Mektup: 85’in devamıdır
Eklenme: 3/14/2024 12:00:00 AM

Küre-i hava diyor ki: Bu hadis, benden veya bana nezarete memur melekten haber veriyor. çünkü, insandaki bütün konuşmalar ve sair bütün hadsiz sesler, karışmaları içinde karıştırılmadan tam hurufatıyla ve söyleyenlerin şiveleriyle, mümtaz sesleriyle söylenmek gösterir ki, küll bir şuurla yapılan bu iş yalnız tek bir zerrenin vazifesi, ne bana, yani küre-i havaya ve ne de bütün esbaba vermesi hiçbir cihet-i imknı yok. Demek her yerde hzır, nzır ehadiyet cilvesiyle ve içinde ihatalı bir irade, muhit bir ilim bulunan bir kudret-i Ezeliyenin cilvesidir. Buna milyonlar şahitlerinden birisi radyodur.

On Üçüncü Sözde hikmet-i Kurniye ile hikmet-i felsefeyi muvazene bahsinde denilmiş olan meselenin meli budur ki:

Felsefe-i insaniye, gayet harikulde mucizt-ı kudret-i İlhiyenin mucizt-ı rahmeti üstüne diyat perdesi çeker. O diyat altındaki vahdaniyet delillerini ve o harika nimetlerini görmüyor, göstermiyor. Fakat detten huruç etmiş husus bazı cüziytı görür, ehemmiyet verir.

Mesel, hilkat-ı insaniyedeki kudret mucizelerini görmüyor, ehemmiyet vermiyor. Fakat, kaideden çıkmış iki başlı, üç ayaklı bir insanı görüp, istiğrab ve velvele-i hayretle nazar-ı dikkati celb eder. Küll, umum muciztı det perdesinde saklar; cüz ve kanundan çıkmış ve taifesinden ayrılmış maddeleri medr-ı ibret yapar.

Hem mesel, hayvandan, insandan yavruların pek harika, pek mucizatlı iaşelerini di görüp ehemmiyet vermiyor. Fakat bir vakit Amerikada bir gazetenin neşrettiği gibi, taifesinden çıkmış, milletinden ayrılmış, denizin dibine girmiş bir böceğin, bir yeşil yaprak rızık olarak ağzına verilmesini gören balıkçılar ağlamışlar; şşaa ile iln etmişler.

Devam edecek