Kastamonu hayatı Devamıdır-29
Eklenme: 10/11/2024 12:00:00 AM

Ey Ftır-ı Kdir, ey Fetth-ı Allm, ey Fal-i Hallk,

Nasıl arz bütün sekenesiyle Hlıkının Vcibül-Vücud olduğuna şehadet eder. Öyle de, Seniney Vhid-i Ehad, ey Hannn-ı Mennn, ey Vehhb-ı Rezzkvahdetine ve ehadiyetine, yüzündeki sikkesiyle ve sekenesinin yüzlerindeki sikkeleriyle ve birlik ve beraberlik ve birbiri içine girmek ve birbirine yardım etmek ve onlara bakan rububiyet isimlerinin ve fiillerinin bir olmak cihetinde, bedahet derecesinde, Senin vahdetine ve ehadiyetine şehadet, belki mevcudat adedince şehadetler eder.

Hem nasıl, zemin bir ordugh, bir meşher, bir talimgh vaziyetiyle ve nebatat ve hayvant fırkalarında bulunan dört yüz bin muhtelif milletlerin ayrı ayrı cihazatları muntazaman verilmesiyle, Senin rububiyetinin haşmetine ve kudretinin herşeye yetişmesine dellet eder. Öyle de, hadsiz bütün zhayatın ayrı ayrı rızıkları, vakti vaktine, kuru ve basit bir topraktan, rahmne, kermne verilmesi ve hadsiz o efradın keml-i musahhariyetle evmir-i Rabbniyeye itaatleri, rahmetinin herşeye şümulünü ve hkimiyetinin herşeye ihatasını gösteriyor.

Hem zeminde değişmekte bulunan mahlkat kfilelerinin sevk ve idareleri, mevt ve hayat münavebeleri ve hayvan ve nebatatın idare ve tedbirleri dahi, herşeye taallk eden bir ilimle ve herşeyde hükmeden nihayetsiz bir hikmetle olabilmesi, senin ihata-i ilmine ve hikmetine dellet eder.

Hem zeminde kısa bir zamanda hadsiz vazifeler gören ve hadsiz bir zaman yaşayacak gibi istidat ve mnev cihazat ile techiz edilen ve zemin mevcudatına tasarruf eden insan için, bu talimgh-ı dünyada ve bu muvakkat ordugh-ı zeminde ve bu muvakkat meşherde bu kadar ehemmiyet, bu hadsiz masraf, bu nihayetsiz tecelliyat-ı rububiyet, bu hadsiz hitabt-ı Sübhniye ve bu gayetsiz ihsanat-ı İlhiye, elbette ve herhalde, bu kısacık ve hüzünlü ömre ve bu karışık kederli hayata, bu bellı ve fni dünyaya sığışmaz. Belki, ancak başka ve ebed bir ömür ve bki bir dr-ı saadet için olabildiği cihetinden, lem-i bekda bulunan ihsnat-ı uhreviyeye işaret, belki şehadet eder.

Ey Hlık-ı Küll Şey,

Zeminin bütün mahlkatı, Senin mülkünde, Senin arzında, Senin havl ve kuvvetinle ve Senin kudretin ve iradetinle ve ilmin ve hikmetinle idare olunuyorlar ve musahhardırlar. Ve zemin yüzünde faaliyeti müşahede edilen bir rububiyet, öyle ihata ve şümul gösteriyor ve onun idaresi ve tedbiri ve terbiyesi öyle mükemmel ve öyle hassastır ve her taraftaki icraatı öyle birlik ve beraberlik ve benzemeklik içindedir ki, tecezz kabul etmeyen bir küll ve inkısamı imknsız bulunan bir küll hükmünde bir tasarruf, bir rubbiyet olduğunu bildiriyor. Hem zemin bütün sekenesiyle beraber, lisan-ı klden daha zhir hadsiz lisanlarla Halıkını takdis ve tesbih ve nihayetsiz nimetlerinin lisan-ı halleriyle Rezzk-ı Zülcellinin hamd ve medh ü sensını ediyorlar...

