Mektup: 74
Eklenme: 3/1/2024 12:00:00 AM

Aziz, sıddık kardeşlerim,

Evvel: Hem geçmiş, hem gelecek, hem madd, hem mnev bayramlarınızı ve mübarek gecelerinizi bütün ruh u canımla tebrik ve ettiğiniz ibadet ve duaların makbuliyetini rahmet-i İlhiyeden bütün ruh u canımızla niyaz edip, isteyip, o mübarek dualara min deriz.

Saniyen: Hem çok defa mnev, hem çok cihetlerden ehemmiyetli iki suallerine mahrem cevap vermeye mecbur oldum.

Birinci Sualleri: Niçin eskiden Hürriyetin başında siyasetle hararetle meşgul oluyordun, bu kırk seneye yakındır ki bütün bütün terk ettin?

Elcevap: Siyaset-i beşeriyenin en esaslı bir kanun-u esassi olan, Selmet-i millet için fertler feda edilir. Cemaatin selmeti için eşhas kurban edilir. Vatan için herşey feda edilir diye, bütün nev-i beşerdeki şimdiye kadar dehşetli cinayetler bu kanunun su-i istimalinden neşet ettiğini katiyen bildim. Bu kanun-u esas-yi beşeriye, bir hadd-i muayyenesi olmadığı için çok su-i istimale yol açmış. İki Harb-i Umum, bu gaddar kanun-u esasnin su-i istimalinden çıkıp bin sene beşerin terakkiyatını zr ü zeber ettiği gibi, on cni yüzünden doksan msumun mahvına fetva verdi. Bir menfaat-i umum perdesi altında şahs garazlar, bir cni yüzünden bir kasabayı harap etti. Risale-i Nur bu hakikati bazı mecmua ve müdafaatta ispat ettiği için onlara havale ediyorum.

İşte, beşeriyet siyasetlerinin bu gaddar kanun-u esassine karşı, Arş-ı zamdan gelen Kurn-ı Mucizül-Beyandaki bu gelen kanun-u esasyi buldum. O kanunu da şu yet ifade ediyor:

Hiçbir günahkr başka bir günahkrın günah yükünü yüklenmez.

Kim, bir insanı, bir can karşılığı veya yeryüzünde bir bozgunculuk çıkarmak karşılığı olmaksızın öldürürse, o sanki bütün insanları öldürmüştür.

Yani, bu iki yet, bu esası ders veriyor ki: Bir adamın cinayetiyle başkalar mesul olmaz. Hem bir msum, rızası olmadan, bütün insana da feda edilmez-kendi ihtiyarıyla, kendi rızasıyla kendini feda etse, o fedakrlık bir şehadettir ki, o başka meseledir diye, hakik adalet-i beşeriyeyi tesis ediyor. Bunun tafsiltını da Risale-i Nura havale ediyorum.

İkinci sual: Sen eskiden şarktaki bedev aşirde seyahat ettiğin vakit, onları medeniyet ve terakkiyata çok teşvik ediyordun. Neden kırk seneye yakındır medeniyet-i hzıradan mimsiz diyerek hayat-ı içtimaiyeden çekildin, inzivaya sokuldun?

Elcevap: Medeniyet-i hzıra-i garbiye, semav kanun-u esaslere muhalif olarak hareket ettiği için seyyiatı hasenatına, hatları, zararları, fidelerine rcih geldi. Medeniyetteki maksud-u hakik olan istirahat-i umumiye ve saadet-i hayat-ı dünyeviye bozuldu. İktisat, kanaat yerine israf ve sefahet; ve say ve hizmet yerine tembellik ve istirahat meyli galebe çaldığından, biçare beşeri hem gayet fakir, hem gayet tembel eyledi. Semav Kurnın kanun-u esassi,

Yiyin, için, fakat israf etmeyin. Arf Sresi, 31. Ayet

İnsan için ancak çalıştığının karşılığı vardır. Necm Sresi, 39. Ayet ferman-ı esassiyle, beşerin saadet-i hayatiyesi, iktisat ve saye gayrette olduğunu ve onunla beşerin havas, avm tabakası birbiriyle barışabilir diye Risale-i Nur bu esası izaha binaen, kısa bir iki nükte söyleyeceğim:

Birincisi: Bedevlikte beşer üç dört şeye muhtaç oluyordu. O üç dört hctını tedarik etmeyen, on adette ancak ikisiydi. Şimdiki garp medeniyet-i zlime-i hzırası, su-i istimlt ve israfat ve hevesatı tehyiç ve havic-i gayr-ı zaruriyeyi, zarur hcatlar hükmüne getirip görenek ve tiryakilik cihetiyle, şimdiki o meden insanın tam muhtaç olduğu dört hctı yerine, yirmi şeye bu zamanda muhtaç oluyor. O yirmi hctı tam hell bir tarzda tedarik edecek, yirmiden ancak ikisi olabilir; on sekizi muhtaç hükmünde kalır. Demek, bu medeniyet-i hzıra insanı çok fakir ediyor. O ihtiyaç cihetinde beşeri zulme, başka haram kazanmaya sevk etmiş. Biçare avm ve havas tabakasını daima mübarezeye teşvik etmiş. Kurnın kanun-u esassi olan vücub-u zekt, hurmet-i riba vasıtasıyla avmın havassa karşı itaatini ve havassın avma karşı şefkatini temin eden o kuds kanunu bırakıp burjuvaları zulme, fukaraları isyana sevk etmeye mecbur etmiş. İstirahat-i beşeriyeyi zr ü zeber etti.

İkinci nükte: Bu medeniyet-i hzıranın harikaları, beşere birer nimet-i Rabbaniye olmasından, hakik bir şükür ve menfaat-i beşerde istimali iktiza ettiği halde, şimdi görüyoruz ki, ehemmiyetli bir kısım insanı tembelliğe ve sefahete ve sayi ve çalışmayı bırakıp istirahat içinde hevesatı dinlemek meylini verdiği için, sayin şevkini kırıyor. Ve kanaatsizlik ve iktisatsızlık yoluyla sefahete, israfa, zulme, harama sevk ediyor.

Mesel, Risale-i Nurdaki Nur Anahtarının dediği gibi, radyo büyük bir nimet iken, maslahat-ı beşeriyeye sarf edilmekle bir mnev şükür iktiza ettiği halde, beşte dördü hevesata, lüzumsuz, mlyni şeylere sarf edildiğinden, tembelliğe, radyo dinlemekle heveslenmeye sevk edip sayin şevkini kırıyor. Vazife-i hakikiyesini bırakıyor.

Hatt çok menfaatli olan bir kısım harika vesait, say ve amel ve hakik maslahat-ı ihtiyac-ı beşeriyeye istimali lzım gelirken, ben kendim gördüm, ondan bir ikisi zarur ihtiycta sarf edilmeye mukabil, ondan sekizi keyif, hevesat, tenezzüh, tembelliğe mecbur ediyor. Bu iki cüz misale binler misaller var.

Elhasıl: Medeniyet-i garbiye-i hzıra, semav dinleri tam dinlemediği için, beşeri hem fakir edip ihtiyacatı ziyadeleştirmiş. İktisat ve kanaat esasını bozup israf ve hırs ve tamahı ziyadeleştirmeye, zulüm ve harama yol açmış.

Hem beşeri vesait-i sefahete teşvik etmekle, o biçare muhtaç beşeri tam tembelliğe atmış, say ve amelin şevkini kırıyor. Hevesata, sefahete sevk edip ömrünü fidesiz zayi ediyor.

Hem o muhtaç ve tembelleşmiş beşeri, hasta etmiş. Su-i istimal ve israfatla yüz nevi hastalığın sirayetine, intişarına vesile olmuş.

Hem üç şiddetli ihtiyaç ve meyl-i sefahet ve ölümü her vakit hatıra getiren kesretli hastalıklar ve dinsizlik cereyanlarının o medeniyetin içlerine yayılmasıyla intibaha gelip uyanmış beşerin gözü önünde ölümü idam-ı ebed suretinde gösterip her vakit beşeri tehdit ediyor, bir nevi cehennem azbı veriyor.

İşte bu dehşetli musibet-i beşeriyeye karşı Kurn-ı Hakmin dört yüz milyon talebesinin intibahıyla ve içinde semav, kuds kanun-u esasleriyle bin üç yüz sene evvel gösterdiği gibi, yine bu dört yüz milyonun kendi kuds esas kanunlarıyla beşerin bu üç dehşetli yarasını tedavi etmesini; ve eğer yakında kıyamet kopmazsa, beşerin hem saadet-i hayat-ı dünyeviyesini, hem saadet-i hayat-ı uhreviyesini kazandıracağını; ve ölümü, idam-ı ebedden çıkarıp lem-i nura bir terhis tezkeresi göstermesini; ve ondan çıkan medeniyetin mehasini, seyyiatına tam galebe edeceğini; ve şimdiye kadar olduğu gibi dinin bir kısmını, medeniyetin bir kısmını kazanmak için rüşvet vermek değil, belki medeniyeti ona, o semav kanunlara bir hizmetkr, bir yardımcı edeceğini, Kurn-ı Mucizil-Beynın işrt ve rumuzundan anlaşıldığı gibi, rahmet-i İlhiyeden şimdiki uyanmış beşer bekliyor, yalvarıyor, arıyor.

Said Nurs