Müellifi de demiş: Yüz otuz kitaptan ibaret olan Risale-i Nur ve onun küçük bir parçası olan Rehberi, tamamıyla olmasa da okuyan adam, elbette on beş sene hapisteki cezadan, medresede ders okumak kadar istifade eder, ıslah-ı hal eder, fenalıklardan tevbe eder. Acaba böyle bir temenni, bir teşvik ve beni hapse sokanlar da tasdik ettikleri halde suç olabilir mi?
Üçüncüsü: Tesettür ve terbiye-i İslmiye taraftarıdır diye suç göstermiş.
Bu ise hem Eskişehir, hem Denizli, hem Afyonda, hem Afyonun mahkemesinin kararnamesinde de neşredildiği gibi, on beş sene evvel Eskişehirde tesettür taraftarlığım için mahkeme bana ilişmiş. Ben de hem mahkemeye, hem Mahkeme-i Temyize bu cevabı vermişim:
Bin üç yüz elli senede ve her asırda üç yüz elli milyon Müslümanların kuds bir düstur-u hayat-ı içtimasi ve üç yüz elli bin tefsirin mnlarının ittifaklarına iktidaen ve bin üç yüz elli senede geçmiş ecdatlarımızın itikadlarına ittibaen tesettür hakkındaki bir yet-i kerimeyi tefsir eden bir adamı ittiham eden, elbette zemin yüzünde adalet varsa, bu ittihamı şiddetle reddeder ve o ittihama göre hüküm verilse nakz ve reddedecek.
Bu yet-i kerimenin tesettür emri kadınlara büyük bir merhamet olduğunu ve kadınları sefaletten kurtardığını, Risale-i Nur kat ispat ettiği gibi, Sebilürreşadın 115. sayısındaki Ehl-i iman hiret hemşirelerime ünvanı olan bir makalem ispat eder.
Dördüncüsü: Şahs nüfuz temin etmek bir suç unsuru gösterilmiş. Sebebi de Risale-i Nurun şahs-ı mnevsi namına konuşuyorum demesi ve Kalbe ihtar edildi, Hatırıma geldi, Kalbime geldi, Risale-i Nur hem mektep, hem medrese, hem tekke fidesini veriyormuş. Ehl-i vukuf bu cümleyi medr-ı ittiham etmiş.
Devam edecek