Mektup: 117
Eklenme: 12/4/2023 12:00:00 AM

Emirdağ zabıtasıyla bir hasbihal

Hem insaniyet namına istediğim bir hukukuma karşı yapılan, hayretimi mucip acip bir muamelenin sebebi nedir? diye bir sualim var.

Birincisi: Bir seneden beri sakladığım şekvmı vermedim. Şimdi zabıtanın vasıtasıyla Ankara makamatına vermek üzere bir zata gönderdik. Dedim: Afyon Emniyet Müdürü insaflıdır. Ona da bir suret elden gönderdim. Ondan istirahatime dair bir eser beklerken, bilkis beni sıkıştıran zatlara yazmış: Bu güzel yazı onun değil. Kim yazmışsa tahkik ediniz.

Acaba çok kuvvetli ve ayn-ı hakikat o şekvyı nazara almayıp lüzumsuz, ehemmiyetsiz, zararsız bir yazıyı merak etmek, benim istirahatımı bozmak; bin liraya ehemmiyet vermemek, beş paraya çok ehemmiyet vermek gibi olmaz mı? Yüz otuz risalelerden binler nüshaları ayrı ayrı yazılarla üç mahkeme inceden inceye tetkikten sonra ve onları yazanların mühim bir kısmı benimle beraber mahkemede bulunmaları ve zerre kadar medar-ı mesuliyet olmadığı halde, Kim ona yazıyor diye tahkik ediniz demek yüzünden bir kanun, bir maslahat var mı? Bir biçareyi bu bahaneyle karakola çağırmak, endişe vermek ve bilhassa benim ihbarımla istemek ne lüzumu var? İşte ben size haber veriyorum: Eğer arzu etsem, binler adam yazılarımı yazacaklar; hem her tarafta millet ve vatan menfaatine yazıyorlar.

İkincisi: İnsaniyet namına sizden isterim ki, t bayrama kadar benim yüzümü dünyaya çevirmeyiniz. Ben sizi düşünmediğim gibi, siz dahi beni unutunuz. Bu mübarek aylarda benim gibi dünyadan küsmüş bir bçreyi hiret zararına gayet ehemmiyetsiz dünya işleriyle meşgul etmeye mecbur etmeyiniz.

Mektup: 118

Bu mnidar yeni zelzeleyi merak ettim. Kalben dedim: Eğer sair yerlerde bu şiddetle olmuşsa, her halde Nur şakirtlerine dahi yine bir tecavüz var. Yoksa benim yalnız mektubumla alkadardır, diye sordum. Dediler: Yalnız Ankara hafif, Afyon ve Eskişehir ve bu Emirdağında ve en şiddetlisi bu kasabada olmuş. Fakat medar-ı hayrettir ki, dört defa şiddetli olduğu halde, hiçbir zarar olmadı. Bunun bir hikmeti budur:

Kat emir verilmiş ki: Saidi cebren hükmete getiriniz.

Bekçiler ve bir onbaşı gelmişler. Kapımı kapamıştım, kilitlemiştim. Onlar demişler: Biz istifa ederiz, onun kapısını kırmayacağız. Dönmüşler, gitmişler.

Demek bu husus zelzele müdafaatımdaki zelzeleler gibi Risale-i Nurla alkadardır ki, bu defa husus kaldı, hem şiddetiyle beraber zararsız geçti.

Eğer Nurun buradaki küçücük medresesinin kapısını kırsaydılar, elbette tokat cidd olacaktı, yalnız ihtar için olmayacaktı. Gerçi bu taarruz cüz ve hafif idi, fakat ben gizlemem ki, hiç bu defa gibi damarıma dokunmamıştı. Fakat Nur ve Nurcuların hatırı için, harika tahammül ettim. çünkü o bedbaht, hükmette, vazife sandalyesinde bana şetmedip hizmetçime der: Git, ona söyle. Hükmetin nüfuzunu serseri şahsına mal ederek meydan okumuş. Ve Eski Saidin bende irsiyet kalan damarıma çok ilişti. Fakat fevkalde ehemmiyetli olan sükn ve temkin ve itidal-i dem ve sabır ve tahammülün kat lüzumu beni teskin etti.

Salisen: Marangoz merhum Barlalı, harika sadakatli Mustafa çavuşun tam yerine geçen medrese-i Nuriyenin tam çalışkan kahramanlarından Marangoz Ahmedin benim için Savanın Davraz Dağında berzah ve uhrev bir menzil, bir mezar düşünmesi ve yazması, beni çok sevindirdi ve haznane ağlattırdı.

Mektup: 119

Aziz, sıddık kardeşlerim,

Tekrar mübarek Ramazanınızı tebrik ederiz. İki kahraman kardeşin ve Mucizt-ı Ahmediyede yedi çocuğun bir cihette bir sekizincisi hükmüne geçen Süleyman Rüştünün mübarek kerimesinin makine ile Zülfikar-ı Mucizta çalışmasını ve Hüsrev ve Tahirnin şirin ve dikkatli yazılarını teksir etmeye fedakrane deruhde etmelerini bütün ruh u canımızla onları tebrik ederek, şimdiye kadar pek fevkalde Nurlara ettikleri kıymettar ve meyvedar sabık hizmetlerine karşı, Risale-i Nur hesabına binler mşaallah ve brekllah ve veffakakümullah deriz.

Mektup: 120

Aziz, sıddık, fedakr kardeşlerim,

İnebolu kahramanlarının tebrik mektuplarında iki tevafuk ve iki kuşun garip ziyaretleri çok mnidardır. Evet, benim birtek mektubumu yazan bir tek adamın hükmetçe araştırılması ve ehemmiyetle bakılması tazyiki zamanında, şahsımdan binler derece daha ziyade konuşan ve tesirli ders veren Risale-i Nurun Zülfikar-ı Mucizatın bin nüshaları ve bin dille ve binler mektubatıyla şimdiye kadar çok rakipleri bulunan ve takip edilen ve mümşta tenezzül edemeyen Ahmed Nazifin kalemiyle serbest ve mümanaat görmeden yazılmasına, değil yalnız kuşlar, belki melekler ve ruhanlerden bir kısım, temessül edip bu harika muvaffakıyeti tebrik etseler, yine çok değil. Biz dahi o küçük Isparta kahramanlarına binler brekllah ve mşaallah ve veffakakümullah deriz. Bütün ruh u canımızla onları tebrik ederiz ve bu pek büyük vazifede ihtiyat ve dikkatin lüzumunu ihtar ederiz.

Mektup: 121

İnebolu civarında bulunan ve Nurlara güzel kalemiyle çok hizmet eden kardeşlerimizden Mehmed Zekeriyanın bir mektubunu aldım. Endişelerimi izale edip beni mesrur eyledi. Şimdi Nurların bir vazifesi olan çocuklara Kurn okutmak ve iman derslerini vermek hizmetiyle meşgul olduğunu yazıyor.

Ona yazınız ki: Bu hizmetin, aynen eskide Nurlara çalışmanız gibi kıymetlidir. Hem, senin yazdığın kesretli risaleler, senin bedeline Nurların neşrine hizmet ederler. Merak etmesin; o eski makamını muhafaza ediyor.