Altıncısı: Bu ztın, ümmliğiyle beraber, getirdiği hakaik-i kudsiye ve ihtir ettiği ulm-u liye ve keşfettiği mrifet-i İlhiyenin dersiyle ve talimiyle mertebe-i ilmiyede en yüksek makama yetişen milyonlar asfiya-yı müdakkikn ve sıddkn-i muhakkikn ve dhi hükema-i müminn bu ztın üssülesas dvsı olan vahdniyeti kuvvetli burhanlarıyla bilittifak ispat ve tasdik ettikleri gibi, bu muallim-i ekberin ve bu üstd-ı zamın hakkaniyetine ve sözlerinin hakikat olduğuna ittifakla şehadetleri, gündüz gibi bir hüccet-i risaleti ve sadıkıyetidir. Mesel, Risale-i Nur, yüz parçasıyla, bu ztın sadakatının birtek burhanıdır.
Yedincisi: l ve Ashb namında ve nev-i beşerin enbiyadan sonra feraset ve dirayet ve kemltla en meşhuru ve en muhterem ve en namdarı ve en dindar ve keskin nazarlı taife-i azmesi, keml-i merakla ve gayet dikkat ve nihayet ciddiyetle bu ztın bütün gizli ve şikr hallerini ve fikirlerini ve vaziyetlerini taharr ve teftiş ve tetkik etmeleri neticesinde, bu ztın dünyada en sadık ve en yüksek ve en haklı ve hakikatli olduğuna ittifakla ve icm ile sarsılmaz tasdikleri ve kuvvetli imanları, güneşin ziyasına dellet eden gündüz gibi bir delildir diye anladı.
Sekizincisi: Bu kinat, nasıl ki kendini icad ve idare ve tertip eden ve tasvir ve takdir ve tedbir ile bir saray gibi, bir kitap gibi, bir sergi gibi, bir temşgh gibi tasarruf eden Sniine ve Ktibine ve Nakkşına dellet eder. Öyle de, kinatın hilkatindeki maksıd-ı İlhiyeyi bilecek ve bildirecek ve tahavvültındaki Rabbn hikmetlerini talim edecek ve vazifedarne harektındaki neticeleri ders verecek ve mahiyetindeki kıymetini ve içindeki mevcudatın kemltını iln edecek ve o kitab-ı kebrin mnlarını ifade edecek bir yüksek delll, bir doğru keşşaf, bir muhakkik üstad, bir sadık muallim istediği ve iktiza ettiği ve herhalde bulunmasına dellet ettiği cihetle, elbette bu vazifeleri herkesten ziyade yapan bu ztın hakkaniyetine ve bu kinat Hlıkının en yüksek ve sadık bir memuru olduğuna şehadet ettiğini bildi.
