BEŞİNCİ NOKTA
Beş küçük meseleye dairdir.
BİRİNCİSİ: Ehl-i dünya bana diyorlar ki: Bizim usul-ü medeniyetimizi, tarz-ı hayatımızı ve suret-i telebbüsümüzü niçin sen kendine tatbik etmiyorsun? Demek bize muarızsın.
Ben de derim: Hey efendiler! Ne hakla bana usul-ü medeniyetinizi teklif ediyorsunuz? Halbuki siz, beni hukuk-u medeniyetten iskat etmiş gibi, haksız olarak beş sene bir köyde muhabereden ve ihtilttan memnu bir tarzda ikametettirdiniz. Her menfiyi şehirlerde dost ve akrabasıyla beraber bıraktınız ve sonravesika verdiğiniz halde, sebepsiz beni tecrid edip, bir iki tane müstesna, hiçbir hemşehriyle görüştürmediniz. Demek beni efrad-ı milletten ve raiyetten saymıyorsunuz. Nasıl kanun-u medeniyetinizin bana tatbikini teklif ediyorsunuz? Dünyayı bana zindan ettiniz. Zindanda olan bir adama böyle şeyler teklif edilmez. Siz bana dünya kapısını kapadınız. Ben de hiret kapısını çaldım; rahmet-i İlhiyeaçtı. hiret kapısında bulunan bir adama, dünyanın karma karışık usul ve dtı ona nasıl teklif edilir? Ne vakit beni serbest bırakıp, memleketime iade edip hukukumu verdiniz; o vakit usulünüzün tatbikini isteyebilirsiniz.
İKİNCİ MESELE: Ehl-i dünya diyorlar ki: Bize ahkm-ı diniyeyi ve hakaik-i İslmiyeyi talim edecek resm bir dairemiz var. Sen ne salhiyetle neşriyat-ı diniyeyapıyorsun? Sen madem nefye mahkmsun; bu işlere karışmaya hakkın yok.
Elcevap: Hak ve hakikat inhisar altına alınmaz. İman ve Kurn nasıl inhisaraltına alınabilir? Siz dünyanızın usulünü, kanununu inhisar altına alabilirsiniz. Fakat hakaik-i imaniye ve esst-ı Kurniye, resm bir şekilde ve ücretmukbilinde, dünya muameltı suretine sokulmaz. Belki, bir mevhibe-i İlhiyeolan o esrar, hlis bir niyetle ve dünyadan ve huzzt-ı nefsaniyeden tecerrüdetmek vesilesiyle o feyizler gelebilir.
Hem de sizin o resm daireniz dahi, memleketteyken beni vaiz kabul etti, tayinetti. Ben o vaizliği kabul ettim, fakat maaşını terk ettim. Elimde vesikam var. Vaizlik, imamlık vesikasıyla her yerde amel edebilirim. çünkü benim nefyim haksız olmuştur. Hem menfiler madem iade edildi; eski vesikalarımın hükmübkidir.
Saniyen: Yazdığım hakaik-i imaniyeyi doğrudan doğruya nefsime hitap etmişim. Herkesi davet etmiyorum. Belki ruhları muhtaç ve kalbleri yaralı olanlar, oedviye-i Kurniyeyi arayıp buluyorlar. Yalnız, medar-ı maişetim için, yeni hurufçıkmadan evvel, haşre dair bir risalemi tab ettirdim. Bunu da, bana karşı insafsız eski vali, o risaleyi tetkik edip, tenkit edecek bir cihet bulamadığı için ilişemedi.
ÜçÜNCÜ MESELE: Benim bazı dostlarım, ehl-i dünya bana şüpheli baktıkları için, ehl-i dünyaya hoş görünmek için benden zhiren teberri ediyorlar, belkitenkit ediyorlar. Halbuki, kurnaz ehl-i dünya, bunların teberrisini ve bana karşıiçtinaplarını, o ehl-i dünyaya sadakate değil, belki bir nevi riyaya, vicdansızlığahamledip o dostlarıma karşı fena nazarla bakıyorlar.
Ben de derim: Ey hiret dostlarım! Benim Kurna hizmetkrlığımdan teberriedip kaçmayınız. çünkü, inşaallah benden size zarar gelmez. Eğer faraza musibetgelse veya bana zulmedilse, siz benden teberri ile kurtulamazsınız. O hal ile,musibete ve tokada daha ziyade istihkak kesb edersiniz. Hem ne var ki evhama düşüyorsunuz?
