Garip ve bana pek çok ağır gelen ve üç günde bir bardak ayran ve bir bardak sütten başka birşey yedirmeyen grip hastalığının üçüncü gününde, füceten hatırıma ihtar edildi. Ben de o hatırayı teberrük için, mahkemedeki müdafaatımın bir mukaddemesi olarak yazdım. Şiddet ve kusur varsa, hastalığıma aittir. Evet, yüz adamın müdafaa edeceği bir hakikatı yalnız başıma müdafaaya mecbur olduğumdan, taab-ı dimağ ve perişaniyete ve daha çok müziç ahval içinde, hakikati doğru olarak, olduğu gibi, bu kadar beyan edebildim.
* * *
Son müdafaata sonradan bir hikmete binaen ilhak edilmiş bir mukaddemedir
Müdafaatımın bütün safahatında gizli ve müthiş bir komiteye karşı mübareze vaziyetini gösteren tarz-ı ifademdeki maksadım şudur:
Nasıl ki hükmet-i Cumhuriye dini dünyadan tefrik edip btarafane kalmak prensibini kabul etmiş; dinsizlere, dinsizlikleri için ilişmediği gibi, dindarlara da, dindarlıkları için ilişmemesi o prensibin icabatındandır. Öyle de, ben dahi btaraf ve hürriyetperver olması lzım gelen hükmet-i Cumhuriyeyi, dinsizliğe taraftar ve entrikaları çeviren ve hükmetin memurlarını iğfal eden gizli menfi komitelerden tefrik edilip hükmetin onlardan uzak olmasını istiyorum. O entrikacılarla mübareze ediyorum. O komitelerden, tesadüfle hükmetin memuriyetine girenler, cidd dindarlara takmak için iki kulp elinde tutmuş, garaz ettikleri dindarlara takıyorlar ve hükmeti iğfale çalışıyorlar. O iki kulpun birisi, o mülhidlerin dinsizliğine temayül göstermemek mnsıyla irtica kulpunu takıyor. Diğerihş ve hşdinsizliği, bu hükmet-i İslmiyenin ayn-ı siyaseti telkki etmediğimiz mnsında, dini siyasete alet etmek kulpu ile lekelemek istiyorlar.
Evet, hükmet-i Cumhuriye, o gizli müfsidlerin vatana ve millete muzır efkrlarını elbette terviç etmez ve taraftar olamaz. Men etmek, Cumhuriyet kanunlarının muktezasıdır. Ve öyle müfsidlere taraftarlık ile, Cumhuriyetin esaslı prensiplerine zıddı zıddına gidemez. Hükmet-i Cumhuriye, bizimle o müfsitlerin mabeyninde hakem hükmünü alsın. Hangimiz zalim ise ve tecavüz ediyorsa, o vakit hakem, hükmünü versin ve hkimlik noktasında hükmünü icra etsin.
Evet, inkr edilmez ki, kinatta, dinsizlikle dindarlık, dem zamanından beri cereyan edip geliyor ve kıyamete kadar gidecektir. Bu meselemizin künhüne vakıf olan herkes, bize olan bu hücumun, doğrudan doğruya dinsizlik hesabına dindarlığa bir taarruz olduğunu anlar. Ekser-i hükemanın Garpta ve Avrupada zuhuru ve ağleb-i enbiyanın Şarkta ve Asyada tulları kader-i ezelnin bir işaret ve remzidir ki, Asyada hkim, galip, din cereyanıdır. Elbette, Asyanın ileri kumandanı olan bu hükmet-i Cumhuriye, Asyanın bu fıtr hsiyetinden ve mdeninden istifade edecek. Ve btarafane prensibini, değil dinsizlik tarafına, belki dindarlık tarafına temayül ettirecektir.
