İkinci hücum da: İslmiyet milliyet-i kudsiyesini bırakıp, evvelkisi gibi, bir cni yüzünden yüz msumun hakkını çiğneyebilen, zahiren bir milliyetçilik ve hakikatte ırkçılık damarıyla hem hürriyetperver dindar Demokratlara, hem bütün bu vatandaki yüzde yetmişi sair unsurlardan bulunanlara, hem hükmet aleyhine, hem biçare Türkler aleyhine, hem Demokratın takip ettiği siyaset aleyhine çalışarak ve serseri ve enaniyetli nefislere gayet zevkli bir rüşvet olarak bir ırkçılık kardeşliği veriyor. O zevkli kardeşliğin içinde, o zevkli fideden bin defa daha ziyade hakik kardeşleri düşmanlığa çevirmek gibi acip tehlikeyi, o sarhoşluğu ile hissedemiyor.
Mesel, İslmiyet milliyetiyle dört yüz milyon hakik kardeşin her gün Allahım, erkek ve kadın bütün müminleri bağışla dua-yı umumsiyle mnev yardım görmek yerine, ırkçılık dört yüz milyon mübarek kardeşleri, dört yüz serseriye ve lübalilere yalnız dünyev ve pek cüz bir menfaati için terk ettiriyor. Bu tehlike hem bu vatana, hem hükmete, hem de dindar Demokratlara ve Türklere büyük bir tehlikedir. Ve öyle yapanlar da hakik Türk değillerdir. Necip Türkler böyle hatdan çekinirler.
Bu iki taife herşeyden istifadeye çalışıp dindar Demokratları devirmeye çalıştıkları ve çalıştırıldıkları, meydandaki sar ile tahakkuk ediyor. Bu acip tahribata ve bu iki kuvvetli muarızlara karşı, kırk Sahabe ile dünyanın kırk devletine karşı meydan-ı muarazaya çıkan ve galebe eden ve bin dört yüz sene zarfında ve her asırda üç yüz dört yüz milyon şakirdi bulunan hakikat-i Kurniyenin sarsılmaz kuvvetine dayanmak ve onun içindeki dünyev ve uhrev sadet-i ebediyenin zevklerine o czibedar hakikatle beraber nokta-i istinad yapmak, o mezkr muarızlarınıza ve hem dahil ve hariçteki düşmanlarınıza karşı en lzım ve elzem ve zarur bir çre-i yegnedir. Yoksa, o insafsız dahil ve haric düşmanlarınız sizin bir cinayetinizi binler yapıp ve eskilerin de cinayetlerini ilve ederek başkaların başına yükledikleri gibi, size de yükleyecekler. Hem size, hem vatana, hem millete telfi edilmeyecek bir tehlike olur.
Cenb-ı Hak sizleri İslmiyet lehindeki hizmetlerinizde muvaffak ve mezkr tehlikelerden muhafaza eylesin diye ben ve Nurcu kardeşlerimiz, yapacağınız hizmete ve mezkr hakikati kabul etmenize mukabil dua etmeye karar vereceğiz.
Üçüncüsü: İslmiyetin hayat-ı içtimaiyeye dair bir kanun-u esassi dahi, bu hadis-i şerifin Müminin mümine bağlılığı, parçaları birbirini kurşunla tutan bina gibidir hakikatıdır. Yani, hariçteki düşmanların tecavüzlerine karşı, dahildeki adveti unutmak ve tam tesanüd etmektir. Hatt en bedev tifeler dahi bu kanun-u esasnin menfaatini anlamışlar ki, hariçte bir düşman çıktığı vakit, o taife birbirinin babasını, kardeşini öldürdükleri halde, o dahildeki düşmanlığı unutup, hariçteki düşman def oluncaya kadar tesanüd ettikleri halde; binler teessüflerle deriz ki, benlikten, hodfuruşluktan, gururdan ve gaddar siyasetten gelen dahildeki tarafgirane fikriyle, kendi tarafına şeytan yardım etse rahmet okutacak, muhalifine melek yardım etse lnet edecek gibi hdistlar görünüyor. Hatt, bir slih lim, fikr-i siyassine muhalif bir büyük slih limi tekfir derecesinde gıybet ettiği; ve İslmiyet aleyhinde bir zındığı, onun fikrine uygun ve taraftar olduğu için hararetle sen ettiğini gördüm. Ve şeytandan kaçar gibi, otuz beş seneden beri siyaseti terkettim.
Hem şimdi birisi, hem Ramazan-ı Şerife, hem şeir-i İslmiyeye, hem bu dindar millete büyük bir cinayeti yaptığı vakit muhaliflerinin onun o vaziyeti hoşlarına gittiği görüldü. Halbuki, küfre rıza küfür olduğu gibi; dallete, fıska, zulme rıza da fısktır, zulümdür, dallettir. Bu acip halin sırrını gördüm ki, kendilerini millet nazarında ettikleri cinayetlerinden mzur göstermek damarıyla muhaliflerini kendilerinden daha dinsiz, daha cni görmek ve göstermek istiyorlar. İşte bu çeşit dehşetli haksızlıkların neticeleri pek tehlikeli olduğu gibi, içtima ahlkı da zr ü zeber edip bu vatan ve millete ve hkimiyet-i İslmiyeye büyük bir suikast hükmündedir.
Daha yazacaktım, fakat bu üç nokta-i esasiyeyi şimdilik dindar hürriyetperverlere beyan etmekle iktifa ediyorum.
Said Nurs