Dokuzuncusu: Madem bu sanatlı ve hikmetli masnuatıyla kendi hünerlerini ve sanatkrlığının kemltını teşhir etmek; ve bu süslü ve ziynetli nihayetsiz mahlkatıyla kendini tanıttırmak ve sevdirmek; ve bu lezzetli ve kıymetli hesapsız nimetleriyle kendine teşekkür ve hamd ettirmek; ve bu şefkatli ve himayetli umum terbiye ve iaşe ile, hatt ağızların en ince zevklerini ve iştihaların her nevini tatmin edecek bir surette ihzar edilen Rabbn itamlar ve ziyafetlerle kendi rubbiyetine karşı minnettarne ve müteşekkirne ve perestişkrne ibadet ettirmek; ve mevsimlerin tebdili ve gece-gündüzün tahvili ve ihtilfı gibi azametli ve haşmetli tasarrufat ve icraat ve dehşetli ve hikmetli faaliyet ve hallkıyetle kendi ulhiyetini izhar ederek, o ulhiyetine karşı iman ve teslim ve inkıyad ve itaat ettirmek; ve her vakit iyiliği ve iyileri himaye, fenalığı ve fenaları izale ve semv tokatlarla zalimleri ve yalancıları imha etmek cihetiyle, hakkaniyet ve adaletini göstermek isteyen perde arkasında birisi var. Elbette ve herhalde, o gayb Ztın yanında en sevgili mahlku ve en doğru abdi ve onun mezkr maksatlarına tam hizmet ederek, hilkat-i kinatın tılsımını ve muammsını hall ve keşfeden ve daima o Hlıkının namına hareket eden ve Ondan istimdat eden ve muvaffakiyet isteyen ve Onun tarafından imdada ve tevfike mazhar olan ve Muhammed-i Kureyş denilen bu zt (a.s.m.) olacak
Hem aklına dedi: Madem bu mezkr dokuz hakikatler bu ztın sıdkına şehadet ederler. Elbette bu dem, ben demin medar-ı şerefi ve bu lemin medar-ı iftiharıdır. Ve ona Fahr-i lem ve Şeref-i Ben dem denilmesi pek lyıktır. Ve onun elinde bulunan ferman-ı Rahmn olan Kurn-ı Mucizül-Beyanın haşmet-i saltanat-ı mneviyesinin nısf-ı arzı istilsı ve şahs kemltı ve yüksek hasletleri gösteriyor ki, bu lemde en mühim zt budur; Hlıkımız hakkında en mühim söz onundur.
İşte gel, bak! Bu harika ztın yüzer zhir ve bhir kat mucizelerinin kuvvetine ve dinindeki binler ali ve esaslı hakikatlerine istinaden, bütün dvlarının esası ve bütün hayatının gayesi, Vcibül-Vücudun vücuduna ve vahdetine ve sıftına ve esmsına dellet ve şehadet ve o Vcibül-Vücudu ispat ve iln ve ilm etmektir.
Demek bu kinatın mnev güneşi ve Hlıkımızın en parlak bir burhanı, bu Habibullah denilen zttır ki, onun şehadetini teyid ve tasdik ve imza eden aldanmaz ve aldatmaz üç büyük icm var.
Birincisi: Eğer perde-i gayb açılsa yaknim ziyadeleşmeyecek diyen İmam-ı Ali (radıyallahu anh) ve yerde iken Arş-ı zamı ve İsrafilin azamet-i heykelini temş eden Gavs-ı zam (k.s.)1 gibi keskin nazar ve gayb-bn gözleri bulunan binler aktb ve evliya-yı azmeyi cmi ve l-i Muhammed nmıyla şöhretşir-ı lem olan cemaat-i nuraniyenin icm ile tasdikleridir.
İkincisi: Bedev bir kavim ve ümm bir muhitte, hayat-ı içtimaiyeden ve efkr-ı siyasiyeden hli ve kitapsız ve fetret asrının karanlıklarında bulunan ve pek az bir zamanda en meden ve malmatlı ve hayat-ı içtimaiyede ve siyasiyede en ileri olan milletlere ve hükümetlere üstad ve rehber ve diplomat ve hkim-i dil olarak, şarktan garba kadar cihan-pesendane idare eden ve Sahabe nmıyla dünyada namdar olan cemaat-ı meşhurenin, ittifakla, can ve mallarını, peder ve aşiretlerini feda ettiren bir kuvvetli imanla tasdikleridir.
Üçüncüsü: Her asırda binlerle efradı bulunan ve her fende dhiyne ileri giden ve muhtelif mesleklerde çalışan ve ümmetinde yetişen hadsiz muhakkik ve mütebahhir ulemasının cemaat-ı uzmsının, tevafukla ve ilmelyakn derecesinde tasdikleridir. Demek bu ztın vahdniyete şehadeti, şahs ve cüz değil; belki, umum ve küll ve sarsılmaz ve bütün şeytanlar toplansa karşısına hiç bir cihetle çıkamaz bir şehadettir diye hükmetti.
Devam edecek