Aziz, sıddık kardeşlerim,
Gerçi şimdi ayrı ayrı kasabalarda kardeşlerimi görüp, Nur hizmetinde bir cihette yardım etmek için, beş kardeşimizin benim için minnetsiz olarak aldıkları otomobil, bir cihette kırk bin lira kadar fidesi ve lüzumu varken, kabul etmediğimden zahir bir zarar zannedildi. Fakat neticesinde Nur şakirtlerinin ellerinde kat bir hüccet oldu ki, dünya için ilme ve dine zaruret var diye zarar veren muteriz hocaları ve siyasleri, Risale-i Nurun yüksek hakikati, dünyanın hiçbir menfaatine tenezzül edip let olmadığını kat bir surette bu hadise ile bir hüccet olarak onları ilzam etmesine kuvvetli bir senet olan harika kerametinden daha kuvvetli bir burhan hükmüne geçti. Hatt çok evham eden ve Nurdan kaçan ve Nurun dünyanın hiçbir şeyine tenezzül etmediğine inanmayan, bir kısmı şimdi keml-i teslimiyetle Nurların hakikatine ve herşeyin fevkınde olduğunu teslime mecbur oluyor. Demek o zararı da, inayet-i Hak, hakkımızda ehemmiyetli bir rahmete çevirdi. HAŞİYE-1
Mektup: 177
Aziz, sıddık kardeşlerim,
Evvel: Bütün ruh u canımızla, geçmiş rahmetli ve bereketli ve kerametli ve yağmurlu Mirac-ı Şerifinizi tebrik ve emsl-i kesiresiyle müşerref olmaklığınızı rahmet-i İlhiyeden niyaz ediyoruz. Ve bu sene, aynen geçen sene gibi, Mirac gecesinden evvel, gecede, hiç emsali görülmemiş bir tarzda yağmurun gelmesi ve Mirac Gecesi ve gündüzünde devam etmesi, kinat ve ansır bu mübarek geceyi alkışladığına bir almet olduğu gibi, Zülfikar ve As-yı Msnın fütuhatlarınahususan resm dairelerdebir emaresi olduğuna kanaatimiz katdir. Ve bu mübarek gecenin yarısına kadar şiddetli ve çalışmaya bir derece mni bir rahatsızlık ve sancı birdenbire zil olmaları bana kanaat verdi ki, bu mübarek gecede kardeşlerim sıhhat ve fiyetim için duaları, hakkımda makbuliyetinin eseri olduğuna ve o gecenin bir miktarında ziyade hastalık cihetiyle herbir saati on saat kadar sevaplı bulunmasını bir nevi mnev müjde aldım, Allaha şükrettim. Erhamürrhimne hadsiz şükür olsun dedim.
Saniyen: Nurun bir kumandanı kardeşimiz Refet Beyin Ankara seyahatiyle Nurlara az bir zamanda büyük bir hizmete muvaffak olduğuna şüphe yoktur. İnşaallah yakında eseri görünecek. Hususan Diyanet Riyasetinin müntesipleri umumen Zülfikar ve As-yı Ms mecmualarını takdir ve tahsin ile karşılamaları ve tenkit değil, belki himaye ve müdafaa edeceklerine söz vermeleri, çok ehemmiyetli bir hadisedir ve Zülfikar ve As-yı Msya parlak bir ilnnamedir.
Mektup: 178
Muhterem Üstadım Efendim Hazretleri,
Kardeşimiz Müteahhit İsmail Efendi, Hilmi Beyle husus olarak her zaman görüşmekte olduğundan, bu hususta lzım gelen izahatın verilmesini ona havale ederek, biz doğruca Diyanet Riyasetine gittik. Orada, evvel bizim Ispartada iken tanıdığımız müderris Hasan Hüsnü Bey vardı. Kendisi Diyanet Riyaseti Heyet-i Müşavere zsındandır. Onunla husus olarak bir müddet görüştüm ve izahat verdim. Bilhare beraberce heyet-i müşavere odasına giderek Ankara ehl-i vukuf raporunda imzası bulunan müderris Yusuf Ziyayı gördüm. Baktım, Zülfikar ve As-yı Ms mecmualarıyla, hakkımızda yazılmış olan evraklar önünde duruyordu. Yanında yer gösterdi. Mufassalan izahat verdim. Dedim:
Sizin raporunuz ve Denizli Mahkemesinin kararı ve Mahkeme-i Temyizin tasdiki varken, kitaplarımıza vuku bulan taarruz ve bizlere verilen bu sıkıntı neden ileri geliyor? Madem cumhuriyet idaresinde kanun herşeyin fevkindedir ve onun hükmü cri olur. Biz kanun huzurunda beraat etmişiz, bundan böyle bize ilişmemek gerektir. Bunun meni, sizin vereceğiniz isabetli bir kararla mümkündür. Yoksa biz hakkımızı arayabiliriz dedim.
