SEKİZİNCİ Kısım: ISPARTA hayatı-23
Eklenme: 2/7/2025 12:00:00 AM

Bu ve bu gibi sebepler tahtında, Üstad, hir ömrünü Ispartada geçirmek, ölümünü oradaki mübarek sadık kardeşlerinin arasında karşılamak, mezarını Ispartada Savda veya Barlada vasiyet etmek üzere Ispartaya geldi. Kira ile bir eve yerleşti. Yanında dört-beş talebesi vardı. Bu talebeleriyle Üstad, husus dershane-i Nuriyesini vücuda getirmişti.

Ispartadaki hayatından muhtelif safhalar

Mahkeme safahati:

Afyon Mahkemesi tarafından kitaplar serbest bırakılmadan, Malatya hadisesi münasebetiyle bazı vilyet ve kasabalarda taharriler yapıldı, mahkemeler açıldı. Ezcümle: Mersinde, Rizede, Diyarbakırda Nurlar ve Nurcular aleyhine dv açıldı; neticede mahkemeler beraat verdi. Birçok vilyetlerde yapılan taharriler ve soruşturmalar ile Nurcular aleyhine umum bir dv açılması için Isparta Müddeiumumiliği harekete geçti. Sekseni mütecaviz Nur talebesi hakkında iddianame hazırlandı ve dosya sorgu hkimliğine tevdi edildi.

Emniyetin pek çok gizli mensupları, Nur talebeleri arasında dolaşmaya, her hareketlerini kontrola başladılar. Ankara, İstanbul, Adapazarı, Safranbolu, Karabük, Dinar, İnebolu, Van gibi yerlerde araştırmalar, sorgular yapıldı. Yapılan bütün tetkikat ve taharriler neticesi, vatan, millet aleyhinde zerre kadar bir hareket bulunmayıp, bilkis her vatandaşın göğsünü iftiharla kabartacak ilm, iman, vatan hizmetler, ahlk gayret ve faaliyetlerle hareket ettikleri, Risale-i Nuru okumak, okutmak ve neşrine çalışmaktan başka bir gaye ve maksatları bulunmadığı anlaşılmasıyla, Nurcularda suç bulamıyoruz, medar-ı mesuliyet bir hareket ve faaliyetleri görülmemiştir diye umumen kanaat getirildi. Bu soruşturmalar, Risale-i Nurun hakkaniyetinin anlaşılmasına vesile oldu. Neticede Nurların beraatine karar verildi.

Urfa ve Diyarbakırdaki faal Nur talebeleri birer medrese-i Nuriye kurdular. Risale-i Nuru her sınıf halktan, bilhassa talebelerden, gençlerden gelen cemaate okumak suretiyle ilm derslere başladılar. Bu zamanda pek ehemmiyetli olan talebe-i ulmun şerefini ihya ettiler. Şark havalisinde büyük hizmet-i imaniye ifa olundu. Bir aralık, Diyarbakırda, orada Nurlarla imana ve Kurna hizmet eden faal bir Nur talebesi aleyhine dv açıldı, beraatle neticelendi, müminlerin sürr ve minnettarlığına vesile oldu.

Afyonda da devam eden mahkeme neticelendi. 1956 tarihinde Risale-i Nuru inceleyen Diyanet İşleri Müşavere Kurulu verdiği bir raporla, Risale-i Nurun iman ve ahlk tekemmülta hizmet hususundaki vasfını iln etti. Afyon Mahkemesi de bu rapora istinaden, Risale-i Nur eserlerinin beraatine ve serbestiyetine karar verdi, hüküm katleşti.

Afyon Mahkemesinin beraat kararından sonra, Isparta Sorgu Hkimliği de men-i muhakeme kararı verdi. Böylece, Risale-i Nur, birçok adl süzgeçlerden geçerek umum ve küll bir serbestiyet ve hüsn-ü kabule mazhar oldu.

Nurların neşri: Anadolunun birçok yerlerinde Nurlara hizmet devam etmekle beraber, bilhassa Ankara, İstanbul, Diyarbakır, Urfa medrese-i Nuriyeleri, yalnız bulundukları muhitte değil, çok geniş bir sahada hizmet-i imaniyede bulundular. Bu hizmetleri, yalnız bir kişi değil, bir merkez değil, yalnız malm şahıslar değil, hizmet-i Kurniye olduğu için, pek çok vecihlerde, pek çok zatlar tarafından ifa edildi. İsmi bilinmeyen nice halis talebeler, sadık müminler bu hizmet-i kudsiyede çalıştılar, nur-u Muhammednin yayılmasına gayret ettiler.

Ankarada, üniversiteli talebeler ve muhterem hamiyetperver zatlar, Risale-i Nur mecmualarını matbaalarda tab ile her tarafa neşrine, bilhassa yeni harfle istifadeye muntazır kitlenin ellerine ulaşmasına çalıştılar. Risale-i Nurun küll neşriyatını gençliğin, mekteplilerin deruhte etmeleri, bu hususta büyük fedakrlık göstermeleri ise, bu millet ve vatan için büyük bir saadet oldu. çünkü, hiçbir şahs menfaat talep etmeden ve yalnız rıza-yı ilh için hareket etmeleri, onların, bu asl milletin hakik evltları olduğunu gösterdi.

Üstadın Barlaya gidişi

Üstad, Barladan yirmi küsur sene evvel ayrılmış ve o zamana kadar hiç gitmemişti. Barlaile, kendi Nurs köyünden ziyade alkadardı. çünkü, hayat-ı mneviyesi olan Risale-i Nur burada telif edilmeye başlamıştı. Kurn-ı Hakmin hidayet nurlarını temsil eden Sözler ve Mektubat ve Lemeat-ı Nuriye buradan etrafa yayılmıştı. Bu itibarla Barla, Risale-i Nur dershanesinin ilk merkezi idi.

Barladaki hayatı gerçi nefiy ve inziva içinde ve tarassut altında geçmekle acı idi; fakat Risale-i Nur hakikatlerinin telif yeri olduğundan, Üstadın en tatlı ve şirin hayatı da yine Barlahayatıdır denilebilir. Bu defa Barlaya nefiyle değil, hapisle değil, kendi rızasıyla ve serbest olarak gidiyordu. Güzel bir bahar günü Barlaya geldi. Barladaki talebelerinin mühim bir kısmı Üstadı karşıladılar. Üstad, sekiz senelik ikmetgahı olan medrese-i Nuriyesine yaklaşırken kendini tutamadı, mübarek gözlerinden yaşlar boşandı. Haşmetli çınar ağacı da det kendisini selmlıyordu. Bir vakitler, yani Barlada sekiz sene ikametten sonra Ispartaya celb edilmişti. O zamanki gidişinde mübarek çınar ağacı Üstadı mnen teşy etmiş, haşmetli kanatları olan dallarının Cenb-ı Hakka olan secdevri ubudiyetiyle Üstadı uğurlamıştı. Bu defa da yine uzun bir mufarakattan sonra tekrar Üstada kavuşmanın süruru içinde Hlık-ı Rahmna secde-i şükrana kapanıyordu. Üstad, o mübarek çınar ağacına sarılmış, yanındaki talebelerine ve ahaliye kendisini yalnız bırakmalarını söylemişti. Zaten gözyaşlarını tutamıyordu. Sonra, Nur dershanesi olan odasına girdi ve iki saat kadar kaldı. Hazin ağlayışı dışarıdan işitiliyordu.

DEVAM EDECEK