İkinci madde: Risale-i Nurun eczalarında mevadd-ı kanuniyeye muarız meseleler bulunması ortaya konulabilir. Bu cihet mahkemeye aittir. Fakat Risale-i Nur, kendi başıyla yüz mnev keşfiyatı hvi bir eserdir. Bu keşfiyatın birtekini bile, keşşafın hakk-ı keşfini sıyanet etmekle, ziyaa uğratmamak lzım gelir. Keşfiyatın ehemmiyeti, ehl-i hakikat ve ehl-i ilim ve edipler ortasında gayet büyüktür ve ehemmiyeti var. Bir kimse diğerinin keşfiyatını temellük edemez. Eğer etse, onun aleyhine ikame-i dv etmek, bütün memleketlerde cri olan bir kanundur. İleride hükmetin müsaadesini istihsal suretiyle neşretmek istediğim ve yirmi-otuz seneden beri keşif ve telifine çalıştığım ve elli seneden beri devam eden tetkikat ve mücahedat-ı fikriye ve muhtelif menbalardaki taharriyat ve mesaimin neticesi ve semeresi olarak yazdığım ve mnev yüz keşfiyatı gösteren ve binlerce hakikati hvi yüzden ziyade risaleden ibaret olan Risale-i Nurun telifinden sonra neşredilenbazı kanunlara uygun gelmeyenon beş noktasını ortaya atarak müttehem bir vaziyete koymak, bu hakikatlerin ve benim onlara taallk eden hukuklarımın zıyaını mucip olmakla beraber, diğerin intihal ve sirkatine ve temellük ve kendine ml etmesine zemin ihzar ettiğinden; bu babda, evvelemirde ve herşeyden ziyade hakikat namına ve hukuk hesabına hakkımın muhafazası, dil mahkemenizin nazara alacağı ilk cihettir. Ve bir cürüm leti olmak tevehhümüyle müsadere edilen risalelerimin tazammun ettiği hakaik, ehl-i fen ve felsefeye ve akademi muhakkiklerine karşı ispatıma medar olmak üzere elimde bulunması lzım geleceğinden; bu keşfiyat ve münazarat-ı ilmiye üzerinde hazırlığımı tespit etmek için tarafıma iadesini isterim. Beni mahkm etseniz de onlar mahkm olamaz ve hapiste dahi benim arkadaşım olmalıdırlar.
Mahkemelerin ihkak-ı hak cihetindeki haysiyetine, şerefine mühim bir nakse, belki zıt olan garazkrların telkinatına tebaiyete, elbette mahkeme-i adalet tenezzül etmeyecek ve garazkrların entrikalarını akm bırakacaktır. Ve adaletten ve ihkak-ı haktan daha büyük bir makam vazife cihetinde tanımayan mahkemenin, her türlü tesirattan zde olarak vazifesini yapacağı esas adaletin muktezası olduğuna istinaden, şahsım namına değil, belki çok hakikatlerin ve birçok msum hukukların kendine bağlı olduğu bir hakikat-i liye namına, hakkındaki asılsız evhamlarını bir an evvel Risale-i Nurun hürriyetini iln etmekle ref etmektir.
Üçüncü madde: Bize isnad edilen mevhum suç ise, umum bir tabirle ve kuyd-u ihtiraziye nazara alınmayarak, ceza kanununun yüz altmış üçüncü maddesi, yalnız zahirine ve umumiyetine temas ettirip, mahkmiyetim istilzam edilmek istenildiği anlaşılıyor. Bize isnad edilen birkaç maddenin kat ve hakik cevapları zaptınıza geçen müdafaatımda bulunmakla beraber, on veya on beş nokta yüzünden, mnev yüz keşfiyatı hvi, yüzler hakikat-i mühimmeyi cmi yüzden ziyade cüzden ibaret olan Risale-i Nur, mükfat ve takdir yerine mücazat ve tenkitle karşılanmıştır. Mahkemenizden bu hakkımı ve Risale-i Nurun hürriyet hakkını istemek, büyük bir hakkımdır. Bu cihetin halli ve faslı lbüd ve zarurdir.
Devam edecek