Fş etmek hatırıma gelmeyen bir sırrı, fş etmeye mecbur oldum. Şöyle ki:
Risale-i Nurun şahs-ı mnevsi ve o şahs-ı mnevyi temsil eden has şakirtlerinin şahs-ı mnevsi Ferid makamına mazhar oldukları için, değil husus bir memleketin kutbu, belki ekseriyetle Hicazda bulunan kutb-u zamın tasarrufundan hariç olduğu gibi onun hükmü altına girmeye de mecbur değil. Her zamanda bulunan iki imam gibi, onu tanımaya mecbur olmuyor. Ben, eskiden, Risale-i Nurun şahs-ı mnevsini, o imamlardan birisini zannediyordum. Şimdi anlıyorum ki, Gavs-ı zamda, kutbiyet ve gavsiyetle beraber, Ferdiyet dahi bulunduğundan, hirzamanda, şakirtlerinin bağlandığı Risale-i Nur, o Ferdiyet makamının mazharıdır. Bu gizlenmeye lyık olan bu sırr-ı azime binaen Mekke-i Mükerremede dahifarz-ı muhal olarakRisale-i Nur aleyhinde bir itiraz kutb-u zamdan dahi gelse, Risale-i Nur şakirtleri sarsılmayıp, o mübarek kutb-u zamın itirazını iltifat ve selm suretinde telkki edip, teveccühünü de kazanmak için, medr-ı itiraz noktaları o büyük üstadlarına karşı izah etmek, ellerini öpmektir.
Ey kardeşlerim; bu zamanda öyle dehşetli cereyanlar ve hayatı ve cihanı sarsacak hadiseler içinde hadsiz bir metanet ve itidal-i dem ve nihayetsiz bir fedakrlık taşımak gerektir. Evet, Onlar dünya hayatını seve seve hirete tercih ederler yetinin mn-yı işarsiyle, hireti bildikleri ve iman ettikleri halde dünyayı hirete severek tercih etmek ve kırılacak şişeyi bki bir elmasa bilerek rıza ve sevinçle tercih etmek ve kıbeti görmeyen kör hissiyatın hükmüyle, hazır bir dirhem zehirli lezzeti, ileride bir batman sfi lezzete tercih etmek, bu zamanın dehşetli bir marazı ve musibetidir. O musibet sırrıyla, hakik müminler dahi bazan ehl-i dallete taraftar olmak gibi dehşetli hatda bulunuyorlar. Cenb-ı Hak, ehl-i imanı ve Risale-i Nur şakirtlerini bu musibetlerin şerrinden muhafaza eylesin. min.
Said Nurs
* * *
Ey kardeşlerim,
Bu zamanda, hususan bu sıralarda Risale-i Nur şakirtleri tam bir metanet ve tesanüd ve dikkat etmeye mecburdurlar. Lillhilhamd, Isparta ve havalisi kahramanları demir gibi metanet göstermesiyle, başka yerlere de hüsn-ü misal oldu.
Ey Hüsrev! Tesirli ve güzel mektubunu aldım. Vazifenin başına geçmen bizi fevkalde mesrur etti. Binler safalarla geldin. Sen, bu bir buçuk sene madd kalemin işlemediğinden merak etme. Senin yerine o kerametli kaleminin ydigrı olan Mucizat-ı Ahmediyenin biri vilyt-ı şarkiyede faalne geziyor. Diğer son yazdığın nüsha da, İstanbulda, senin yerinde çalışıp, inşaallah fütuhat yapar. Senin yazdığın mucizeli iki Kurn-ı Azmüşşnın bu havalide, hususan Ramazan-ı Şerifte sana kazandırdıkları sevapları ve tahsin ve tebriklerini, inşaallah yakında taba girmesiyle lem-i İslmdan senin ruhuna yağacak rahmet dualarını düşün, Allaha şükret.
