Mektup: 216
Eklenme: 1/18/2024 12:00:00 AM

Aziz, sıddık kardeşlerim,

Cenb-ı Hakka hadsiz şükür olsun ki, bu yeni taarruzda ve çok geniş ve çok evhamlı taarruz, yüzde bire indi. Dünkü gün dört saat mahkemede ifademi aldılar. Evvelce size gönderdiğim ifadenin aynını ve izahatıyla cevap verdim. Allah Isparta adliyesinden çok razı olsun ki, onların buraya lehimizdeki işarı bize çok yardım etti. Yoksa Afyondaki evham ve burada bazı resmler gizli düşmanlarımıza da yardımlarıyla pek çok zahmet çekecektik.

Müsadere ettikleri Kurnımızı Diyanet Reisine göndermişler. Biz de İstanbula gönderdiğimiz iki cüzler ve baştaki cüz ile beraber, bir mektup Diyanet Reisine yazdık. Bunu fotoğrafla tab etmeye çalışmak istiyoruz. Diyanet Reisinin tensibi ve muavenetini ümit ediyoruz diye mektup yazdık.

Bu defa bana mahkemede sordukları pek çok mnsız sualler içinde, Neyle yaşıyorsun?

Dedim ki: İktisat bereketiyle. Hatt bir vakit Ispartada bir Ramazanda bir ekmek, bir kilo torba yoğurdu, bir kilo pirinçle yaşayan bir adam, maişeti için dünyaya tenezzül etmez ve hediyeyi de kabul etmeye mecbur olmaz.

Mektup: 217

Aziz, sıddık kardeşlerim,

Evvel: Sizin muvaffakiyetinizi ve sebatınızı ve Yirmi Dokuzuncu Sözün elifler kerametini muhafazasıyla mumlu kğıtlara yazılmasını ve çalışmanıza fütur gelmemesini ruh u canımızla tebrik ediyoruz.

Saniyen: Dört saat ifademi almakla pek çok emsalsiz bir sıkıntı çektiğim on saat sonra, det aynı zamanda iki milyon lira zarar veren Maarif yangını gösterdi ki, Risale-i Nur, belların define bir vesiledir ki, Nurlara hücum edildi, bel yol buldu, geldi.

Salisen: Risale-i Nurun kerameti olarak yangına dair yazılan bir parça, bir haftadan beri size göndermek için bekliyordu. çünkü ziyade evhamlarından postahanelere çok dikkat ettiklerinden, postayla göndermedik. Sizin de mahkemece hakik vaziyetinizi merak ediyoruz. Kardeşimiz Burhanın bir küçük musibeti varmış diye yazıyor, neymiş, merak ettik. Cenb-ı Hak def etsin. Hem Refet Bey, hem Abdullah çavuşun mektuplarından çok memnun oldum. Onlara hususan selm ediyorum. Umuma selm.

Kardeşiniz

Said Nurs

Mektup: 218

Reisicumhura gönderilen istidanın zeylidir ki, mecbur oldum yazmaya.

Bana hücum eden garazkrların en esaslı sebebi, Mustafa Kemalin dostluğu ve tarafgirliği vesilesiyle beni eziyorlar. Ben de o garazkrlara derim ki:

Ölmüş gitmiş ve dünyadan ve hükmetten alkası kesilmiş bir adam hakkında otuz sene evvel bir hadis-i şerifin ihbarıyla Kurna zararlı öyle bir adam çıkacak dediğimi ve sonra Mustafa Kemal o adam olduğunu zaman gösterdi.

Ben de beş yüz seneden beri kahramanlığıyla ve hakperestliğiyle dünyaya meydan okuyan kahraman bir ordunun şerefini ve zaferini hilf-ı hakikat olarak M. Kemale vermediğim için, garazkr dostları, beni yirmi senedir bahanelerle tzip ediyorlar.

Evet, mahkemede ispat ettiğim gibi, Şerefler, müsbet hayırlar, madd-mnev ganimetler orduya, cemaate verilir, tevzi edilir; kusurlar, menf icraatlar başa, reise verilir diye bir kaide-i hakikatle, Kahraman ordunun ve bilfiil asker ve asker başında çalışan cesur zabitlerin zaferleri ve şerefleri Mustafa Kemale verilmez; belki kusurlar, hatlar yalnız ona verilir diye, beni onu sevmemekle ittiham edenleri, kahraman orduyu sevmemekle ve şereflerini kırmakla ittiham edip, onlara hain-i millet nazarıyla bakıyorum. Bu hakikati mahkemede ispat ettiğim gibi, onun muannid dostlarına da ispat etmeye hazırım. Ben, bu mübarek milletin bahadır ordusunun milyonlar efradı ve zabitlerini severim; hürmetlerini, haysiyetlerini elimden geldiği kadar muhafaza ediyorum. Benim karşımdaki garazkr muarızlarım, birtek adamı sevmek yolunda milyonlar efrada mnen ihanet, belki adavet ediyorlar.

Evet, çok emarelerle bildik ki, bana hücum edenleri tahrik eden, Mustafa Kemale itirazımdır ve ona dost olmadığımdır. Başka sebepler bahanedir. Bunun için mecbur oldum ki, o muarızlarıma derim:

O, beni taltif etmek ve bütün vilyt-ı şarkıyeye viz-i umum yapmak için, Ankaraya istedi. Ben oraya gittim. Bu gelen üç madde, beni, onun dostluğundan vazgeçirdi. Yirmi sene inzivada azap çektim, dünyalarına karışmadım.

Devam edecek