SEKİZİNCİ Kısım: ISPARTA hayatı-27
Eklenme: 2/12/2025 12:00:00 AM

Kurn ve iman hizmeti uğrunda mahkemelerde konuşmak, Nur talebelerince bir dostu ile sohbet etmektir. Karakollara götürülüp getirilmek, çarşı pazara gidip gelmekten farksızdır. Kelepçeler, din cihd-ı ekberin birer altın bileziğidirler. Beşerin zulmen mahkm etmesi ise, hakikatte Hakkın beraat vereceğine bir delildir. Bütün öyle işkence ve zulümler, Nur talebeleri için birer şeref madalyasıdır. Ne mutlu ki, otuz seneden beri Nur talebeleri ağabeylerimiz bu nimetlere mazhar olmuşlar. Maalesef bizlere ki, bizler bu şereflere nail olamadık ve olamayacağız da. Zira bunları kazandıran devir kapanmak üzeredir.

Risale-i Nur, bu vatan ve millete emniyet ve syişi temin eden ve kalblere birer yasakçı bırakan iman bir eserdir. İslmiyet düşmanlarının tahriktıyla olan müteaddit mahkemelerde Risale-i Nura beraatler verilmiş. Temyiz Mahkemesi ittifakla beraat kararını tasdik ederek Risale-i Nur dvsı kazıye-i muhkeme halini almıştır. Yirmi beş mahkeme de Risale-i Nurda suç bulamıyoruz diye karar vermiştir. Otuz seneden beri yüz binlerle Nur talebelerinin bir tek vukuatı görülmemiştir. Bunun için, Risale-i Nurun neşrine mni olmaya çalışanlar, emniyet ve syişin düşmanı ve vatan ve millet haini anarşistlerin hesabına bilerek veya bilmeyerek çalışanlardır.

Risale-i Nura ilişen hükmet değildir; çünkü, emniyet ve zabıta anlamış ki, Bediüzzaman ve Nur talebelerinde siyas bir gaye yoktur. Bunların meşguliyeti, sadece iman ve İslmiyettir. İşte o gizli din düşmanlarının taarruzları karşısında Nur talebeleri Risale-i Nurdaki tahkik iman derslerinin verdiği iman kuvvetiyle metin, salbetli ve mağlp edilmez bir hizbül-Kurn ve fethedilmez bir kala halindedirler. Din düşmanları tarafından hücumlar oldukça, Nur talebelerinin Risale-i Nura ve Üstadlarına olan sadakat ve sebat ve faaliyetleri ziyadeleşir, perçinleşir. Bir talebesi, Üstadımıza şöyle yazmış:

Ey benim aziz kahraman Üstadım! Muarızlarımız arttıkça kuvvetimiz çoğalıyor. Rabb-i Rahmimize hadsiz şükürler olsun.

Evet, o bir zamanlar ki, karanlıklı, zulümatlı ve eşedd-i zulüm ve istibdad-ı mutlak devrinde herkes susturulmuş; fakat tek bir kimse susmamış ve susturulamamış. Bu yekt ve nadir kimse olan Bediüzzamanın talebeleri de mağlp edilememişlerdir

Nur talebeleri, evvel kendi imanlarını kurtarmak, bununla beraber din kardeşlerinin de imanlarını kurtarmak için Kurn-ı Hakmin yüksek ve parlak bir tefsiri olan Risale-i Nuru okumuşlar ve okutmuşlardır. İmanlarını kurtarmaya çalıştıkları ve rıza-yı İlhi için Kurna ve imana Risale-i Nurla hizmet ettikleri sırada mruz kaldıkları hücum ve taarruzlara hiç ehemmiyet vermeyerek, o gizli din düşmanlarının tasallutlarını, saldırışlarını kendileri için iman ve Kurn hesabına bir kamçı ve bir teşvikçi hükmüne geçtiğine kanaat getirmişlerdir. Otuz senelik bu nevi hdistın ve bu nevi tesiratın neticeleri, bu millet-i İslmiye muvacehesinde meydandadır.

İşte, Risale-i Nurun yeni ve müştak talebeleri olan kardeşlerimiz! Sizler de böyle bir Üstadın ve böyle bir eserin talebeleri olduğunuzdan, sizlerin de bu semerelere ve meyvelere mazhar olup Nurlara daha ziyade sarılarak, hararet ve iştiyakınız daha fazla ziyadeleşmiş olarak Nurları sebat ve sadakatle okumak derecesine nail olacağınızdan, hem sizleri ruh u canımızla tebrik ediyoruz. Hem sizlere binler selm ve dualar edip dualarınızı bekliyoruz.

Nurlara olan taarruzların bir zararı olsa, yirmi faidesi vardır. Elbette yirmi kazanca karşı bir zarar hiç hükmündedir. Taarruzlar ancak ve ancak Nurun neşriyat ve fütuhatının genişlemesine, inkişafına sebeptir ve millet-i İslmiye nazarında itimat ve emniyet kazanmasına medardır. Risale-i Nurun Anadolu genişliğinde ve lem-i İslm vüsatında ve Avrupa ve Amerika çapındaki madd ve mnev tesirat ve fütuhatına ve neşriyatına şahit olan İslmiyet düşmanları yine bazı taarruzlar yapmışlar. Aldığımız haberlere göre, bu taarruzlardan sonra, hususan şark vilyetlerinde, eskisine nazaran Nurun fütuhatı on gün içinde on misli fazlalaşmış. Hem böylelikle halkın nazar-ı dikkati Risale-i Nura ve Üstadımıza çevrilmiş, uyuyanlar uyanmış, tembeller harekete gelmiş, ihtiyatsızlar ihtiyata muvaffak olmuşlardır. Bu acı taarruzlar gelip geçici olmakla beraber, sırf bir korku ve evham yaymak kastıyla yapılan vesileler ve desiseli manevralardır. Ahmak din düşmanları güya Nur talebelerini korkutmak sevdasıyla resm kimseleri aldatıp tahrik ve let etmeye çalışıyorlar. Acaba o gafiller bilmiyorlar mı ki, bizler Nurun talebeleriyiz? Dinsizlerin, masonların, komünistlerin mhiyeti gayet derecede zayıftır. Zahiren kuvvetli gibi görünmeleri, serseri bir çocuğun bir haneyi bir kibritle mahvetmesi gibi tahribatla iş görmelerindendir. Evet, onlar son derece zayıftırlar; çünkü, bir serçe kuşu kadar iktidarı olmayan kendi varlıklarına güvenirler. Hem son derece zillet, meskenet ve aşağılık içindedirler; çünkü, insanlara kul-köle olup, onlara mürailik, riyakrlık ve dalkavukluk ediyorlar. Ehl-i iman ise, hususan tahkik iman ile imanı inkişaf edenler, kavdirler, muazzezdirler. Onların herbiri bir abd-i aziz ve bir abd-i külldirler; çünkü onlar, bir Kadr-i Zülcelle ve bir Hakm-i Zülkemle ve bir Hlık-ı Kinata ve bir Göklerin ve yerin Rabbi, terbiye edicisi ve bir Onun gücü herşeye yetere ibadet ederler, kulluk ederler... Ona intisap ederler, hem istinat ederler.

DEVAM EDECEK