Said Nurs
* * *
Aziz, sıddık kardeşlerim,
Ben, pek kat bir surette ve bine yakın tecrübelerim neticesinde kat kanaatim gelmiş ve ekser günlerde hissediyorum ki, Risale-i Nurun hizmetinde bulunduğum günde, hizmetin derecesine göre kalbimde, bedenimde, dimağımda, maişetimde bir inkişaf, inbisat, ferahlık, bereket görüyorum. Ve çokları itiraf ediyor, Biz de hissediyoruz derler. Hatta, size geçen sene yazdığım gibi, benim pek az gıda ile yaşadığımın sırrı, o bereket imiş.
Hem madem, İmam-ı Şfiden (r.a.) rivayet var ki: Hlis talebe-i ulmun rızkına ben kefalet edebilirim demiş. çünkü rızıklarında vüsat ve bereket olur.
Madem hakikat budur ve madem hlis talebe-i ulm ünvanına Risale-i Nur şakirtleri bu zamanda tam liyakat göstermişler. Elbette, şimdi yeni açlık, ve kahta mukabil Risale-i Nur hizmetini bırakmak ve zaruret-i maişet özrüyle maişet peşine koşmak yerine en iyi çare, şükür ve kanaat ve Risale-i Nur talebeliğine tam sarılmaktır.
Said Nurs
* * *
Risale-i Nur ve ondan tam ders alan şakirtleri, değil dünya siyasetlerine, belki bütün dünyaya karşı da Risale-i Nuru let edemez ve şimdiye kadar da etmemiş. Biz ehl-i dünyanın dünyalarına karışmıyoruz. Bizden zarar tevehhüm etmek divaneliktir.
Evvel: Kurn bizi siyasetten men etmiş, t ki elmas gibi hakikatleri, ehl-i dünyanın nazarında cam parçalarına inmesin.
Saniyen: Şefkat, vicdan, hakikat bizi siyasetten men ediyor. çünkü tokada müstehak dinsiz münafıklar onda iki ise, onlarla müteallik yedi sekiz msum biçare, çoluk-çocuk, zaif, hasta ve ihtiyarlar var. Bel, musibet gelse, o msumlar o belya düşecekler. Belki o iki münafık dinsiz, daha az zarar görecek. Onun için, siyaset yoluyla, idare ve syişi ihll tarzında, neticenin husulü de meşkk olduğu halde girmekten, Risale-i Nurun mahiyetindeki şefkat, merhamet, hak ve hakikat şakirtlerini men ediyor.
Salisen: Bu vatan, bu millet ve bu vatandaki ehl-i hükmet, ne şekilde olursa olsun, Risale-i Nura eşedd-i ihtiyaçla muhtaçtırlar. Değil korkmak veyahut advet etmek, en dinsizleri de, onun dindrne, hakperestne düsturlarına taraftar olmak gerektir. Meğer ki, bütün bütün millete, vatana, hkimiyet-i İslmiyeye hıyanet ola.
çünkü bu milletin ve vatanın, hayat-ı içtimaiyesini anarşilikten kurtarmak ve büyük tehlikelerden hals etmek için, beş esas lzımdır ve zarurdir.
Birincisi: merhamet.
İkincisi: hürmet.
Üçüncüsü: emniyet.
Dördüncüsü: haram-hellı bilip haramdan çekilmek.
Beşincisi: serseriliği bırakıp itaat etmektir.
İşte Risale-i Nur, hayat-ı içtimaiyeye baktığı vakit bu beş esası temin edip, syişin temel taşını tesbit ve temin eder. Risale-i Nura ilişenler katiyen bilsinler ki, onların ilişmesi, anarşilik hesabına, vatan ve millet ve asyişe düşmanlıktır. İşte bunun bir hülsasını o casusa söyledim. Dedim ki:
Seni gönderenlere söyle. Hem de ki: On sekiz senedir bir defa kendi istirahati için hükmete müracaat etmeyen ve yirmi bir aydır dünyayı hercümerc eden harplerden hiçbir haber almayan ve çok mühim makamlarda çok mühim adamların dostne temaslarını istiğna edip kabul etmeyen bir adama, ondan korkup, tevehhüm edip, dünyanıza karışmak ihtimaliyle evhama düşüp tarassutlarla sıkıntı vermekte hangi mn var? Hangi maslahat var? Hangi kanun var? Divaneler de bilirler ki ona ilişmek divaneliktir. O casus da kalktı gitti.
Said Nurs