SEKİZİNCİ Kısım: ISPARTA hayatı-19
Eklenme: 2/3/2025 12:00:00 AM

Peki, amma dinlemezlerse? Dinleyenlere, iman edenlere tekrar edin; çünkü yaptığınız iş iyidir, insanlar için, cemiyet için, millet için, hükmet için, devlet için hayırlıdır; şerden, beldan koruyucudur. İman edenlere deyin ki:

Ey bütün iman edenler! Allaha ve Reslüne itaat edin de amellerinizi iptal eylemeyin.

Buna da inanmazlarsa, deyin ki: Tehlike, vatan ve milletiniz için tehlike, dinde, dinin propagandasında değil, dinsizliktedir. Bunu Başvekilimiz de söyledi: Sağcılığın memleket için tehlikeli olduğu görülmemiştir. Bugün din propagandasına mni bir hal yoktur; tedbir almaya da lüzum kalmamıştır.

Muhterem hkimler! Siz bilirsiniz, fakat bir kere de dvyı açan savcıya sorunuz, bakalım hayır diyebilecek mi? Allahın emirleri, Kurn-ı Azmüşşnın hikmeleri gençlere anlatılmaz, bildirilmezse, propaganda suçtur diye men edilirse, ahlksızlık, iffetsizlik, köksüzlük, fuhuş, zina, katil suçlarının önüne geçmek yalnız ceza kanunlarıyla kabil midir? Komünizm gibi bütün dünyayı tehdit eden erzel fetin, gizli ve şikr, seri ve sinsi tahribatını tamamen neyle önlemek mümkündür?

Muhterem vatansever, Allahına ve mukaddesatına bağlı necip Türk hkimleri! Şu korkunç küfür propagandasına körpe Müslüman Türk çocuklarının temiz ve saf dimağlarını senelerce tahrip ederek felce uğratan korkunç din düşmanlarının akıttığı zehirlere bakın.

Ne korkunç hal ve tezatlar içindeyiz! Savcı bunu görmez, İslm dinine ve bütün mukaddes dinlere yapılan bu korkunç taarruz ve hakareti tkip etmez de, bu taarruzdan gençliğe muhafaza tedbirleri tavsiye edeni mi yakalar?

Pek muhterem Türk Müslüman hkimler! Siz Kurn-ı Mübnin Allahın nurunun pırıltıları ile dolu olan ve yalnız o nur-u İlhyi aksettiren Risale-i Nur Gençlik Rehberinden dolayı müvekkilimi mahkm edemezsiniz.

Muhterem, asl ve Müslüman Türk hkimleri! Pek iyi bilirsiniz ki, hakik irşad limleri enbiyanın vrisleridir. Bu mübarek zatlarda kendilerine miras kalan vaaz u nasihatı, Kurn-ı Mübnin emirlerine göre yaymakla mükelleftirler. Vazifesini yaparken hiçbir ücret ve ivazın talibi değildirler. Vazifelerini fsebilillh yaparlar. Ancak, Allah ve Resulünün rızasına taliptirler. Son nefeslerine kadar bu mukaddes vazifeye devam ederler. çünkü, bu vazife onlara Allah ve Resulünün emanetidir. Müvekkilim, bu emaneti ehline tevdi ediyor diye nasıl tkip ve tzip edilir? Nasıl bu ihtiyar yaşında zayıf ve nahif bünyesi, inanamayacağı ağır bir teklif ile mükellef tutulur: Gel, zindana gir!

Bu, en korkunç bir zulüm olur. Bu zulme mni olmak vazifesi de sizlere emanet edilmiştir.

Bütün fenalıkları, günahları, ahlksızlığı, rezaleti, fesat ve fitneyi imha edecek nurdur...

Onlar Allahın nurunu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar. Allah ise, muhakkak nurunu tamamlamak, tamamen parlatmak istiyor, kfirler hoşlanmasalar da.

Avukat

Abdurrahman Şeref Laç

Bu müdafaayı müteakip Üstad Said Nursye başka bir diyeceği olup olmadığı mahkeme reisi tarafından sorulmuş, mumaileyh ayağa kalkarak,

Yalnız bir kelime söylemek için müsaadenizi rica ederim.

Buyurunuz.

Muhterem vekillerim benim şahsım hakkında söylemiş oldukları senakr sözlere ben lyık değilim. Ben, Kurn ve iman hizmetinde çalışan ciz bir adamım. Başka bir diyeceğim yoktur.

Beraat kararının tebliği

Bunun üzerine muhakeme hitam bulmuş; heyet-i hkime müşavereden sonra ittifakla beraat kararını tebliğ etmiş ve bu karar mahkemede hazır bulunan üniversiteliler ve halk tarafından şiddetle alkışlanmıştır. Savcılık tarafından temyiz edilmediği için karar kesinleşmiştir.

Bediüzzamanın İstanbula teşrifimünasebetiyle üniversiteli bir Nur talebesinin arkadaşına

yazdığı mektup

Sevgili Üstadımızın teşrifinden dolayı bizi ve İstanbulu tebrikinize teşekkür ederim. Bu muhteşem, müstesna hadiseden dolayı, koca şehir kaynadı; için için bayram yapıyor. limicahili, fakirizengini, genci-ihtiyarı mahkemelerde, otelde her yerde onu görmeye ve dinlemeye koşuyor.

Rüyalarımız dahi neşe ve ferahla dolu... Düşmanlarımızın ise yüzleri daha ziyade karardı. Nifaklarının hiçbir şey yapmadığını ve yapamayacağını artık biliyorlar. Üstadımız, İstanbulun şahsiyet devrinin yadigrı olan herşeye yeniden can verdiler. Kardeşlerimizin gözünde, şehrin manzarası birden bire değişti. Ayasofya, Sarayburnuna kadar uzandı. Minarelerinde yine ezan-ı Muhammed (a.s.m.) okunuyor; içinde, hfızlar yeniden Kurn-ı Kerm tilvetine başladılar. Ftih, hergün türbesinden kalkarak, fethettiği şehrin büyük ve mübarek misafirine, Hoşgeldiniz! diyor ve onu tebrik ediyor. Yeni Camiin şerefesinden, Beyoğlunun en karanlık ve mülevves izbesine kadar nüfuz edecek ışık tufanını şimdiden görür gibi oluyoruz. Hepsinin, Ayasofyanın, Ftihin, Sultanahmedin, Eyübün ve Süleymaniyenin ve bütün Müslüman İstanbulun hicap perdelerini yüzlerinden atışı ve bize daha muhteşem ve daha samim görünmeleri, bu büyük teşriften ve bu ulv nurdan... Üstadımız, artık bu şehrin güneşi. O giderse, ufkundaki güneş de onu takip edecek ve milyonluk şehir kararıverecek. Tesellmiz, Ftih şehrinin Risale-i Nurla aydınlanacağı ve parlayacağı ümididir.

DEVAM EDECEK