Sonra ilve etti: Bu, oradaki adliye memurlarıyla zabıtanın sizin meseleye vukuf-u tmmeleri olmadığından ileri geliyor. Şimdi evrak önümdedir.
Su-i tevehhüme uğramış mütalalarına birer birer cevap vereceğim dedi ve eserleri takdir ettiğini söyledi. Ben de Üstadımızın selmını söyledim, bilmukabele selm ve duanızı istediğini bildirdi.
Ondan sonra oradan ayrıldım, Diyanet Reisinin yanına girdim. Onunla da bir müddet görüştüm ve izahat verdim. Cevaben, Ben Hoca Hazretlerini Drül-Hikmetten tanırım, hürmetim vardır. Kendisine selm ve hürmetlerimi iblğ ediniz dedi. Ve bize, Lzım gelen cevabı vereceğiz; inşaallah iyi olur dediler. Ve bilumum Diyanet müntesipleri, eserleri takdirle karşıladılar. Bu gibi yolsuz işlerin, ancak sr-ı diniye mütalasında hüsn-ü niyet taşımayarak kendi kafalarına göre mn vermelerinden ileri geldiğini anladım.
Ertesi gün, Mehmed Efendi kardeşimiz, Erzurum Mebusu Vehbi Paşayı görmüş. O zt dahi Ben Dahiliye Vekilini görüp bu hususta uzun uzadıya görüşeceğim. Üstad Hazretlerine hürmet ve selmlarımı götürünüz demiş. Bunun üzerine parti erknıyla görüşmeyi İsmail Efendiye havale ederek Ankaradan ayrıldık.
Kusurlu, ciz talebeniz
Refet
Mektup: 179
Bu şşaalı baharın çiçeklerini temş etmek için arabayla bir iki saat geziyorum. Hiç hayatımda görmediğim bir tarzda bütün çiçekli otlar, detin fevkinde bir tarzda büyümüş, çiçekler açmış, tebessümkrne tesbihat edip, lisan-ı hal ile Sni-i Zülcelllerinin sanatını takdir edip alkışlıyorlar gibi hakkalyakn hissettiğimden, hayat-ı dünyeviyeye müştak hissiyatım ve gafil ve tahammülsüz nefsim bu halden istifade ederek, dünyadan nefret ve hastalıklı ve sıkıntılı hayattan usanmak ve berzaha gitmeye ve oradaki yüzde doksan dostlarını görmeye iştiyak cihetinde karar veren kalbime ve fnide bki zevk arayan nefsime itiraz geldi.
Birden hissiyata da, damarlara da sirayet eden iman nuru o tiraza karşı gösterdi ki:
Madem toprak bu kadar cemal ve rahmet ve hayat ve znetlere madd cihetinde mazhar olmasından hadsiz bir rahmetin perdesidir ve içine giren hiçbir şey başı boş kalmıyor. Elbette bütün bu zahir ve madd ziynetlerin ve güzelliklerin ve hüsün ve cemal ve rahmet ve hayatın mnev merkezlerinin ve bir kısım tezghlarının faal bir nevi, toprak perdesinin altında ve arkasındadır. Elbette bu himayetli annemiz olan toprak altına girmek ve kucağına sığınmak ve o hakik ve daim ve mnev çiçekleri seyretmek, daha ziyade sevilir ve iştiyaka lyıktır, diye o kör hissiyatın ve dünyaperest nefsin itirazını tamamıyla izale ve def etti.
Hangi yüzü olursa olsun iman nurunu nasip ettiği için Allaha hamd olsun! dünyaperest nefsime de dedirtti.
Said Nurs