Mektup: 210
Eklenme: 1/13/2024 12:00:00 AM

Aziz, sıddık kardeşim Refet Bey,

Evvel: Bazı bize temas eden cüz hadiseler münasebetiyle bir hakikati beyan etmek şiddetle ruhuma ihtar edildi. Şöyle ki:

Risale-i Nur hiçbir şeye let olamadığını ve rıza-yı İlhden başka hiçbir maksada vesile olamadığını ve doğrudan doğruya herşeyden evvel iman hakikatlerini ders vermek ve biçare zaiflerin ve şüpheye düşenlerin imanlarını kurtarmak olduğunu, elbette sizin gibi nurun has şakirtleri biliyorlar.

Saniyen: Risale-i Nurun bu kadar muarızlarına mukabil en büyük kuvveti ihls olduğundan ve dünyanın hiçbir şeyine let olmadığı gibi, tarafgirlik hissiyatına bina edilen cereyanlara, hususan siyasete temas eden cereyanlarla alkadar olmaz. çünkü tarafgirlik damarı ihlsı kırar, hakikati değiştirir. Hatt, benim otuz seneden beri siyaseti terk ettiğime sebep, bir mübarek limin takip ettiği cereyanın tarafgirlik damarıyla, salih ve büyük bir limin onun fikrine muhalif olmasından tefsik derecesinde tahkir edip ve cereyanına ve kendi fikrine muvafık meşhur ve mütecaviz bir münafığı gayet medh ü sena etti. Ben de bütün ruhumla ürktüm. Demek tarafgirlik hissine siyasetçilik de karışsa, böyle acip hatlara sebebiyet veriyor diye Şeytanın ve siyasetin şerrinden Allaha sığınırım dedim, o zamandan beri siyaseti terk ettim.

O halim neticesi olarak, sizin gibi kardeşlerim bilirsiniz ki, yirmi beş seneden beri bir gazeteyi ne okudum, ne dinledim ve ne de merak ettim. Ve on sene Harb-i Umumye bakmadım, bilmedim. Ve merak etmedim; ve yirmi iki sene bu işkenceli esaretimde tarafgirliğe ve siyasete temas etmemek için ve Nurlardaki ihlsa zarar gelmemek için, müdafaatımdan başka, istirahatim için hiç müracaat etmediğimi bilirsiniz.

Hem bilirsiniz ki, hapiste size yazdığım gibi, benim idamıma hükmeden adamlar, beni işkenceli tzip edenler, Risale-i Nur ile imanlarını kurtarsalar, şahit olunuz ki, ben, onları hell ediyorum. Ve tarafgirlik damarıyla ihlsa zarar gelmemek için, bu iki üç senede dahilden ve hariçten gelen fırtınalı cereyanlara hiç temas etmedik ve kardeşlerimi de bir derece ikaz ettim.

Salisen: Bilirsiniz ki, kendim sadaka ve yardımları kabul etmediğim gibi, öyle yardımlara da vesile olamadığımdan, kendi elbisemi ve lüzumlu eşyamı satıp o parayla kendi kitaplarımı, yazan kardeşlerimden satın alıyorum. T Risale-i Nurun ihlsına dünya menfaatleri girmesin, bir zarar vermesin ve başka kardeşler de ibret alıp hiçbir şeye let edilmesin.

Rabian: Nurun hakik şakirtlerine Nur kfidir. Onlar da kanaat etmeli, başka şereflere veya madd, mnev menfaatlere gözünü dikmesin.

Hem münakaşa, münazaa ve mesail-i dniyede damarlara dokunacak tarafgirane mübahese etmemek lzımdır ki, Nur aleyhinde garazkrlar çıkmasın. Hatt, bir hiss-i kablelvuku ile, Mustafa Oruç kardeşimizin Risale-i Nurun mesleğine muhalif olarak birisiyle mübahesesi, aynı zamanda, belki aynı dakikada ona gayet hiddet ve şiddetle bir gücenmek kalbime geldi. Hatt o Nurdan kazandığı çok ehemmiyetli makamından atmak arzusu oldu, kalben müteessir oldum. Bu benim için bir Abdurrahman idi, neden böyle şiddetli hiddet ettim? Sonra bu bayramda yanıma geldi, Cenb-ı Hakka şükür ki, çok ehemmiyetli bir ders dinledi ve o büyük hatsını da anladı ve benim burada hiddetimin aynı dakikada hatsını itiraf etti. İnşaallah o kefaret oldu, tam temiz olarak kurtuldu.

