Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allahın adıyla.
Aziz kardeşlerim,
Bu defa yazılarınızda İhls Risalelerini gördüğüm için, sizi o gibi risalelerin dersine havale edip, ziyade bir derse ihtiyaç görmedim. Yalnız bunu ihtar ediyorum ki, mesleğimiz, sırr-ı ihlsa dayanıp, hakaik-i imaniye olduğu için, hayat-ı dünyaya, hayat-ı içtimaiyeye mecbur olmadan karışmamak ve rekabete ve tarafgirliğe ve mübarezeye sevk eden hlttan tecerrüt etmeye mesleğimiz itibarıyla mecburuz. Binler teessüf ki, şimdiki müthiş yılanların hücumuna mruz biçare ehl-i ilim ve ehl-i diyanet, sineklerin ısırması gibi cüz kusuratı bahane ederek, birbirini tenkitle, yılanların ve zındık münafıkların tahribatlarına ve kendilerini onların eliyle öldürmesine yardım ediyorlar.
Gayet muhlis bir kardeşimizin mektubunda, bir ihtiyar lim ve vaizin, Risale-i Nura zarar verecek vaziyette bulunması: Benim gibi binler kusurları bulunan bir biçarenin, ehemmiyetli mazerete binaen bir sünneti terk ettiğim bahanesiyle şahsımı çürütüp, Risale-i Nura ilişmek istemiş.
Evvel: Hem o zt, hem sizler biliniz ki: Ben, Risale-i Nurun hizmetkrıyım ve o dükknın bir delllıyım. Risale-i Nur ise Arş-ı zama bağlı olan Kurn-ı Azmüşşan ile bağlanmış bir hakik tefsirdir. Benim şahsımdaki kusurat, ona sirayet etmez
Saniyen: O viz ve lim zta benim tarafımdan selm söyleyiniz. Benim şahsıma olan tenkidini, itirazını, başım üstüne kabul ediyorum. Sizler de, o ztı ve onun gibileri münakaşaya ve münazaraya sevk etmeyiniz. Hatt tecavüz edilse de bedduayla da mukabele etmeyiniz. Kim olursa olsun, madem imanı var, o noktada kardeşimizdir. Bize düşmanlık da etse, mesleğimizce mukabele edemeyiz. çünkü, daha şiddetli düşmanlar ve yılanlar var.
Elimizde nur var, topuz yok. Nur incitmez, ışığıyla okşar. Ve bilhassa ehl-i ilim olsa, ilimden gelen enaniyeti de varsa, enaniyetlerini tahrik etmeyiniz. Mümkün olduğu kadar Boş sözlerle, çirkin davranışlarla karşılaştıkları zaman, izzet ve şereflerini muhfaza ederek oradan geçip giderler. Furkan Sresi, 25:72. düsturunu rehber edininiz.
Hem, o zt, madem evvelce Risale-i Nura girmiş ve yazıyla da iştirak etmiş, o daire içindedir. Onun fikren bir yanlışı varsa da affediniz. Değil onlar gibi ehl-i diyanet ve tarikata mensup Müslümanlar, şimdi bu acip zamanda, imanı bulunan ve fırka-i dlleden bile olsa onlarla uğraşmamak; ve Allahı tanıyan ve hireti tasdik eden Hıristiyan bile olsa, onlarla medr-ı niz noktaları medr-ı münakaşa etmemeyi, hem bu acip zaman, hem mesleğimiz, hem kuds hizmetimiz iktiza ediyor.
Said Nurs
Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allahın adıyla.
Risale-i Nurun mesleği ise, vazifesini yapar, Cenb-ı Hakkın vazifesine karışmaz. Vazifesi tebliğdir; kabul ettirmek, Cenb-ı Hakkın vazifesidir.