DÖRDÜNCÜ MESELE: Şu nefiy zamanında görüyorum ki, hodfuruş ve siyaset bataklığına düşmüş bazı insanlar, bana tarafgirne, rakibne bir nazarla bakıyorlar. Güya ben de onlar gibi dünya cereyanlarıyla alkadarım!
Hey efendiler! Ben imanın cereyanındayım. Karşımda imansızlık cereyanı var. Başka cereyanlarla alkam yok. O adamlardan ücret mukbilinde iş görenler, belki kendini bir derece mazur görüyor. Fakat ücretsiz, hamiyet namına bana karşı tarafgirne, rakibne vaziyet almak ve ilişmek ve eziyet etmek, gayet fena bir hatadır. çünkü, sabıkan ispat edildiği gibi, siyaset-i dünya ile hiç alkadardeğilim. Yalnız, bütün vaktimi ve hayatımı hakaik-i imaniye ve Kurniyeye hasrve vakfetmişim. Madem böyledir; bana eziyet verip rakibne ilişen adam düşünsün ki, o muamelesi zındıka ve imansızlık namına imana ilişmek hükmüne geçer.
BEŞİNCİ MESELE: Dünya madem fnidir. Hem madem ömür kısadır. Hem madem gayet lüzumlu vazifeler çoktur. Hem madem hayat-ı ebediye burada kazanılacaktır. Hem madem dünya sahipsiz değil. Hem madem şu misafirhane-i dünyanın gayet Hakm ve Kerm bir müdebbiri var. Hem madem ne iyilik ve nefenalık cezasız kalmayacaktır. Hem madem Allah kimseye gücünden fazlasını yüklemez sırrınca teklif-i mlyutak yoktur. Hem madem zararsız yol, zararlı yolamüreccahtır. Hem madem dünyev dostlar ve rütbeler kabir kapısına kadardır.
Elbette, en bahtiyar odur ki, dünya için hireti unutmasın, hiretini dünyaya feda etmesin, hayat-ı ebediyesini hayat-ı dünyeviye için bozmasın, mlynişeylerle ömrünü telef etmesin, kendini misafir telkki edip misafirhane sahibinin emirlerine göre hareket etsin, selmetle kabir kapısını açıp saadet-i ebediyeye girsin.
On Altıncı Mektubun Zeyli
Onun adıyla. Hiçbir şey yoktur ki Onu hamd ile tesbih etmesin. İsr Sresi, 17:44.
Ehl-i dünya, sebepsiz, benim gibi ciz, garip bir adamdan tevehhüm edip, binler adam kuvvetinde tahayyül ederek beni çok kayıtlar altına almışlar. Barlanın bir mahallesi olan Bedrede ve Barlanın bir dağında bir iki gece kalmaklığıma müsaade etmemişler. İşittim ki, diyorlar: Said elli bin nefer kuvvetindedir; onun için serbest bırakmıyoruz.
Ben de derim ki: Ey bedbaht ehl-i dünya! Bütün kuvvetinizle dünyaya çalıştığınız halde, neden dünyanın işini dahi bilmiyorsunuz, divane gibi hükmediyorsunuz? Eğer korkunuz şahsımdan ise, elli bin nefer değil, belki birnefer elli defa benden ziyade işler görebilir. Yani, odamın kapısında durup bana çıkmayacaksın diyebilir.
Eğer korkunuz mesleğimden ve Kurna ait dellllığımdan ve kuvve-i mneviye-i imaniyeden ise, elli bin nefer değil, yanlışsınız, meslek itibarıyla elli milyon kuvvetindeyim, haberiniz olsun! çünkü, Kurn-ı Hakmin kuvvetiyle, sizin dinsizleriniz dahil olduğu halde bütün Avrupaya meydan okuyorum. Bütünneşrettiğim envr-ı imaniye ile, onların fünun-u müsbete ve tabiat dediklerimuhkem kalalarını zirüzeber etmişim. Onların en büyük dinsiz feylesoflarını hayvandan aşağı düşürmüşüm. Dinsizleriniz dahi içinde bulunan bütün Avrupa toplansa, Allahın tevfikiyle, beni o mesleğimin bir meselesinden geri çeviremezler,inşaallah mağlp edemezler.