SEKİZİNCİ Kısım: ISPARTA hayatı-20
Eklenme: 2/4/2025 12:00:00 AM

Üstadımızın teşrifini telefonla haber verdikleri zaman, cansız vücudumdan birden bire bir cereyan geçti. Öldürücü ve uyuşturucu değil; dirilten, canlandıran bir cereyan... Madd ve mnev varlığımın bir anda kuvvet bulup, muazzam bir mıknatısın beni çektiğini hissettim. Ağır Ceza Mahkemesine vsıl olduğum zaman, biraz evvelki tahassüslerimin bütün cemiyette hkim olduğunu fark ettim. Mahkemenin içi ve dışı tıklım tıklım dolu idi. Kalabalığı yararak içeri girmek istedim; fakat gözüm iki üniversiteli talebenin arasında yürüyen Üstada ilişti. Mnsıyla olduğu kadar, maddesi ve kıyafeti ile de bam başka olan ve şu anda milyonlarca gözün onun üzerinde toplandığı müstesna varlık, sanki hiçbir şeyle alkadar değildi ve hiçbir hadiseden haberi yoktu Mahkemenin içindeyim. Ulv isim zikredilir edilmez, büyük adam koca bir milletin, dinin ve devrin tarih mümessili olarak içeri girdi. Ufak bir kaynaşmayı müteakip çıt yok. Herkes, bu muhteşem ve muazzam nın mnsını ve heyecanını duymakta...

Hastayım demelerine rağmen, Üstadımızın yerlerinden yıldırım gibi fırlayarak itiraz ve izahları, mahkeme heyetinin hayranlıkla büyük adamı seyri... İkinci celsede daha muazzam bir kalabalık... Üstadımızın, vukufsuz ehl-i vukuf raporuna bizzat verdikleri harikulde cevaplar ve mahkemenin 5 Marta tliki... Titreyerek, günah ve zaaflarıma bin teessüf ve tevbe ederek yaklaşıp, mübarek ellerini sonsuz bir iştiyakla öptüğüm ve içimi ter temiz tutmaya çabalayarak gözlerini bulmaya cesaret ettiğim o an, o gün, htıralarımın en büyük ve en ndide yadigrı olacak. Üniversiteli diğer kardeşlerim, Üstadımızın hizmetinde bulunmakla şeref-i uzmya kavuşmuşlar. O Üstadımızdan, Cenb-ı Hak ebediyen razı olsun ve bütün talebelerine ve bilhassa benim gibi biçare, zavallı ve cizlere akıl, dirayet, azim ve ihls ihsan buyursun. min.

Evet, kardeşim, bu asrın mnev şahı olduğu, hayatı ve eserleriyle sbit olan bir Üstadın eserlerini biz muhtaçlara ltfeden Cenb-ı Hakka hadsiz şükürlerle beraber, şu zamanın yaralarına en münasip bir ilç, bir merhem ve zulümatın tehacümüne mruz heyet-i İslmiyeye en nfi bir nur ve dallet vdilerinde hayrete düşenler için en doğru bir rehber olan Risale-i Nuru, ölünceye kadar okuyacağız, neşredeceğiz inşaallah.

Elbaki Hüvel-Baki

İstanbul Üniversitesi Nur talebelerinden

Kmil

Üstadın Emirdağına tekrar gidişi

Üstad Bediüzzaman İstanbuldaki muhakemesinin beraatle neticelenmesini müteakip Emirdağa geldi. Emirdağda Ramazan ayının bir gününde kıra çıktığı zaman, bir başçavuş ve üç silhlı jandarma yanına gönderilerek, gelecek fıkrada beyan edildiği gibi, kendisine şapka giymesi teklif ediliyor; bu sebeple karakola celb ediliyor. Bunun üzerine Üstad bir istida yazarak Adliye ve Dahiliye Vekletine gönderiyor. Aynı zamanda Ankaradaki bir talebesine de göndererek alkadar mebuslara hadisenin duyurulmasını bildiriyor. Ankaradaki talebeleri, bu şekvnın bir nüshasını, Samsunda münteşir Büyük Cihad gazetesine gönderiyorlar. Yazı, Büyük Cihadda En Büyük İspat başlığı altında ve bir hşiye ilve edilerek neşrediliyor. Sonra, Ankara ve İstanbul Üniversitesindeki Nur talebeleri de iki-üç makale yazıp, Büyük Cihad gazetesine gönderiyorlar ve neşrediliyor. Bu sıralarda Malatya hadisesi vukua geliyor; dindarlar aleyhinde bir sürü yalan, iftira, tezvir propagandası başlıyor. Bu tahriklere aldanan bazı şahsiyetler, din gazetelerden medar-ı itham noktalar bulmak için çalışıyorlar. Samsunda da mezkr En Büyük İspat başlıklı yazı ve Üniversite Nur talebelerinin makaleleri dolayısıyla, gazete neşriyat müdürü ile Ankaradan bu yazıların bazılarını gönderen bir Nur talebesi tevkif edilerek mahkemeye veriliyor. Nurculuğun memlekette inkşafı aleyhinde gazetelerde beyanatlar, kanaatler ileri sürülüyor. Altı yüz kadar Nur talebesinin mahkmiyetini istihdaf eder şekilde, Türkiyede yirmi beş yerde taharri yapılıp, bir kısmında dv açılıyor. Neticede, Risale-i Nurda ve Nur talebelerinde medar-ı ittiham bir nokta olmayıp, suç bulunmadığı kanaatine varılıyor.

Samsunda açılan dvda evvel mahkmiyete karar verilmişse de, Mahkeme-i Temyizin Risale-i Nur eserleri ve müellifi Bediüzzaman hakkında serd ettiği mütala ile mahkmiyet kararını esastan bozması sebebiyle tekrar yapılan duruşmada, yazılarda suç unsuru bulunmadığı kanaatine varılarak beraat kararı verilmiştir. En Büyük İspat başlıklı yazıdan dolayı Samsunda Üstadımız aleyhine de dv açılmıştı. Samsuna mahkemeye celbi isteniyordu. çok rahatsız ve ihtiyar olması sebebiyle kaza tabipliğinden aldığı bir raporu nazar-ı itibara alınmayarak, mutlaka mahkemede bulunması isteniyordu. Nihayet Üstad, Samsunda mahkemede bulunmaya karar vererek İstanbula kadar geldi. Fakat sıhhatinin bozukluğu ve tahammül edememesinden, yola devam edemeyip heyet-i sıhhiyeden bir rapor alıp mahkemeye gönderdi. Raporda, Said Nursnin, yapılan muayene neticesi, ne karadan, ne denizden ve ne de havadan Samsuna gitmeye vücudu tahammül edemeyeceği yazılı idi. Mahkemede, müddeiumum şiddetli ısrarlarla Said Nursnin mutlaka mahkemede bulunmasını istemişse de, mahkeme heyeti, sıhhıye raporuna istinaden, Bediüzzamanın İstanbul mahkemelerinden birinde istinabe suretiyle ifadesinin alınmasına karar verdi. Nihayet, devam eden mahkemeler neticesinde, Samsun Mahkemesi, dv mevzuu yazıda mahkmiyeti icap ettirecek bir kasıt görmediğinden, Said Nursnin beraatine karar verdi.

DEVAM EDECEK