Kastamonu Hayatı Devamıdır-25
Eklenme: 10/7/2024 12:00:00 AM

İşte, bu dünyada böyle hayattar dünyaları ve vazifedar kinatları keml-i ilim ve hikmet ve mzanla ve muvazene ve intizam ve nizamla ihdas ve icad edip Rabbn maksatlarda ve İlh gayelerde ve Rahmn hizmetlerde kadrne istimal ve rahmne istihdam eden bir Zt-ı Zülcellin vücub-u vücudu ve hadsiz kudreti ve nihayetsiz hikmeti, bilbedahe güneş gibi, akıllara görünüyor. Huds mesilini Risale-i Nura ve muhakkikn-i kelmiyenin kitaplarına havale ile o bahsi kapıyoruz.

Amma imkn ciheti ise, o da kinatı istil ve ihta etmiş. çünkü görüyoruz ki, herşey, küll ve cüz bulunsun, büyük ve küçük olsun, Arştan ferşe, zerrattan seyyarata kadar her mevcut, mahsus bir zt ve muayyen bir suret ve mümtaz bir şahsiyet ve has sıfatlar ve hikmetli keyfiyetler ve maslahatlı cihazlarla dünyaya gönderiliyor. Halbuki, o mahsus zta ve o mahiyete, hadsiz imknat içinde o hususiyeti vermek; hem, sretler adedince imknlar ve ihtimaller içinde o nakışlı ve frikalı ve münasip o muayyen sureti giydirmek; hem, hemcinsinden olan eşhasın miktarınca imknlar içinde çalkanan o mevcuda, o lyık şahsiyeti imtiyazla tahsis etmek; hem, sıfatların nevileri ve mertebeleri sayısınca imknlar ve ihtimaller içinde şekilsiz ve mütereddit bulunan o masnua o has ve muvafık maslahatlı sıfatları yerleştirmek; hem hadsiz yollar ve tarzlarda bulunması mümkün olması noktasında hadsiz imknat ve ihtimalt içinde mütehayyir, sergerdan, hedefsiz o mahlka, o hikmetli keyfiyetleri ve inayetli cihazları takmak ve teçhiz etmek, elbette küll ve cüz bütün mümkinat adedince ve her mümkünün mezkr mahiyet ve hüviyet, heyet ve suret, sıfat ve vaziyetinin imkntı adedince, tahsis edici, tercih edici, tayin edici, ihdas edici bir Vcibül-Vücudun vücub-u vücuduna ve hadsiz kudretine ve nihayetsiz hikmetine ve hiçbir şey ve hiçbir şen Ondan gizlenmediğine ve hiçbir şey Ona ağır gelmediğine ve en büyük birşey, en küçük birşey gibi Ona kolay geldiğine ve bir baharı bir ağaç kadar ve bir ağacı bir çekirdek kadar suhuletle icad edebildiğine işaretler ve delletler ve şehadetler, imkn hakikatinden çıkıp kinatın bu büyük şehadetinin bir kanadını teşkil ederler.

Kinatın şehadetini, her iki kanadı ve iki hakikatıyle Risale-i Nur eczaları ve bilhassa Yirmi İkinci ve Otuz İkinci Sözler ve Yirminci ve Otuz Üçüncü Mektuplar tamamiyle ispat ve izah ettiklerinden, onlara havale ederek bu pek uzun kıssayı kısa kestik.

Kinatın heyet-i mecmuasından gelen büyük ve küll şehadetin ikinci kanadını ispat eden:

İkinci Hakikat: Bu mütemadiyen çalkanan inkılplar ve tahavvültlar içinde vücudunu ve hizmetini ve zhayat ise hayatını muhafazaya ve vazifesini yerine getirmeye çalışan mahlkatta, kuvvetlerinin bütün bütün haricinde bir teavün hakikati görünüyor. Mesel, unsurları zhayatın imdadına, hususan bulutları, nebatatın mededine ve nebatatı dahi hayvanatın yardımına ve hayvanat ise insanların muavenetine ve memelerin kevser gibi sütleri, yavruların beslenmelerine ve zhayatların iktidarları haricindeki pek çok hcetleri ve erzakları, umulmadık yerlerden onların ellerine verilmesi, hatt zerrt-ı taamiye dahi hüceyrat-ı bedeniyenin tamirine koşmaları gibi, teshir-i Rabbn ile ve istihdam-ı Rahmn ile, hakikat-i teavünün pek çok misalleri doğrudan doğruya, bütün kinatı bir saray gibi idare eden bir Rabbül-lemnin umum ve rahmne rububiyetini gösteriyorlar.

