İnşaallah, avn-i Hak ve imdad-ı Muhammed ile ve cihad-ı asgar ve ekberdeki f zamanına b-misal aşk-ı ihlsiyelerinizle, kariben hak galip, batıl mağlp olur. lem-i insaniyet İslmiyete inkılp ve medeniyet-i Muhammediye bütün şşaasıyla tul buyurur. İns ve cin, melek ve felek hep birlikte d-i ekber eyleriz. Hassaten, bu cihanşümul bayramımızı doya doya ve kana kana kemal-i sıhhat ve fiyetle seyir ve temşlarınızı, rahmet-i İlhiyeden maa ile duada berdevamız. Cenb-ı Hak, dergh-ı Ulhiyetinde dualarımızı Habib-i Kibriya hürmetine müstecap buyursun. min, sümme min.
Pek mübarek kalb, ruh, sırr dostum! Bilmem, abd-i cizi hatırladınız mı? Her ihtimale karşı hatırlatayım: Yurdun her tarafında mücahede-i milliye devam ederken zt-ı hkimnelerine, Ankarada mücahede-i milliyeye birlikte devamı mutazammın, muhtelif eşhastan on sekizi mütecaviz davetnmeler geldiği zaman, bu davetlere icabet edip etmemek hususunda, İstanbulda ikametghınızda, beynimizde takarrur eden günde buluşarak istişare buyurduğunuz alay müftülerinden dost-u kadiminiz Ankaralı Osman Nuriyim. Son zamanlarda Mill Müdafaa Vekleti Müftülüğüne tayin olundum. 25 seneye karib burada müftülük yaptım. Üç sene evvel tekaüd oldum. Şimdi Ankarada evimde ikamet ediyorum.
Ztınıza ve ehl-i insan ve İslma leyl ü nehar dua ile imrar-ı hayat eyliyorum. En büyük emelim ve arzum, ölmeden evvel, dünya gözüyle zatınızı görmek ve ziyaret etmek, hasbeten lillh bir sohbetinizde bulunmaktır. Bunu can ü gönülden arzu eyliyorum.
Azizlerin azizi azizim,
Kemal-i tazimat ve tekrimatla zt-ı hakmnelerinizi ve talebe-i Nuriyelerinizi aşk ve şevkle selmlar ve hatırlar, iki cihanda aziz olmalarını ve olmanızı Hak Tel ve Tekaddes Hazretlerinden tazarru ve niyaz eyleriz. Pek mübarek ellerinizden hasret ve iştiyakla takbil eyler, dua-yı ihlsiyelerini ve cevab-ı savaplarınızı bekler, Allaha emanet eylerim, bizim bir tane Sahibün-Nur vel-Azm vel-İrade vel-İrşad Efendimiz Hazretleri.
El-bki Hüvellah
Yr-ı garınız, münteh-yı zirve-i hiçde
biricik abd-i gubar Osman Nuri
Üstadın Emirdağına gidişi
Üstad Said Nurs, Afyon hapsinden tahliye edildikten sonra, yanındaki talebeleriyle beraber Emirdağa gitti. İki sene kadar Emirdağında kaldı. 1371 yılının Muharrem ayında Eskişehire geldi ve bir buçuk ay kadar Yıldız Otelinde ikamet etti. Üstadın bu gelişi manidar idi. 1950ye kadar nefyedildiği mahallerden, hiçbir yere çıkmamıştı; esasen çıkmasına müsaade edilmemişti. çok zaman, yakın bir köye dahi gidemiyordu.
Üstad, Eskişehirde, müştak talebeleriyle görüşmüş, Risale-i Nurun yeni ve taze meyveleri olan genç Nur talebeleriyle konuşmuş, bir derece hayat-ı içtimaiye ile alkadar olmuştu. Orada her sınıf halktan talebeleri kesretle bulunduğu gibi, askerler içinde, bilhassa havacılardan pek çok Nur talebeleri vardı. Bunların herbirisi imanlı ve yüksek ahlk sahibi olup, şecaat-i milliye-i İslmiye ile serefrz, ihlslı, kalpleri muhabbet-i Nebeviye ve cihan değer hizmet-i İslmiye ve vataniye ile meşb kimselerdi.
Bir müddet sonra, Üstad, Eskişehirden Ispartaya gitti ve yetmiş gün kadar orada kaldı. Bu sırada, İstanbuldaki faal talebeleri, Gençlik Rehberini tab ettirmişler, bu yüzden Üstad aleyhine dv açılmış ve Üstad, mahkeme için İstanbula çağrılmıştı.
Üstad, Isparta ve İstanbulda iken, Nur leminin Bir Anahtarı ismiyle neşredilen tevhid hakkındaki bahisleri yazmış ve mektup olarak talebelerine göndermişti ki, bu bahisler çok kıymettar birer tevhid hazinesi hükmündedir.
İstanbul mahkemesi
Bazı üniversiteli gençler, gençliğin iman ve ahlkına hizmet maksadıyla Gençlik Rehberini İstanbulda bastırdılar. Bunun üzerine, müddeiumumilik tarafından, 163üncü maddeye istinaden eser, likliğe aykırı olarak, devletin temel nizamlarını din esaslara uydurmak maksadıyla yazıldığı, propaganda ve telkin mahiyetinde olduğu iddiasıyla, Üstad, İstanbul Birinci Ağır Ceza Mahkemesine sevk olunmuştu.
22 Ocak 1952 muhakeme günü olmak itibarıyla, Bediüzzaman Said Nurs, Ispartadan İstanbula gelerek mahkemede hazır bulunmuştu. Üstadın talebeleri genç üniversiteliler, mahkeme salonunu doldurmuşlardı. Koridorlarda büyük bir kalabalık göze çarpıyordu. Evvel iddianame ve ehl-i vukuf raporu okunmuş, Üstadın isticvabı yapılmıştı. Ehl-i vukuf raporunda, Müellifin bu eserde din düşüncesini yaymaya çalıştığı, gençlere rehber olacak fikirler serd eylediği, müellifin tesettür taraftarı olduğu, kadınların yarım çıplak ve açık bacakla dolaşmalarının İslmiyete aykırı ve kadının fıtratına zıt olduğunu beyan ettiği, kadını güzelleştiren şeyin terbiye-i İslmiye dairesinde db-ı Kurniye ziyneti olduğunu söylediği, din tedrisat taraftarı olduğu, binaenaleyh devletin temel nizamlarını din esaslara uydurmak istediği... uzun uzadıya izah edilmiştir.
Bediüzzaman Said Nursnin müdafaasını İstanbul avukatlarından Seniyyüddin Başak, Mihri Helv ve Abdurrahman Şeref Laç deruhte etmişlerdir.
DEVAM EDECEK