Müdafaatın bir Haşiyesidir
Bu mealde adalet-perver Demokratlara istida yazabilirsiniz. Ben hastayım. Siz nasıl münasipse öyle yapınız.
Avukatımızdan bir gün evvel aldığımız mektupta, kitaplarımızın suç mevzuu olan ve olmayanları, hiçbir kanuna uymayan bir tarzda, binler kelime içinde, bir risalede, birtek kelimeyi bahane edip, suç mevzuu yapmak, o risaleyi vermemek suretiyle Nurların intişarına garazkrane mni olmak fikriyle, hem kararnamelerini Mahkeme-i Temyizce bütün bütün bozan kararnamede, suç mevzuu gösterdikleri bizim aleyhimizde olmadığı halde ve müddeiumuminin iddianamesine karşı hat-savap cetvelinde seksen bir hatsını ve garazkrlığını kat ispat ettiğimiz halde, şimdi aynı garazkrlıkla ve dört yüz sahife Zülfikar risalesini, birkaç satır tesettür ve irsiyet hakkındaki, yüz bin tefsirin aynı mnyı söylediklerine binaen, otuz kırk sene evvel yazılan cümlelerini suç mevzuu yapıp, o mecmuayı müsadere edip bize vermemek, dünyada hangi kanun buna müsaade eder?
Hem Afyonun mahkemesindeki eserlertekrarat-ı Kurniye ve melekler hakkındaki iki parçacık müstesna olarakbütün eserler iki sene hem Denizli, hem Ankara Ağır Ceza Mahkemesi beraatine karar vererek, içinde suç mevzuu bulamadıkları ve bize iade etmeye karar verdikleri ve aynı eserler Isparta hükmetinin bir vakit müsadere ile tamamen eline geçtiği halde, tamamıyla sahiplerine iade ettikleri, sonra da Zülfikarla As-yı Msyı ruhsatsız eski yazıyla neşir bahanesiyle dört seneden beri müsadere edildikleri ve aynen hiçbiri zyi olmadan yüz yetmiş adet mecmuada bir suç mevzuu bulamadıkları için bizlere tamamen iade ettikleri ve bizim en mühim suçumuz olarak gösterdikleri, eski partinin bir kısım şeflerine hakikat namına itirazımızın yüz misli ziyade şimdi din mecmualar, resm cerideler aynı itirazı şiddetle vurdukları halde, Risale-i Nurun bir mahrem parçası, şimdiki zamanı tamamıyla tayin ettiği bir hakikatini tefsir bahsinde ispat etmiş ki, Ölmüş bir şeftir demiş.
İşte hakikat böyleyken, Afyon Mahkemesi, adalet namına değil, belki o ölmüş adamın muhabbeti taassubuyla, eski harfle de neşredilen kararnamenin hirinde, bizi mahkm etmek için en mühim sebep savcının garazkrlığı sebebiyle mahkeme heyeti demişler ki:
Said ve arkadaşları, Mustafa Kemale din yıkıcı, süfyan demişler ve kalblerdeki sevgisini bozmaya çalışmışlar. Onun için mahkm ediyoruz.
Acaba ölmüş gitmiş bir adamın şahsına karşı bin defa böyle itiraz da olsa umum bir dv oluyor. Mahkeme-i adalet buna dair böyle bir hükmü vermek, elbette pek acip bir mn iş içinde var.
Şimdi böylelerin elindeki dört defa Nur eserleri beraat kazandıkları ve şimdi Dahiliye Bakanı, evvelce Adliye Bakanı üç defa beraatine ve suç mevzuu olmadığına ve bizi mahkm eden Afyon kararını bozmasıyla, suç mevzuu olmadığına hüküm verdiği halde, şimdi bütün millet, adalet ve şefkat ve diyanete hizmet bekledikleri Demokrat hükmeti zamanında, eski müstebitlerin dehşetli plnlarıyla Risale-i Nura karşı garazkrlarının keyfine bırakmak, Demokrat hükmeti aleyhinde büyük bir hıyanettir. Ve milletin tesell-i ümidini kırmaktır.