Evet; cmid ve şuursuz ve şefkatsiz olan ve birbirine şefkatkrne, şuurdarne vaziyet gösteren muavenetçiler, elbette gayet Rahm ve Hakm bir Rabb-i Zülcellin kuvvetiyle, rahmetiyle, emriyle yardıma koşturuluyorlar.

İşte, kinatta cri olan teavün-ü umum, seyyarattan t zhayatın z ve cihazat ve zerrt-ı bedeniyesine kadar keml-i intizamla cereyan eden muvazene-i mme ve muhafaza-i şmile; ve semvtın yaldızlı yüzünden ve zeminin ziynetli yüzünden t çiçeklerin süslü yüzlerine kadar kalem gezdiren tezyin; ve kehkeşandan ve manzume-i şemsiyeden t mısır ve nar gibi meyvelere kadar hükmeden tanzim; ve güneş ve kamerden ve unsurlardan ve bulutlardan t bal arılarına kadar memuriyet veren tavzif gibi pek büyük hakikatlerin, büyüklükleri nisbetindeki şehadetleri, kinatın şehadetinin ikinci kanadını ispat ve teşkil ederler.

Madem Risale-i Nur bu büyük şehadeti ispat ve izah etmiş; biz burada bu kısacık işaretle iktifa ederiz.

İşte, dünya seyyahının kinattan aldığı ders-i imanye kısa bir işaret olarak, Birinci Makamın On Sekizinci Mertebesinde böyle

Allahtan başka ilh yoktur. Nazri mümteni ve Ondan başka herşey mümkin ve Vhid-i Ehad olan o Vcibül-Vücud ki, mücessem bir kitab-ı kebr, muazzam bir kurn-ı cismn, munazzam ve müzeyyen bir kasr ve muntazam ve muhteşem bir memleket olan bu kinat, srelerinin ve yetlerinin ve kelimelerinin ve harflerinin ve bablarının ve fasıllarının ve sayfalarının ve satırlarının icmıyla ve erknının ve envının ve eczasının ve cüziyatının ve sekene ve müştemiltının ve varidat ve masarifinin ittifakıyla, bütün ulema-i ilm-i kelmın icmına müstenit hudus ve tagayyür ve imkn hakikatinin azamet-i ihatasının şehadetiyle ve suret ve müştemiltının hikmet ve intizamla tebdili ve huruf ve kelimatının nizam ve mizanla tecdidi hakikatinin şehadetiyle ve mevcudatında müşahede ve ayn ile görünen tevün ve tecavüb ve tesanüd ve tedahül ve muvazene ve muhafaza hakikatlerinin azamet-i ihatasının şehadetiyle, Onun vahdet içindeki vücub-u vücuduna dellet eder denilmiştir.

Sonra, dünyaya gelen ve dünyanın Yaratanını arayan ve on sekiz adet mertebelerden çıkan ve arş-ı hakikate yetişen bir mrac-ı iman ile gaibane marifetten hzırne ve muhatabne bir makama terakki eden meraklı ve müştak yolcu adam, kendi ruhuna dedi ki:

Ftiha-i şerifede, başından t İyyake kelimesine kadar gibane medh ü sen ile bir huzur gelip İyyake hitabına çıkılması gibi, biz dahi doğrudan doğruya gaibane aramayı bırakıp, aradığımızı aradığımızdan sormalıyız. Herşeyi gösteren güneşi, güneşten sormak gerektir. Evet, herşeyi gösteren, kendini herşeyden ziyade gösterir. Öyle ise, şemsin şutı ile onu görmek ve tanımak gibi, Hlıkımızın Esm-i Hüsnsıyla ve sıft-ı kudsiyesiyle, Onu kbiliyetimizin nisbetinde tanımaya çalışabiliriz.

Bu maksadın hadsiz yollarından iki yolu ve o iki yolun hadsiz mertebelerinden iki mertebeyi ve o iki mertebenin pek çok hakikatlerinden ve pek çok uzun tafsiltından yalnız iki hakikati icmal ve ihtisar ile bu risalede beyan edeceğiz.

Devam edecek