Ey şiddet-i zuhurundan gizlenmiş ve ey azamet-i kibriyasından istitar etmiş olan Zt-ı Akdes,

Zeminin bütün takdisat ve tesbihatıyla, Seni kusurdan, aczden, şerikten takdis ve bütün tahmidat ve senlarıyla Sana hamd ve şükrederim.

Ey Rabbul-Berri vel-Bahr,

Kurnın dersiyle ve Resul-i Ekrem aleyhissaltü vesselmın talimiyle anladım ki:

Nasıl gökler ve feza ve zemin, Senin birliğine ve varlığına şehadet ederler. Öyle de, bahirler, nehirler ve çeşmeler ve ırmaklar, Senin vücub-u vücuduna ve vahdetine bedahet derecesinde şehadet ederler.

Evet, bu dünyamızın menba-ı acip buhar kazanları hükmünde olan denizlerde hiçbir mevcut, hatt hiçbir katre su yoktur ki, vücuduyla, intizamıyla, menfaatiyle ve vaziyetiyle Hlıkını bildirmesin.

Ve basit bir kumda ve basit bir suda rızıkları mükemmel bir surette verilen garip mahlklardan ve hilkatleri gayet muntazam hayvant-ı bahriyeden, hususan bir tanesi bir milyon yumurtacıklarıyla denizleri şenlendiren balıklardan hiçbirisi yoktur ki, hilkatiyle ve vazifesiyle ve idare ve iaşesiyle ve tedbir ve terbiyesiyle yaratanına işaret ve rezzkına şehadet etmesin.

Hem denizde, kıymettar, hsiyetli, ziynetli cevherlerden hiçbirisi yoktur ki, güzel hilkatiyle ve czibedar fıtratıyla ve menfaatli hsiyetiyle Seni tanımasın, bildirmesin.

Evet, onlar birer birer şehadet ettikleri gibi, heyet-i mecmuasıyla, beraberlik ve birbiri içinde karışmak ve sikke-i hilkatte birlik ve icatça gayet kolay ve efratça gayet çokluk noktalarından Senin vahdetine şehadet ettikleri gibi; arzı, toprağıyla beraber bu küre-i arzı kuşatan muhit denizlerini muallkta durdurmak ve dökmeden ve dağıtmadan güneşin etrafında gezdirmek ve toprağı istil ettirmemek ve basit kumundan ve suyundan, mütenevvi ve muntazam hayvantını ve cevherlerini halk etmek ve erzak vesair umrlarını küll ve tam bir surette idare etmek ve tedbirlerini görmek ve yüzünde bulunmak lzım gelen hadsiz cenazelerinden hiçbirisi bulunmamak noktalarından, Senin varlığına ve Vcibül-Vücud olduğuna mevcudatı adedince işaretler ederek şehadet eder.

Ve Senin saltanat-ı rububiyetinin haşmetine ve herşeye muhit olan kudretinin azametine pek zhir dellet ettikleri gibi, göklerin fevkindeki gayet büyük ve muntazam yıldızlardan, t denizlerin dibinde bulunan gayet küçücük ve intizamla iaşe edilen balıklara kadar herşeye yetişen ve hükmeden rahmetinin ve hkimiyetinin hadsiz genişliklerine dellet ve intizmtıyla ve faideleriyle ve hususan madeniyatın tuz, limon tuzu, sulfato ve şap gibi sureten birbirine benzemekle beraber, tatlarının şiddet-i muhalefetiyle ve bilhassa nebatatın basit bir topraktan çeşit çeşit envlarıyla, ayrı ayrı çiçek ve meyveleriyle, nihayetsiz Kadr, nihayetsiz Hakm, nihayetsiz Rahm ve Kerm bir Sniin vücub-u vücuduna bedahetle şehadet ettikleri gibi, heyet-i mecmuasındaki vahdet-i idare ve vahdet-i tedbir ve menşe ve mesken ve hilkat ve sanatça beraberlik ve birlik ve ucuzluk ve kolaylık ve çokluk ve yapılmakta çabukluk noktalarından, Sniin vahdetine ve ehadiyetine şehadet ederler.

Devam edecek