Hem, kemiyete ehemmiyet verilmez. Sen o havalide bir tek tıfı bulsan, yüzü bulmuş gibidir. Merak etme. Hem, mümkün olduğu kadar hariçten gelen böyle ilişmelere ehemmiyet verme. Fakat ihtiyat ile, bu atlet mevsimi ve gaflet zamanı ve derd-i maişet iptilsı zamanında cüz bir iştigal de ehemmiyetlidir. Tevakkuf değil, muvaffakiyetsizlik mağlbiyet yok! Risale-i Nurun her tarafta galibne fütuhatı var.
Said Nurs
Aziz, sıddık kardeşlerim,
Risale-i Nur dünya işlerine let olamaz, dünya işlerinde siper edilmez. çünkü, ehemmiyetli bir ibadet-i tefekküriye olduğu cihetle, dünyev maksatlar kasten ondan istenilmez. İstenilse, ihls kırılır, o ehemmiyetli ibadet şekli değişir. Bazı çocuklar gibi, döğüştükleri vakit Kurnı siper eder. Başına gelen darbe Kurna geldiği gibi, Risale-i Nur, böyle muannid hasımlara karşı siper istimal edilmemeli.
Evet, Risale-i Nura ilişenler tokat yer; yüzer vukuat şahittir. Fakat Risale-i Nur, tokatlarda istimal edilmez ve niyet ve kasd ile tokatlar gelmez. çünkü sırr-ı ihls ve sırr-ı ubudiyete münafidir. Bizler, bizlere zulmedenleri, bizi himaye eden ve Risale-i Nurda istihdam eden Rabbimize havale ediyoruz
Evet, dünyaya ait harika neticeler, bazı evrad-ı mühimme gibi, Risale-i Nurda çokça terettüp ediyor. Fakat onlar istenilmez, belki verilir; illet olamaz, bir fide olabilir. Eğer istemekle olsa, illet olur, ihlsı kırar, o ibadeti kısmen iptal eder.
Evet, Risale-i Nurun o kadar dehşetli muannidlere karşı galibne mukavemeti, sırr-ı ihlstan hiçbir şeye let edilmemesinden ve doğrudan doğruya saadet-i ebediyeye bakmasından ve hizmet-i imaniyeden başka bir maksat takip etmemesinden ve bazı ehl-i tarikatın ehemmiyet verdikleri keşf ve kermt-ı şahsiyeye ehemmiyet vermemesindendir ve velyet-i kübr sahipleri olan Sahabler gibi, veraset-i Nübüvvet sırrıyla, yalnız iman nurlarını neşretmek ve ehl-i imanın imanlarını kurtarmaktır.
Evet, Risale-i Nurun bu dehşetli zamanda kazandırdığı iki netice-i muhakkakası herşeyin fevkindedir; başka şeylere ve makamlara ihtiyaç bırakmıyor.
Birinci neticesi: Sadakat ve kanaatle Risale-i Nur dairesine girenler, imanla kabre gireceğine gayet kuvvetli emareler var.
İkinci neticesi: Risale-i Nur dairesinde, ihtiyarımız olmadan takarrur ve tahakkuk eden şirket-i maneviye-i uhreviye cihetiyle, herbir hakik sadık şakird binler dillerle, kalblerle dua etmek, istiğfar etmek, ibadet etmek ve bazı melike gibi kırk bin lisanla tesbih etmektir. Ve Ramazan-ı Şerifteki hakikat-i leyle-i Kadir gibi, kuds ve ulv hakikatleri, yüz bin el ile aramaktır.
İşte, bu gibi netice içindir ki, Risale-i Nur şakirtleri, hizmet-i Nuriyeyi velyet makamına tercih eder; keşf ve kermtı aramaz ve hiret meyvelerini dünyada koparmaya çalışmaz ve vazife-i İlhiye olan muvaffakiyet ve halka kabul ettirmek ve revaç vermek ve galebe ettirmek ve müstahak oldukları şan ü şeref ve ezvak ve inyetlere mazhar etmek gibi, kendi vazifelerinin haricinde bulunan şeylere karışmazlar ve harektını onlara bina etmezler. Hlisen, muhlisen çalışırlar, Vazifemiz hizmettir, o yeter derler.
Said Nurs