkılbı, bir-iki küçük meseledir! Ben de, onu hiçbir tenkit maksadım olmadığı halde, eski yazdığım bir-iki kitabımda zikrettiğim bir-iki kelime varmış diye, hükmetin rejimine ve inkılbına hücum ediyor denilmiş. İşte, ben de soruyorum: Böyle en edn bir cezaya medar olamayan ilm bir maddeye, koca bir memleketi meşgul edip endişe verecek bir şekil verilir mi?

İşte, beni ve beş-on dostlarımı bu di, ehemmiyetsiz cezaya çarpmak, umum memlekette aleyhimize bir şiddetli propaganda ve milleti korkutup bizden nefret ettirmek ve Dahiliye Nzırını, mühim bir kuvvetle, Ispartada bir tek neferin göreceği işi görmek için Ispartaya celb edilmesi ve Heyet-i Vekile Reisi İsmet, vilyt-ı Şarkiyeye o münasebetle gitmesi ve iki ay benim hapiste bütün bütün konuşmaktan men edilmem ve bu gurbette, kimsesizlikte, hiç kimse halimi sormak ve selm göndermeye meydan verilmemek gösteriyor ki, dağ gibi bir ağaçta, nohut gibi bir tek meyve bulundurup, mnsız, hikmetsiz, kanunsuz bir vaziyettir ki, değil hükmet-i Cumhuriye gibi en ziyade kanunperest ve kanun bir hükmet, belki hikmetle iş görmek mnsıyla hükmet namı verilen dünyada hiçbir hükmetin işi olamaz. Ben hukukumu, kanun dairesinde istiyorum. Kanun namına kanunsuzluk edenleri, cinayetle ittiham ediyorum. Böyle cnilerin keyiflerini, elbette hükmet-i Cumhuriyenin kanunları reddeder ve hukukumu iade eder ümidindeyim.

Eskişehir hapsinde tecrid-i mutlakta

Said Nurs

* * *

On Altıncı Mektup

çoklar tarafından sarihan ve mnen gelen bir suale cevaptır. Şu cevabı vermek benim için hoş değil; arzu etmiyorum. Herşeyimi Cenb-ı Hakkın tevekkülüne bağlamıştım. Fakat ben kendi halimde ve lemimde rahat bırakılmadığım ve yüzümü dünyaya çevirdikleri için, Yeni Said değil, bilmecburiye Eski Said lisanıyla, şahsım için değil, belki dostlarımı ve Sözlerimi ehl-i dünyanın evham ve eziyetinden kurtarmak için, hakikat-i hali hem dostlarıma, hem ehl-i dünyaya ve ehl-i hükme beyan etmek için, Beş Noktayı beyan ediyorum.

BİRİNCİ NOKTA

Denilmiş: Niçin siyasetten çekildin, hiç yanaşmıyorsun?

Elcevap: Dokuz on sene evveldeki Eski Said, bir miktar siyasete girdi. Belki siyaset vasıtasıyla dine ve ilme hizmet edeceğim diye beyhude yoruldu. Ve gördü ki, o yol meşkk ve müşkültlı ve bana nisbeten fuzuliyne, hem en lüzumlu hizmete mni ve hatarlı bir yoldur. çoğu yalancılık; ve bilmeyerek ecneb parmağına let olmak ihtimali var.

Hem siyasete giren, ya muvafık olur veya muhalif olur. Eğer muvafık olsa, madem memur ve mebus değilim; o halde siyasetçilik bana fuzul ve mlyni birşeydir. Bana ihtiyaç yok ki beyhude karışayım. Eğer muhalif siyasete girsem, ya fikirle veya kuvvetle karışacağım. Eğer fikirle olsa, bana ihtiyaç yok. çünkü mesil tavazzuh etmiş; herkes benim gibi bilir. Beyhude çene çalmak mnsızdır. Eğer kuvvetle ve hadise çıkarmakla muhalefet etsem, husulü meşkk bir maksat için binler günaha girmek ihtimali var; birinin yüzünden çoklar belya düşer. Hem on ihtimalden bir iki ihtimale binaen günahlara girmek, masumları günaha atmak vicdanım kabul etmiyor diye, Eski Said, sigara ile beraber gazeteleri ve siyaseti ve sohbet-i dünyeviye-i siyasiyeyi terk etti. Buna kat şahit, o vakitten beri, sekiz senedir birtek gazete ne okudum ve ne dinledim. Okuduğumu ve dinlediğimi, biri çıksın, söylesin. Halbuki, sekiz sene evvel, günde belki sekiz gazete Eski Said okuyordu. Hem beş senedir bütün dikkatle benim halime nezaret ediliyor. Siyasetvri bir tereşşuh gören söylesin. Halbuki, benim gibi asab ve Gerçek hile, hilesizliktir düsturuyla, en büyük hileyi hilesizlikte bulan pervsız, alkasız bir insanın, değil sekiz sene, sekiz gün bir fikri gizli kalmaz. Siyasete iştihası ve arzusu olsaydı, tetkikata, taharriyta lüzum bırakmayarak, top güllesi gibi sad verecekti.

Devam edecek