Her türlü noksan sıfatlardan yüce olan Allahın adıyla.
Hiçbir şey yoktur ki Onu hamd ile tesbih etmesin (Onu şükran ve minnetle anıp şnına lyık ifadelerle anmasın ve noksan sıfatlardan tenzih etmesin). İsr Sresi, 17:44.
Allahın selmı, rahmeti ve bereketi ebediyen, dima üzerinize olsun.
Aziz sıddık kardeşlerim Tahir, Sabri, Salhaddin, Mehmed, Mustafa,
Evvel: Bu gelen şuhur-u selsenin hürmetine ve Nur şakirtlerinin sadakat ve ihlslarının hürmetine, çok ehemmiyetli hakkımda bir sebeb-i itab ve tokat bir hadiseyi tamire çalışacağız. Ve gücenmeyiniz. Şöyle ki, bu gece hiç görmediğim bir itab, bir tzip suretinde mnev bir şiddetli ihtar ile denildi ki:
Dünyaya, zevke, keyfe tenezzül etmemekle Nurlardaki ihls ve istiğnyı muhafazaya mükelleftin. Ve bu asırda Onlar dünya hayatını severler sırrıyla dünyayı dine tercih etmek ve bilerek elması şişeye tebdil etmek olan hastalığa, Nur vasıtasıyla çalışmaya vazifedardın. Yüz tecrübenizle de anladın ki, insanların hediyeleri, ihsanları, yardımları, sana dokunuyor, hatt seni hasta ediyor. Hergün eserini, tecrübesini görüyorsun. Senin en ziyade itimad ettiğin ve Risale-i Nurun fedakr kahramanlarının yüzlerini Risale-i Nurun hizmetinden ziyade kendi istirahatine çevirmeye sebebiyet verdin, ilhir... diye daha mnen çok söylenildi diye beni tam tekdir etti. Hatt şimdi bir mnev tokattan dahi korkuyorum. Bu hadisenin çare-i yegnesi, bu otomobili alan sizler iln edeceksiniz ki, Bu kardeşimiz Said, bunu kabul edemedi, mnev, dehşetli bir zarar hissetti.
İkincisi: Otomobil şimdi Konyalı Sabrinin yanına gönderilmeli, oraya gitsin. O razı olmazsa Medresetüz-Zehra erknlarına gitsin. Sabri merak etmesin, her ay Nurlara onun harika hizmeti bir otomobil fiyatından ziyadedir. Onun için gücenmesin.
Saniyen: Katiyen biliniz ki, bu dehşetli itbı gördüğümün sebebi, istirahat için bir arzu nevinde ve bir temenni tarzında, bir otomobille gezmeye gittiğim vakitte, otomobilci dedi ki: Küçücük otomobiller çıkmış, bin lira gibi bir fiyatla satılıyor.
Ben de temenni nevinden dedim ki: Keşke, öyle bir emanet küçük otomobil elimize geçseydi, sair yerlerdeki Nurcu kardeşlerimi ziyaret etseydim demiştim.
Buna hakik ve cidd bir karar vermemiştim. Bir arzu iken, buradaki iki has kardeşimiz, bu arzuyu cidd bir karar zannedip bin lira değil, dört bin liraya kadar fedakrne çalışmışlar. Buraya geldikleri vakit, yedi saat memnuniyetle telkki edip, o arzuyu bir dua-yı makbule zannettiğim halde, birden bu gecede mnev itiraz ve itab gördüm. O arzumun hatsını anladım. Hiç görmediğim bu tarz mnev itabın üç sebebi var; başka vakit izah edilecek.
Bu otomobili alan beş kardeşimiz katiyen bilsinler ki, değil beşinin bir otomobili sadaka ve ihsan ve hediye etmişler, belki onların hayırlı niyetleri cihetinde Risale-i Nur dairesi hizmetinde herbiri tam bir otomobil fiyatı kadar bir hediye bilfiil yapmışlar gibi mnen kabul edildiğine bana bir işaret ve kanaat var. Madem, kardeşlerim, sizin hlisne bu hizmetiniz hakkınızda böyle makbuliyet var. Siz müteessir olmayınız. Beni de bu mnev itabdan kurtarınız. Hem benim düstur-u hayatıma, hem Risale-i Nurun sırr-ı ihlsına gelmek ihtimali bulunan zararı çabuk tmir ediniz. Hem o otomobil burada kalmasın. En büyük hisseyi veren ztın yanına gitsin. Üç ehemmiyetli sebebi izah ettiğim vakit, bu telşımın hakikatini anlarsınız. Zaten hem şuhur-u selse, hem üç ay mühim mecmuaların çıkmasına kadar bütün dünya saltanatı verilse de bakmamaya mecburum. Şayet otomobile verdiğiniz para tam çıkmazsa, o noksanını alküllihal ben herşeyimi satıp tekmil etmeye karar verdim.
