Seksen küsur sene kıymetinde bulunan ve Ramazan-ı Şerifin mecmuunda gizlenen leyle-i Kadri kazanmak için, Risale-i Nur şakirtlerinin şirket-i mneviye-i uhreviyeleri muktezasınca, herbiri, mütekellim-i maalgayr sgasınca Bizi koru, bize merhamet et, bizi bağışla gibi tbiratta, çok dikkat ile, Risale-i Nurun şakirtlerini niyet etmek gerektir. T herbir şakirt umumun namına münacat edip çalışsın. Bu biçare ve az çalışabilen ve haddinden çok fazla hizmet ondan beklenen bu kardeşinize, o hüsn-ü zanları yanlış çıkarmamak için, geçmiş Ramazan gibi yardımınızı rica ediyorum.
Said Nurs
* * *
İki üç gün evvel, Yirmi İkinci Söz tashih edilirken dinledim. Gördüm ki, içinde hem küll zikir, hem geniş fikir, hem kesretli tehlil, hem kuvvetli iman ders, hem gafletsiz huzur, hem kuds hikmet, hem yüksek bir ibadet-i tefekküriye gibi nurlar var. Bir kısım şakirtlerin ibadet niyetiyle risaleleri, ya yazmak veya okumak veya dinlemekliğin hikmetini bildim. Brekllah dedim, hak verdim.
Said Nurs
* * *
Karadağın bir meyvesi
Aziz, sıddık kardeşlerim,
Bu defa mektup yerinde bu meyveyi gönderiyoruz.
Bir yetin mn-yı işrsinin külliyetinden bir ferdi, Hürriyetten bu ana kadardır, Teşrin-i Sni otuzuncu gün, bin üç yüz elli sekizde, Karadağ başına çıkıyordum. İnsanların, hususan Müslümanların bu teselsül eden helketleri ve hasaretleri ne vakitten başladı ve ne vakte kadardır? hatıra geldi. Birden, her müşkülümü halleden Kurn-ı Mucizül-Beyan Sre-i Vel-Asriyi karşıma çıkardı. Bak dedi, baktım. Her asra hitap ettiği gibi, bu asrımıza da daha ziyade bakan Yemin olsun Asra. İnsan muhakkak hüsrandadır yetindeki makam-ı cifrsi bin üç yüz yirmi dört edip, Hürriyet inkılbıyla başlayan tebeddül-ü saltanat ve Balkan ve İtalyan harpleri ve Birinci Harb-i Umum mağlbiyetleri ve muahedeleri ve şeair-i İslmiyenin sarsılmaları ve bu memleketin zelzeleleri ve yangınları ve İkinci Harb-i Umumnin zemin yüzünde fırtınaları gibi, semav ve arz musibetlerle hasret-i insaniyeyle Yemin olsun Asra! İnsan muhakkak hüsrandadır yetinin bu asırda dahi bir hakikati, maddeten aynı tarihiyle gösterip, bir lema-i iczını gösteriyor.
Ancak mn eden ve güzel işler yapanlar müstesn hirdeki beş sayılırşedde sayılır isemakam-ı cifrsi bin üç yüz elli sekiz ve dokuz olan bu senenin ve gelecek senenin aynı tarihini göstermekle o hasretlerden, bhusus mnev hasretlerden kurtulmanın çare-i yegnesi iman ve aml-i saliha olduğu gibi ve mefhum-u muhalifiyle, o hasretin de sebeb-i yegnesi küfür ve küfran, şükürsüzlük, yani imansızlık ve fısk ve sefahet olduğunu gösterdi. Sre-i Vel-Asrinin azamet ve kudsiyetini ve kısalığıyla beraber gayet geniş ve uzun hakaikin hazinesi olduğunu tasdik ederek Cenb-ı Hakka şükrettik.
