Kastamonu Hayatı Devamıdır-3
Eklenme: 9/7/2024 12:00:00 AM

Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allahın adıyla.

Bir hafta evvelki mektubunuza karşı hüsn-ü zannınızı bir derece cerh eden benim cevabımın hikmeti şudur ki:

Bu zamanda öyle fevkalde hkim cereyanlar var ki, herşeyi kendi hesabına aldığı için, faraza hakik beklenilen ve bir asır sonra gelecek o zt dahi bu zamanda gelse idi, harektını o cereyanlara kaptırmamak için siyaset lemindeki vaziyetten feragat edecek ve hedefini değiştirecek diye tahmin ediyorum.

Hem üç mesele var: biri hayat, biri şeriat, biri iman. Hakikat noktasında ve enmühimmi ve en zamı, iman meselesidir.

Fakat, şimdiki umumun nazarında ve hal-i lem ilcaatında en mühim mesele hayat ve şeriat göründüğünden, o zt şimdi olsa da, üç meselenin birden umumr-yi zeminde vaziyetlerini değiştirmek, nev-i beşerdeki cri olan detullahamuvafık gelmediğinden, herhalde en zam meseleyi esas yapıp, öteki meseleleri esas yapmayacak; t ki iman hizmeti safvetini umumun nazarında bozmasın veavamın çabuk iğfal olunabilen akıllarında, o hizmet başka maksatlara let olmadığı tahakkuk etsin.

Hem, yirmi senedenberi tahribkrne eşedd-i zulüm altında o derece ahlk bozulmuş ve metanet ve sadakat kaybolmuş ki, ondan, belki de yirmiden birisineitimat edilmez. Bu acip hlta karşı fevkalde sebat ve metanet ve sadakat vehamiyet-i İslmiye lzımdır; yoksa akm kalır, zarar verir.

Demek en hlis ve en selmetli ve en mühim ve en muvaffakiyetli hizmet Risale-i Nur şakirtlerinin daireleri içindeki kuds hizmettir.

Said Nurs

Bu seneki Ramazan-ı Şerif hem lem-i İslm için, hem Risale-i Nur şakirtleri için gayet ehemmiyetli ve pek çok kıymetlidir.

Risale-i Nur şakirtlerinin iştirk-i aml-i uhreviye düstur-u esasiyeleri sırrınca, herbirisinin kazandığı miktar, kardeşlerine aynı miktar defter-i amline geçmesi, odüsturun ve rahmet-i İlhiyenin muktezası olmak haysiyetiyle, Risale-i Nur un dairesine sıdk ve ihls ile girenlerin kazançları pek azm ve külldir. Herbiri, binler hisse alır. İnşaallah, emval-i dünyeviyenin iştirki gibi inkısam ve tecezz etmeden, herbirisinin defter-i ameline aynı geçmesi, bir adamın getirdiği bir lmba, binler yinelerin herbirisine aynı lmba inkısam etmeden girmesi gibidir.

Demek, Risale-i Nurun sadık şakirtlerinden birisi leyle-i Kadrin hakikatini ve Ramazanın yüksek mertebesini kazansa, umum hakik sadık şakirtler sahip vehissedar olmak, vüsat-i rahmet-i İlhiyeden çok kuvvetli ümitvrız.

Said Nurs

Birinci Mesele: Kardeşlerimizden birisinin namaz tesbihatında teksülgöstermesine binaen dedim:

Namazdan sonraki tesbihatlar tarikat-ı Muhammediyedir (a.s.m.) ve Velyet-i Ahmediyenin (a.s.m.) bir evradıdır. O noktadan ehemmiyeti büyüktür. Sonra, bu kelimenin hakikati böyle inkişaf etti:

Nasıl ki, risalete inkılp eden velyet-i Ahmediye (a.s.m.) bütün velyetlerinfevkindedir. Öyle de, o velyetin tarikatı ve o velyet-i kübranın evrad-ı mahsusası olan namazın akabindeki tesbihat, o derece sair tarikatların veevradların fevkindedir. Bu sır dahi şöyle inkişaf etti:

