Aziz, sıddık, fedakr kardeşlerim,
çok yerlerden telgraf ve mektuplarla bayram tebrikleri aldığım ve çok hasta bulunduğum için, vrislerim olan Medresetüz-Zehra erknları benim bedelime hem kendilerini, hem o has kardeşlerimizin bayramlarını tebrik etmekle beraber, lem-i İslmın büyük bayramının arefesi olan ve şimdilik Asya ve Afrikada inkişafa başlayan ve dört yüz milyon Müslümanı birbirine kardeş ve madd ve mnev yardımcı yapan İttihad-ı İslmın, yeni teşekkül eden İslm devletlerde tesise başlamasının ve Kurn-ı Hakmin kuds kanunlarının o yeni İslm devletlerin kanun-u esassi olmasından dolayı büyük bayram-ı İslmiyeyi tebrik ve dinler içinde bütün ahkm ve hakikatlerini akla ve hüccetlere istinad ettiren Kurn-ı Hakmin, zuhura gelen küfr-ü mutlakı tek başıyla kırmasına çok emareler görülmesi ve beşer istikbalinin de, bu gelen bayramını tebrikle beraber, Medresetüz-Zehranın ve bütün Nur talebelerinin hem dahil, hem hariçte, hem Arapça, hem Türkçe Nurların neşriyatına çalışmalarını ve dindar Demokratların bir kısm-ı mühimmi Nurların serbestiyetine taraftar çıkmalarını bütün ruh u canımızla tebrik ediyoruz.
Bu sene hacıların az olmasına çok esbap varken, 180 binden ziyade hacıların o kuds farizayı ve din-i İslmın kuds ve semav kongresi hükmünde olan bu hacc-ı ekberi büyük bir bayramın arefesi noktasında olarak bütün ruh u canımızla tebrik ediyoruz.
Hasta kardeşiniz
Said Nurs
Mektup: 76
Emirdağının mnidar bir htırası
Beş seneden beri teneffüs için Emirdağının etrafında paytonla gezdiğim zaman, garip bir tarzda, bir yaşından yedi yaşına kadar küçücük çocuklar, valide ve pederlerine karşı gösterdikleri alkadan ziyade bir iştiyakla paytonuma koşup elime sarılıyorlardı. Hatt bir iki defa payton altına düşüp harika bir tarzda zarar görmeden kurtuldular. Hatt hiç beni görmeyen, bilmeyen bir ve iki, üç yaşında çocuklar yalın ayak dikenler içinde koşa koşa paytona yetişiyorlar, büyük adamlar gibi temenna edip Elinizi öpelim derlerdi. Bu hale hem ben, hem kardeşlerim ve görenler hayret ediyorduk. Bu hal bir mahalleye mahsus değil; her tarafta hatt köylerinde aynı hal devam ediyordu.
Beni aldatmayan bir hatıra-i hakikatle benim ve arkadaşlarımın kanaatimiz geldi ki, bu msum taifenin masumiyetleri cihetiyle, sevk-i fıtr denilen bir hiss-i kablelvuku ile, Risale-i Nurun bu memlekette msum çocuklara ve kendilerine çok menfaati olacak diye, akıl ve fikirleri derk etmediği halde, o msumne hisle Risale-i Nurun mnsı itibarıyla tercümanına, annesine yalvarmasından ziyade bir iştiyakla koşuyorlardı.
Biz de bir hiss-i kablelvuku ile hissediyoruz ki, ileride bu küçük msum mahlklarda büyük Nurcular çıkacak. Ve ileride Nurun has şakirtleri olacak ki, bu vaziyeti gösteriyorlar.
Ben de bu nevi küçücük msumları, evldım olmadığından, evld-ı mneviye olarak dualarıma umumen dahil ettim. Her sabah bunları da Nur talebeleriyle beraber dualarımda yd ediyorum.
Hem onlardan bir yaşındaki msumu, kırk yaşındaki lkayt bir adama tercih etmeye sebep, bunlar günahsız ve samim bir alka göstermesinden, elbette onları, sevk eden bir hakikat var. Ben de o cihetten onları; büyüklere temenni ettiğim gibi, onların temennalarına cidd mukabele ediyorum.
Hem msumiyetleri, hem ileride tam Nurcu olmalarına binaen, dualarını kendi hakkımda makbul olacak diye onlara derdim: Madem siz benim evld-ı mneviyem oldunuz. Ben de size dua ediyorum. Siz de günahınız olmadığı için, duanız benim hakkımda inşaallah makbuldür. Siz de bana dua ediniz. çünkü ziyade hastayım derdim.
Ben ve benim yanımdaki kardeşlerimin kuvvetli bir ihtimalle kanaatimiz geliyor ki, masonlar ve zındıkların plnı ile bolşevizm tarzında gençleri terbiye etmek için bir vakit bazı mektepler açıldığı ve sonra değişen bu mekteplerle gençleri ifsada çalıştıklarına mukabil, İslmiyetin kahraman bayraktarı olan Türk milletinin msum küçük yavruları, nuran bir intibah ve bir hiss-i kablelvuku ile Nurlardan ders almaları, gençlerin başına gelen o belya karşı bir mukabeledir ki, inşaallah o yavruların hem kendileri, hem gençler, mason ve zındıkların şerlerinden kurtulmasına bir işarettir ki, bu acip vaziyeti gösteriyorlar.
Said Nurs
Mektup: 77
Aziz, sıddık kardeşlerim ve mnev Medresetüz-Zehranın Nur şakirtleri,
Ben Ispartaya geldiğim vakit, Ispartada İmam-Hatip ve viz mektebinin açılacağını haber aldım. O mektebe kayıt olacak talebelerin ekserisi Nurcu olmaları münasebetiyle o mektebin civarında gayr-ı resm bir surette bir Nur medresesi açılıp, o mektebi bir nevi medrese-i Nuriye yapmak fikriyle bir htıra kalbime geldi. Bir iki gün sonra, güya bir ders vereceğim diye etrafta şyi olmasıyla, o dersimi dinlemek için rical ve nis kafilelerinin etraftan gelmeleriyle anlaşıldı ki, böyle nim-resm ve umum bir medrese-i Nuriye açılsa, o derece kalabalık ve tehacüm olacak ki, kabil olmayacak. Afyonda mahkemeye gittiğimiz vakitki gibi pek çok lüzumsuz içtimalar olmak ihtimali bulunduğundan, o htıra terk edildi, kalbe bu ikinci hakikat ihtar edildi. Hakikat de şudur:
Herbir adam eğer hanesinde dört beş çoluk çocuğu bulunsa kendi hanesini bir küçük medrese-i Nuriyeye çevirsin. Eğer yoksa, yalnız ise, çok alkadar komşularından üç-dört zt birleşsin ve bu heyet bulundukları haneyi küçük bir medrese-i Nuriye ittihaz etsin. Hiç olmazsa işleri ve vazifeleri olmadığı vakitlerde, beş on dakika dahi olsa Risale-i Nuru okumak veya dinlemek veya yazmak cihetiyle bir miktar meşgul olsalar, hakik talebe-i ulmun sevaplarına ve şereflerine mazhar oldukları gibi, İhls Risalesinde yazılan beş nevi ibadete de mazhar olurlar. Hakik ilim talebeleri gibi, onların maişetlerini temin hususundaki di muameleleri de bir nevi ibadet hükmüne geçebilir diye kalbe ihtar edildi. Ben de kardeşlerime beyan ediyorum.
Hasta kardeşiniz
Said Nurs