Evet, lem-i İslmın, bu asrın hasreti olan bu dehşetli İkinci Harb-i Umumden kurtulmasının sebebi, Kurndan gelen iman ve aml-i saliha olduğu gibi; fakirlere gelen acı, açlık ve kahtın sebebi, orucun tatlı açlığını çekmedikleri ve zenginlere gelen hasret ve zayiatın sebebi de, zekt yerinde ihtikr etmeleridir. Ve Anadolunun bir meydan-ı harp olmamasının sebebi, kelime-i kudsiyesinin hakikatini fevkalde bir surette yüz bin insanların kalblerine tahkik bir tarzda ders veren Risale-i Nur olduğunu, pek çok emarelerle ve şakirtlerinden binler ehl-i hakikat ve dikkatin kanaatleri ispat eder.
* * *
Risale-i Nurun Küçük ve Msum Şakirtleri
Aziz, Sıddık Kardeşlerim;
Risale-i Nurun küçük ve msum şakirtlerinden elli altmış talebenin yazdıkları nüshalar bize de gönderilmiş. Biz de o parçaları üç cilt içinde cem ettik.
Hem o msum şkirtlerin bazılarını, isimleriyle kaydettik. Mesel
Ömer(15) - Hafız Nebi(14) - Ahmed Zeki(13)- Bekir(9) - Mustafa(14) - Ali(12) - Hüseyin(11) - Mustafa(13) - Hafız Ahmet(12)
Bu yaşta daha çok çocuklar var, uzun olmasın diye yazılmadı. İşte bu msum çocukların, Risale-i Nurdan aldıkları derslerinin ve yazdıklarının bir kısmını bize göndermişler. Biz de onların isimlerini bir cetvelde derc ettik. Bunların bu zamanda bu cidd çalışmaları gösteriyor ki, Risale-i Nurda öyle bir mnev zevk ve czibedar bir nur var ki, mekteplerdeki çocukları okumaya şevkle sevk etmek için icad ettikleri her nevi eğlence ve teşviklere galebe edecek bir lezzet, bir sürur, bir şevk, Risale-i Nur veriyor ki, çocuklar böyle hareket ediyorlar. Hem bu hal gösteriyor ki, Risale-i Nur kökleşiyor. İnşaallah, daha hiçbir şey onu koparamayacak; ensl-i tiyede devam edecek.
Aynen bu msum küçük şakirtler gibi, Risale-i Nurun czibedar dairesine giren ümm ihtiyarların dahi kırk-elli yaşından sonra Risale-i Nurun hatırı için yazıya başlayıp yazdıkları kırk elli parçayı, iki üç mecmua içinde derc ettik. Bu ümm ihtiyarların ve kısmen çoban ve efelerin, bu zamanda, bu acip şerait içinde, herşeye tercihan Risale-i Nura bu surette çalışmaları gösteriyor ki, bu zamanda Risale-i Nura ekmekten ziyade ihtiyaç var ki, harmancılar, çiftçiler, çobanlar, yörük efeleri, hct-ı zaruriyeden ziyade Risale-i Nura çalışmaları, Risale-i Nurun hakkaniyetini gösteriyorlar.
Bu ciltte az sir altı cild-i hirde msumların ve ihtiyar ümmlerin yazılarının tashihinde çok zahmet çektim. Vakit müsaade etmiyordu. Hatırıma geldi ve mnen denildi ki: Sıkılma! Bunların yazıları çabuk okunmadığından, acelecileri yavaş yavaş okumaya mecbur ettiğinden, Risale-i Nurun gıda ve taam hükmündeki hakikatlerinden hem akıl, hem kalb, hem ruh, hem nefis, hem his, hisselerini alabilirler. Yoksa, yalnız akıl cüz bir hisse alır, ötekiler gıdasız kalabilirler.
Risale-i Nur, sair ilimler ve kitaplar gibi okunmamalı. çünkü ondaki iman-ı tahkik ilimleri, başka ilimlere ve maarifetlere benzemez. Akıldan başka çok letif-i insaniyenin de kuvvet ve nurlarıdır.
Elhasıl: Msumların ve ümm ihtiyarların noksan yazılarında iki fide var:
Birincisi: Teenn ve dikkatle okumaya mecbur etmektir.
İkincisi: O msumne ve hlisne ve samim ve tatlı dillerinden, derslerinden Risale-i Nurun şirin ve derin meselelerini lezzetli bir hayretle dinlemek ve ders almaktır.
Said Nurs