Nasıl zikir dairesinde bir mecliste veyahut hatme-i Nakşiyede bir mescidde birbiriyle alkadar heyet-i mecmuada nuran bir vaziyet hissediliyor. Kalbi hüşyarbir zt namazdan sonra Allah bütün kusurlardan, noksan sıfatlardan, aczden ve şerikten münezzehtir. deyip tesbihi çekerken, odaire-i zikrin reisi olan zt-ı Ahmediye aleyhissaltü vesselmın müvacehesinde yüz milyon tesbih edenler, tesbih elinde tesbih çektiklerini mnen hisseder. Sonra o serzkirinemr-i mnevsiyle Bütün hamd, minnet ve şükürler Allaha aittir. dediği vakit, o halka-i zikrin ve o çok geniş bulunan hatme-i Ahmediyenin (aleyhissaltü vesselm) dairesinde yüz milyon müridlerin Bütün hamd, minnet ve şükürler Allaha aittir. dualarından tezahür edenazametli bir hamdi düşünüp Allah en büyüktür (Akla gelebilecek her şeyden daha büyüktür). ve duadan sonra Allahtan başka ilh yoktur. otuz üç defa tarikat-ı Ahmediyenin aleyhissaltü vesselm halka-i zikrinde ve hatme-i kübrasında sabık mnyla o ihvan-ı tarikatı nazara alıp o halkanın serzkiri olanzt-ı Ahmediye aleyhissaltü vesselma müteveccih olup Milyon kere salt ile milyon kere selm Senin üzerine olsun ey Allahın Reslü. der, diye anladım ve hissettim ve hayalen gördüm. Demek tesbihat-ı saltiyenin çok ehemmiyeti var.

İkinci mesele: Otuz birinci yetin işaretinin beyanında, Onlar dünya hayatını seve seve hirete tercih ederler... İbrahim Sresi, 14:3. bahsinde denilmiş ki: Bu asrın bir hassası şudur ki, hayat-ı dünyeviyeyi hayat-ı bakiyeye bilerek tercih ettiriyor. Yani, kırılacak bir cam parçasını baki elmaslara bildiği halde tercih etmek bir düstur hükmüne geçmiş.

Ben bundan çok hayret ediyordum. Bugünlerde ihtar edildi ki, nasıl bir uzv-u insan hastalansa, yaralansa, sair z vazifelerini kısmen bırakıp onun imdadına koşar. Öyle de, hırs-ı hayat ve hıfzı ve zevk-i hayat ve aşkı taşıyan ve fıtrat-ı insaniyede derc edilen bir cihaz-ı insaniye, çok esbapla yaralanmış, sair letifi kendiyle meşgul edip sukut ettirmeye başlamış; vazife-i hakikiyelerini onlara unutturmaya çalışıyor.

Hem nasıl ki bir cazibedar sefihane ve sarhoşane şşaalı bir eğlence bulunsa, çocuklar ve serseriler gibi, büyük makamlarda bulunan insanlar ve mesturehanımlar dahi o cazibeye kapılıp hakik vazifelerini tatil ederek iştirak ediyorlar. Öyle de, bu asrın hayat-ı insaniye, hususan hayat-ı içtimaiyesi öyle dehşetli, fakatcazibeli ve elm, fakat meraklı bir vaziyet almış ki, insanın ulv latifelerini, kalb ve aklını nefs-i emmarenin arkasına düşürüp pervane gibi o fitne ateşlerine düşürttürüyor.

Evet, hayat-ı dünyeviyenin muhafazası için, zaruret derecesinde olmak şartıyla, bazı umur-u uhreviyeye muvakkaten tercih edilmesine ruhsat-ı şeriye var. Fakat, yalnız bir ihtiyaca binaen helkete sebebiyet vermeyen bir zarara göre tercih edilmez, ruhsat yoktur. Halbuki bu asır, o damar-ı insanyi o derece şırınga etmiş ki, küçük bir ihtiyaç ve di bir zarar-ı dünyev yüzünden elmas gibi umur-u diniyeyi terk eder.

Evet, insaniyetin yaşamak damarı ve hıfz-ı hayat cihazı, bu asırda israfat ile veiktisatsızlık ve kanaatsizlik ve hırs yüzünden bereketin kalkmasıyla ve fakr uzaruret ve maişet ziyadeleşmesiyle o derece o damar yaralanmış ve zedelenmiş vemütemadiyen ehl-i dallet nazar-ı dikkati şu fni hayata celb ede ede o derecenazar-ı dikkati kendine celb etmiş ki, edn bir hct-ı hayatiyeyi büyük birmesele-i diniyeye tercih ettiriyor.

Bu acip asrın bu acip hastalığına ve dehşetli marazına karşı Kurn-ı Mucizül-Beynın tiryak misl ilçlarının nşiri olan Risale-i Nur dayanabilir; ve onunmetn, sarsılmaz, sebatkr, hlis, sadık, fedakr şakirtleri mukavemet edebilir. Öyleyse, herşeyden evvel onun dairesine girmeli, sadakatle, tam metanetle ve cidd ihls ve tam itimad ile ona yapışmak lzım ki, o acip hastalığın tesirinden kurtulsun.

Said Nurs