Umumunuza selm. Hakkınızı bana hell ediniz. Ben de size hell ediyorum.
Mektup: 174
Aziz, sıddık kardeşlerim,
Merak etmeyiniz, inayet-i Rabbaniye devamdadır. Bu yeni taarruzları inşaallah akm kalacak, hem Nurun fütuhatına yardım edecek. Şimdilik telşsız, kanun dairesinde hakkımızdaki kanunsuz muameleyi def etmek için, bir kardeşimiz Ankaraya gitsin. Eski partinin müfettişi Hilmi Uran ve Afyon vilyetinin müfettişi, mebus Celli ve Diyanet Riyasetinde Ahmed Hamdi ve ehl-i vukuftaki Yusuf Ziya gibi zatları görsün, bize edilen kanunsuz ve keyf muameleyi değiştirmeye çalışsın.
Hem müsadere edilen Zülfikar ve As-yı Ms ve makine için mahkemeye ve zabıtaya deyiniz ki: Bunların nüshalarının teksiri hariç içindir; harice gönderilecektir.
Madem şimalde üç devlet Kurnı kabul edip mekteplerinde ders vermeye başlamışlar. Ve mdem Hindistan bu hükmetten iki milyon liralık Kurn-ı Kerm istedi.Ve madem Zülfikar ve As-yı Ms eczalarını iki sene üç mahkemeniz ve feylesof limleriniz onları tetkik ettikten sonra ittifakla beraatimize karar verip bu kitapları takdir ve tahsin etmişler. Ve madem bu iki kitap, Kurnın iki keskin kılıcı ve iki parlak hüccetleridir ve en muannidleri de teslime mecbur ediyorlar. Ve madem bu iki eser, dehşetli ve tahripçi anarşistliği yetiştiren, şimalden gelen dinsizlik cereyanına karşı tam mukabele edebilir bir kuvvette olduklarına binler ehl-i tahkik ve ehl-i fen şehadet ediyorlar. Ve madem şimdiki hükmet Kurn mekteplerini açıyor ve mekteplere din dersler vermeye emretmiş. Elbette, bize karşı bu muamele, emsalsiz ve keyf bir zulüm ve vatana ve millete ve syişe ve hürriyet-i vicdana bir cinayettir. Biz istemiyoruz ki dünya siyaseti bize bulaşsın. Yoksa, haberiniz olsun ki biz hakkımızı tam müdafaa edebiliriz. Bizi mecbur etmeyiniz!
Umumunuza binler selm...
Benim için münasip bir vakitte cildlendirdiğiniz As-yı Msdan gönderirsiniz. Hüsrevin, vazifesini tam yaptıktan sonra gelen bu madd zararın hiç ehemmiyeti yok. Zülfikarlar tam intişar etti; As-yı Ms da az zayiat olmakla beraber inşaallah mnev pek çok menfaati olacak. Yalnız Nurcular sebat ve tesanüdlerini muhafaza edip telş etmesinler, şevkleri kırılmasın.
Kardeşiniz
Said Nurs
Mektup: 175
Aziz, sıddık kardeşlerim,
Madem Isparta Nur dershanesi hükmüne geçmiş ve şimdiye kadar her yerden ziyade oranın hükmeti ve zabıtası müsamahakr, belki dost nazarıyla Nurculara bakmış, ziyade incitmemiş. Biz dahi Ispartanın mübarekiyeti hesabına onların bu hadisede ilişmelerinden gücenmiyoruz ve bir cihette onları da tebrik ediyoruz ki, Nurun eczalarını vazifece tetkik etmeye ve okumaya ve istifade etmeye muvaffak oluyorlar. Zaten onların hakkıdır, en evvel onlar okusunlar. İmanı kuvvetli bir zabıta veya adliye memurunun, on adam kadar millete ve vatana fidesi olabilir. Onun için, madd zayiatımız, bu mnev fideye nisbeten hiç ehemmiyeti yok. Münasip gelse, benim tarafımdan da Emniyet Müdürü ve Müddeiumumye selm edip deyiniz ki: Ben onlara beddua değil, bilkis dua ediyorum ki: Y Rabbi! Onlara iman-ı kmil ve hüsn-ü htime ver ve Nurlardan müstefid yap.