Benim Ankarada bir vekilim Mustafa Sungurdur. 17.11.1950 tarihli çektiği telgrafta, umum risalenin bize iadesine karar verilmiş diye müjde verdi. Ve dil Adliye Vekili üç defa beraat verdiği ve şimdi de Sungurun mektubuna göre, hem iadesine emir verildiğini ve Şimdi telefonla haber vereceğim söyledikleri halde, bu on altı senedenberi aleyhimizde olan iftiralar ve jurnaller hem Eskişehir, hem Denizli mahkemesinde bütün dosyaları Afyon Mahkemesi toplamak ve af kanununun çıkmasıyla ve mahkemelerin beraat vermesiyle, o mübarek eserleri, o dosyalar içerisine karıştırarak çürütmek için mahzene atmak ve üç seneden beri bizi aldatan bazı eşhasa Nurların işlerini bırakmamak lzım geliyor. Başbakan ve Maarif Bakanı ve Dahiliye Bakanına bu gayet mühim meseleyi nazar-ı dikkatlerine arzediyorum.
Said Nurs
Mektup: 59
Papalık Makam-ı lsi Kalem-i Mahsusu
Başkitabet Dairesi
Numara: 232247
Vatikan, 22 Şubat 1951
Efendim,
Zülfikar nm el yazısı olan güzel eseriniz İstanbuldaki Papalık makam-ı vekleti vasıtasıyla Papa Hazretlerine takdim edilmiştir. Bu nazik saygınızdan dolayı gayet mütehassis olduklarını bildirirken, üzerinize Cenb-ı Hakkın lütuflarını dilediklerini tebliğe beni memur ettiklerini arza müsraat eylerim. Bu vesile ile saygılarımı sunarım efendim.
İmza
Vatikan Bayn Başktibi
Mektup: 60
Aziz, sıddık kardeşlerim,
Evvel: Bütün ruh u canımızla Receb-i Şerifinizi ve Şuhur-u Selsenizi tebrik edip Cenab-ı Erhamürrahimnden niyaz ediyoruz ki, hakkınızda ve hakkımızda seksen sene bir mnev ömr-ü bki kazandırmaya bu üç mübarek ayı vesile eylesin. min.
Saniyen: Otuz kırk gündür hakik ehl-i imana bir nevi hücum içinde üç dindar vekilin İslmiyet şeirini bir derece tamir etmeye meydan vermemek için bir sarsıntı verildi. Hizmet-i imaniye içinde en büyük kuvveti Nurcularda buldular. Bahanelerle onlara fütur vermek, şevklerini kırmak için çok desiseler yapıldı. Tarsus, İstanbul gibi, Emirdağında da acip desiselerle beni hiddete getirip bir gaile çıkarmak istediler. Halbuki, Cenb-ı Hakkın rahmetiyle bana fevkalde bir sabır ve tahammül verildi. Onların da plnı zr ü zeber oldu. Hatt Afyonda ve burada üç büyük memurun belki azl olmak ihtimali var. Ve üç vekil de lehimde bulunmuşlar. Demek, inayet-i İlhiye daima bizi himaye ediyor, elhamdü lillh. Bu gibi şeyleri merak etmeyiniz. Yalnız ihtiyat her vakit iyidir.
Salisen: Risale-i Nurun mnev avukatı ve bir kahramanı Ahmed Feyzi, İzmirdeki Nurun teksiri ve intibahkrne İzmir vaziyeti ile Ahmed Feyzi alkadar olmuş, teksirdeki tashihatı deruhte etmiş. Mehmed Yayla ve Abdurrahman gibi ve yardım eden kardeşler gibi İzmirde Nurun teksirinde alkalarını devam ettireceklerine dair mektubu hapishanede Nurun küçük bir kahramanı olan Bayram getirdi. Ve Ahmed Feyzi onunla bir miktar zeytin ve zeytinyağı göndermiş. Ben Abdülmecid kardeşimin hediyesini kabul etmediğim halde, Ahmed Feyzi kardeşimi daha ziyade kendime yakın gördüğümden, hediyesini kabule mecbur oldum. Fakat kaidem bozulmamak için o hediyeye mukabil benim hesabıma bir Sözler mecmuası, beş tane Cevşenül-Kebr, üç tane Nazifin mektubunda yazdığı bana ait nüshalardan ve İstanbuldan size gelecek Hizb-i Nuriyeyi ona gönderiniz.
İki Nurcu Ankaraya gittiler. Hem Başvekil, hem Dahiliye Vekili, hem Maarif Vekili lehimizdedir. Ve bize müjdeli haber geldi. Onun için beni merak etmeyiniz. Ben gelen sıkıntıdan mnev sürur duyuyorum.