Hmisen: Dört beş aydan beri bir zt, bana buraya bir gazete gönderiyormuş. Ben yeniden haber aldım ki, bana gönderiliyormuş. Buradaki dostlarım detimi bildikleri içindir ki, değil gazete, Nurdan başka hiçbir kitabı, hiçbir mecmuayı kabul etmediğim gibi, yeni yazıdan hiçbir harf bilmediğim için korkmuşlar, bana haber vermemişler ve göstermemişler. Şimdi bir zt, bir mektup içinde bir sahifesi benimle konuşan bir gazetecinin, fakat dost ve hemşehri bir ztın mektubunu gösterdi. Dediler ki: çoktan beri senin namına bir gazete gönderiyordu. Biz korktuk, sana göstermedik.

Ben de dedim: O zta benim tarafımdan çok selm ediniz. O dostun eski bildiği Said değişmiş, dünya ile alkası kesilmiş. Hem hasta, hem husus mektubu kardeşime de yazamadığımdan o zt gücenmesin.

Oradaki umum dostlara, hususan Hafız Emin ve Hafız Fahreddin gibi kardeşlerimize selm ve bayramlarını tekrar tebrik ediyoruz.

Mektup: 211

Risale-i Nurun avukatı ve Aydın havalisinin Hasan Feyzisi ve o civarın bir Hüsrevi kardeşimiz Ahmed Feyzi, üç seneden beri Sikke-i Tasdik-i Gaybnin Risale-i Nura verdiği yüzer işaretle tasdiklerini, tam bir kat burhan olarak hem hadislerden, hem yetlerden mn ve cifir muvafakatleriyle Risale-i Nurun şahs-ı mnevsini pek kuvvetli bir surette ispat ediyor. Risale-i Nurun şahs-ı mnevsinin bir mümessili olan Nur şakirtlerinin şahs-ı mnevsine bazı işaret-i hadisiyeyi, Nurun tercümanına veriyor. Hakikat ise, tercüman, bir derece telif itibarıyla, o şahs-ı mnevnin bir nevi mümessili olmak itibarıyladır. Yoksa haddim ve hakkım değildir ki, ben o kuds işarete medar olayım.

Her neyse, ben daha fazla tetkik edemedim. Onun üç buçuk senede ve onun gibi fevkalde zeki bir kardeşimizin ince tetkikatını vaktim ve hastalığım müsaade etse, tetkik ve tdilden sonra size gönderip, ya Tılsımlar mecmuasının zeyli veya Lemalar mecmuasına, Risale-i Nurun hakkaniyetine bir hüccet olarak yazarsınız. O kardeşimizin Nur avukatı Ahmed Feyzinin incir teberrüküne mukabil, benim namıma bir Sikke-i Gaybiye mecmuasını ona gönderiniz ki, incirleri bana dokunmasın. çünkü bu hirde katiyen mukabelesiz hediyeler beni hastalandırdığı, çok tecrübelerle pek katleşti.

Hem o kardeşimizin iki mübarek haremi ve muhterem validesinin ve Said ve Nuri namındaki evltlarının bana yazdıkları samim mektuplarına mukabil, hem onlara, hem evltlarına çok dua ediyorum. Öyle bir kahraman Nurcunun öyle hakikatli, muhterem, dindar refikasının Nurlara fedi ve hdim olarak verdikleri msum evltlarını ruh u canımızla Nurun msumlar dairesinde kabul ediyoruz. Ve Mehmed Emin ve Ali Akdağ ve Ahmed Feyziye ve umum kardeşlerimize selm ve dua ederiz.