Mektup:69’un devamıdır
Eklenme: 2/24/2024 12:00:00 AM

Yoksa komitecilik ve cemiyetçilikten tevellüd eden dehşetli dinsizlik şahsiyet-i mneviyesine karşı çıkan bir şahıs, en büyük mnev bir mertebede bulunsa, yine vesveseleri bütün bütün izale edemez. çünkü imana girmek isteyen muannidin nefsi ve enesi diyebilir ki: O şahıs, dehsıyla, harika makamıyla bizi kandırdı. Böyle der ve içinde şüphesi kalır.

Allaha binlerce şükürler olsun ki, yirmi sekiz senedir dini siyasete let ittihamı altında, kader-i İlh, ihtiyarım haricinde, dini hiçbir şahs şeye let etmemek için beşerin zlimne eliyle mahz-ı adalet olarak beni tokatlıyor, ikaz ediyor; Sakın diyor, iman hakikatini kendi şahsına let yapma-t ki, imana muhtaç olanlar anlasınlar ki, yalnız hakikat konuşuyor. Nefsin evhamı, şeytanın desiseleri kalmasın, sussun.

İşte, Nur Risalelerinin büyük denizlerin büyük dalgaları gibi gönüller üzerinde husule getirdiği heyecanın, kalblerde ve ruhlarda yaptığı tesirin sırrı budur, başka bir şey değildir. Risale-i Nurun bahsettiği hakikatlerin aynını binlerce limler, yüz binlerce kitaplar daha belğane neşrettikleri halde yine küfr-ü mutlakı durduramıyorlar. Küfr-ü mutlakla mücadelede bu kadar ağır şerait altında Risale-i Nur bir derece muvaffak oluyorsa, bunun sırrı işte budur. Said yoktur. Saidin kudret ve ehliyeti de yoktur. Konuşan yalnız hakikattir, hakikat-i imaniyedir.

Madem ki nur-u hakikat, imana muhtaç gönüllerde tesirini yapıyor; bir Said değil, bin Said fed olsun. Yirmi sekiz sene çektiğim ez ve cefalar ve mruz kaldığım işkenceler ve katlandığım musibetler hep hell olsun. Bana zulmedenlere, beni kasaba kasaba dolaştıranlara, hakaret edenlere, türlü türlü ittihamlarla mahkm etmek isteyenlere, zindanlarda bana yer hazırlayanlara, hepsine hakkımı hell ettim.

dil kadere de derim ki:

Ben senin bu şefkatli tokatlarına müstahak idim. Yoksa herkes gibi gayet meşru ve zararsız olan bir yol tutarak şahsımı düşünseydim, madd-mnev füyzt hislerimi feda etmeseydim, iman hizmetinde bu büyük mnev kuvveti kaybedecektim. Ben madd ve mnev herşeyimi feda ettim, her musibete katlandım, her işkenceye sabrettim. Bu sayede hakikat-i imaniye her tarafa yayıldı. Bu sayede Nur mekteb-i irfanının yüz binlerce, belki de milyonlarca talebeleri yetişti. Artık bu yolda, hizmet-i imaniyede onlar devam edeceklerdir. Ve benim madd ve mnev herşeyden ferağat mesleğimden ayrılmayacaklardır. Yalnız ve yalnız Allah rızası için çalışacaklardır.

Benimle beraber çok talebelerim de türlü türlü musibetlere, ez ve ceflara mruz kaldılar, ağır imtihanlar geçirdiler. Benim gibi onlar da bütün haksızlıklara ve haksız hareket edenlere karşı bütün haklarını hell etmelerini isterim. çünkü onlar bilmeyerek kader-i İlhnin sırlarına, derin tecelllerine akıl erdiremeyerek bizim dvmıza, hakikat-i imaniyenin inkişafına hizmet ettiler. Bizim vazifemiz onlar için yalnız hidayet temennisinden ibarettir. Bize ez ve cef edenlere karşı hiçbir talebemin kalbinde zerre kadar intikam emeli beslememesini ve onlara mukabil Risale-i Nura sadakat ve sebatla çalışmalarını tavsiye ederim.

Ben çok hastayım. Ne yazmaya, ne söylemeye tkatim kalmadı. Belki de bunlar son sözlerim olur. Medresetüz-Zehranın Risale-i Nur talebeleri bu vasiyetimi unutmasınlar.