TARİHÇE-İ HAYAT
Eklenme: 5/28/2024 12:00:00 AM

Evet, Said Nurs, Risale-i Nurla dinsizliğe ve İslmiyet aleyhindeki cereyanlara karşı giriştiği Kurn ve iman hizmetinde çok yardımcılara, hükmet ve milletçe teşvik ve müzaherete muhtaç iken, bilkis çeşitli iftira, tezvir ve ittihamlarla hapse sürülmek, eserlerini imha etmek, halkı kendinden soğutmak için aleyhinde türlü isnatlar yapılmıştır. Elbette hak bildiği mesleğini, Kurnın şerefine ve Hazret-i Peygamberin nübüvvetinin telisine ait hizmetini aleyhteki iftiralardan müberra kılmak için hakikati söyleyecek, müdafaada bulunacak; faraza bazılar tarafından şahs bir noksanlık telkki edilse bile, umumun istifade ve saadeti için şahs zararına da razı olacaktır. Onun için, Risale-i Nur hakkında beyan edilen ve neşredilen senalara bu gibi noktalardan bakmak lzımdır; yoksa hizmete zarar olur. Dar düşünce ile hareket etmek zamanında değiliz. İmansızlar, kendi muzır mesleklerini, menfi ideolojilerini, sahte kahramanları hatt İslm düşmanlarınıonlar asla lyık olmadığı haldeçeşitli medh ü sen ile insanlığın nazarına göstermeye, alkış toplamaya çalışıyorlar. Uzağa gitmeye lüzum yok; dünyayı saran dehşetli dinsizlik cereyanını idare edenler büyük kahramanlar olarak iln edilirken, neden Müslümanlar hak dinlerini medh ü sen etmesinler, onun kemaltını, ulviyetini neşretmesinler; Kurna yine olan ve bu zamanın dinsizlik cereyanlarına meydan okuyup, dine en büyük hizmeti ifa eden bir eser külliyatı ve onun muhterem, mütevazi ve hadsiz zulümlere maruz kalmış müellifi, medhedilmesin? Halbuki yazılan yazılar, mücerred mevzular olarak değil, ekseriyetle müdafaa kabilinden, aleyhteki iftiralara cevap olarak neşredilmiş hakikatlerdir.

* * *

Üstadın hayatı, küll hizmeti noktasından topluca iki büyük safha arz etmektedir.

Birincisi: Doğuşundan itibaren tahsil hayatı, Vandaki ikameti, İstanbula gelişi, siyas hayatı, seyahatleri, Harb-i Umumye iştiraki, Rusyadaki esareti, İstanbulda Drül-Hikmetil-İslmiye zlığında bulunuşu, Kuv-yı Milliyede İstanbuldaki hizmeti, Ankaraya gelerek ilk Meclis-i Mebusandaki faaliyetleri ve kısa bir müddet sonra Vana çekilip inzivayı ihtiyar etmesi gibi, herbiri ayrı bir hayat sahnesi olan Üstadın hayatının bu birinci safhası, iman ve Kurn hizmeti itibarıyla ikinci safha hayatının mukaddemesi hükmündedir. İkinci büyük hizmetine hazırlıktır. Ömrünün ellinci senesine kadardır.

İkincisi: Vanda inzivada iken garba nefyedilip Ispartanın Barla nahiyesinde ikamete memur edildiği zamandan başlar ki, Risale-i Nurun zuhuru ve intişarıdır. zam ihls, zam fedakrlık, zam sadakat, metanet ve dikkat ve iktisat içinde Risale-i Nurla giriştiği hizmet-i imaniye ve mnev cihad-ı diniyedir.

Hayatının bu ikinci safhası, Harb-i Umum neticesinde Osmanlı hilfetinin inkıraz bulmasıyla insanlık leminde medeniyet-i beşeriyeyi mahveden ve semav dinlerle mücadeleyi esas ittihaz edinen komünizm rejiminin insaniyetin yarısını istil ederek dünyayı dehşete saldığı ve memleketimizi tehdide yeltendiği ve mnev tahribatının tehlikesine maruz kaldığımız bir devreye rastlar. Bu devre, bin senedir Kurna bayraktarlık yapmış, İslmiyete asırlarca hizmet etmiş kahraman bir millet için dikkatle incelenmesi lzım gelen bir devredir.

Üstad, Risale-i Nuru telif ederken, Kurnın icz lemaları olan bu eserlerin her taife-i insaniyede inkişaf edeceğini, dinsizliğin memleketimizi istilsına mani olacağını, memleket ve millet için bir sedd-i Kurn vazifesini göreceğini, Risale-i Nur hizmetinin umumiyet kesb edip, Türk Milletinin yine İslmiyetin kahraman bir ordusu ve fedakrı olacağını, Risale-i Nurun neşri ve ileride resmen intişarı milletçe benimsenmesi ve Maarif dairesinin hakikat-ı Kurniyeye yapışması neticesi maddeten ve manen milletin terakki edeceğini, İslmiyetin büyük kuvvet bulacağını zikretmiştir.

Risale-i Nur bir alemdir, ünvandır. Bu zamanda zuhur eden Kurn hakikatler manzumesidir. Necip milletimizin, insaniyet-i kübr olan İslmiyete sarılması, yepyeni bir ruh ve taze bir iman aşkı ve heyecanı içinde uyanmasının ifadesidir. İçinde bulunduğumuz asrın değiştirdiği hayat şartları ve yeni bir dünya nizamı ve görüşü karşısında imanın tahkim ve takviyesiyle feveran eden hamiyet-i İslmiyenin mnsıdır. Mütenebbih kalbleri iman ve muhabbet-i Nebev ile coşkun ve cihan-değer şeref-i intisabıyla serefraz fedakrların yetişmesi ve bu milletin mazisine mütenasip kahramanlığı, yüksek iman ve ahlkı izhar etmesi işaretidir.

Bediüzzaman, Risale-i Nuru, hiçbir makam ve meşrebin tesiri altında kalmadan, madd-mnev hiçbir menfaat ve hissiyat karışmadan, doğrudan doğruya Kurn-ı Hakmin, umumun istifade edebileceği ve umuma hitap eden hakikatlerini tefsir etmiş, bu hakikatlerin tercümanlığını yapmıştır. Telif ettiği srından herkes istifade edebilmektedir. Bir taifeye, bir sınıf halka mahsus değildir. Bu Tarihçe-i Hayat, okuyucuların nazarını, bu zamanda Kurnın hikmet nurları olan Risale-i Nura çevirip, ondan istifadeyi gösterecektir. Said Nurs ise, Kurnın hizmetinde fedakrane çalışmış, sünnet-i Peygamberye ittib etmiş, nümune-i imtisal bir zt olarak görünmektedir.

Tarihçe-i Hayatta geçen bazı mektuplardan anlaşılacağı üzere, Said Nurs, bir zamanlar felsefe mesleğinde çok ileri gitmiş, sonra, Kurn-ı Hakmin irşadıyla hak ve hakikate erişmiş ve bu zamanda fen ve felsefe ile iştigal edip şek ve şüphelere mruz kalanları, akl delillerle şüphelerden kurtaracak eserler telif etmiştir.

Devam edecek