Barla Hayatı Risale-i Nurun Zuhuru Devamıdır
Evet, altı yüz sene, belki Abbsler zamanından beri, yani bin seneden beri Kurn-ı Hakmin bir bayraktarı olarak bütün cihana karşı meydan okuyan Türk milletini, bu vatan evltlarını, İslmiyetten uzaklaştırmak ve mahrum bırakmak için, Müslümanlığa ait her türlü bağların koparılmasına çalışılıyor ve bilfiil de muvaffak olunuyordu. Bu vkıa cüz değil, küll ve umum idi. Milyonlarca insanın, hususan gençlerin ve milyonlar msumların, talebelerin iman ve itikadlarına dünyev ve uhrev felketlerine taallk eden çok geniş ve şümullü bir hadise idi. Ve kıyamete kadar gelip geçecek Anadolu halkının ebed hayatlarıyla alkadardı.
O zaman ve o senelerde, bin yıllık parlak mzinin dellet ve şehadetiyle, Kurnın bayraktarı olarak en yüksek bir mevki-i muallyı ihraz etmiş bulunan kahraman bir milletin hayatında, İslmiyet ve Kurn aleyhinde dehşetli tahavvüller ve tahripler yapılıyor ve cihanın en namdar ordusunun bin senelik cihad-ı diniye ile geçen parlak mzisi ve o mzide medfun muhterem ecdadı, yeni nesillere ve mektepli talebelere unutturulmaya çalışılıyor ve mzi ile irtibatları kesilerek birtakım maskeli ve sret parlak kelmlarla iğfaltta bulunularak, komünizm rejimine zemin hazırlanıyordu. İslmiyetin hakikatinde mevcut madd-mnev en yüksek terakk ve medeniyet umdeleri yerine, dinsiz felsefenin bataklığındaki nursuz prensipler, edepsiz edip ve feylesofların fikir ve ideolojileri, gizli komünistler, farmasonlar, dinsizler tarafından telkin ediliyor ve çok geniş bir çapta tedris ve talime çalışılıyordu. Bilhassa İngiliz, Fransız gibi İslm düşmanlarının İslm lemini maddeten ve mnen yıpratmak, sömürmek emellerinin başında, kahraman Türk milletinin din bağlardan uzaklaştırılması, örf-det, anane ve ahlk bakımından tamamen İslmiyete zıt bir duruma getirilmek plnları vardı ve bu plnlar maalesef tatbik sahasına konmuştu.
İşte, Bediüzzaman Said Nursnin, Risale-i Nurla Anadoludaki hizmet-i imaniye ve Kurniyesine cansiperane çalışan bir fedai-yi İslm olarak başladığı seneler ki, zemin yüzünün görmediği pek dehşetli bir dinsizlik devrinin başlangıcı ve teessüs zamanı idi. Bunun için, Bediüzzamanın Risale-i Nurla hizmetine nazar edildiği vakit, böyle dehşetli bir zamanı göz önünde bulundurmak icap eder. Zira, tarihte emsali görülmemiş bu kadar ağır şerait tahtında yapılan zerre kadar hizmet, dağ gibi bir kıymet kazanabilir; ufacık bir hizmet, büyük bir değeri ve neticeyi haiz olabilir.
İşte Risale-i Nur, böyle dehşetli ve ehemmiyetli bir zamanın mahsulü ve neticesidir. Risale-i Nurun müellifi, yirmi beş senelik din yıkıcılığının hükmettiği dehşetli bir devrin cihad-ı diniye meydanının en büyük kahramanı ve t kıyamete kadar ümmet-ı Muhammediyeyi (a.s.m.) drüsselma davet eden ve beşeriyete yol gösteren rehber-i ekmelidir. Ve hem Risale-i Nur, Kurnın elmas bir kılıncıdır ki, zaman ve zemin ve fiiliyat bunu katiyetle ispat etmiş ve gözlere göstermiştir. İşte öyle elm ve fec ve dehşetli bir devri ihdas eden dinsizlerin icraatı olan pek ağır şartlar dahilinde Bediüzzamanın inayet-i Hakla telife muvaffak olduğu Risale-i Nur eserleri, dinsizliğin istilsına karşı, yıkılması gayr-ı kabil olan muazzam ve muhteşem bir sed teşkil etmiştir. Risale-i Nur, maddiyunluk, tabiiyunluk gibi dine muarız felsefenin muhal, btıl ve mümten olduğunu, cerh edilmez burhanlarla, akl, mantık delillerle ispat ederek en dinsiz feylesofları dahi ilzam etmiştir. Küfr-ü mutlakı mağlbiyete duçar etmiş, dinsizliğin istilsını durdurmuştur.
Evet, Bediüzzamana yapılan o tarih zulüm ve işkence ve ihanetler altında feveran edip parlayan Risale-i Nur, bu zamanda ve istikbalde bir seyfül-İslmdır. Risale-i Nur, ruhların sevgilisi, kalblerin mahbubu, şıkların mşuku, canların cnnı olmuş; icabında bu cnan için canlar feda edilmiştir. Risale-i Nur, beşerin sertacı ve halaskrı mevki-i muallsında hizmet yapmış ve yapmaktadır. Risale-i Nur, Kurnın son asırlarda beklenen bir mucize-i mnevsi olarak tul etmiş ve başta müellifi Bediüzzaman Said Nurs olarak milyonlarla talebeleri ve kardeşleri, bu hakikat-i Kurniye etrafında pervaneler gibi dönerek onun nuruyla nurlanmışlar, ondaki Kurn ve iman hakikatlerini massetmişler (emmişler), imanlarını kuvvetlendirmişler ve bu hakikat-i kübryı bütün dünyaya iln etmek ve ölünceye kadar onu okumak ve ona hizmet etmek gayesini azmetmişlerdir.
Evet, Türk milletini ve bu vatan ahalisini ve lem-i İslmı ebede kadar şerefle yaşatacak ve mzide olduğu gibi istikbalde de tarihin altın sahifelerine, Kurn ve İslmiyet hizmetinde lem-i İslamın pişdarı ve namdar kumandanı olarak kaydettirecek medar-ı iftiharı Risale-i Nurdur. Büyük bir vüsat ve külliyeti taşıyan ve Anadoluda ve İslm leminde zuhur edip her tarafta hüsn-ü kabule ve tesire mazhariyetle gittikçe inkişaf ve intişar eden bu eser, Kurnın malıdır, lem-i İslmın ve ehl-i imanın malıdır ve bu vatan ahalisinin İslm bir medar-ı iftiharıdır. Bu memlekette hükmeden bir hükmetin nokta-i istinadı, hem aynı zamanda bütün dünyaya duyuracağı muazzam hakikatler manzumesidir ki, inşaallah bir zaman gelip radyoyla bütün lemlere ders verilecek ve iln edilecektir.
Evet, dünya ilim ve irfan sahasına Türkiyeden bir güneş doğmuştur. Bu yeni doğan güneş, bin üç yüz yıl evvel lem-i beşeriyete doğmuş olan güneşin bir iniksıdır ve o mnev güneşin her asırda parlayan lemalarından birisidir ve beklenilen son mucize-i mnevsidir. Yalnız mneviyat sahasında değil, zahiren ve maddeten dahi tesirini göstermiştir.
Evet, Risale-i Nur, bütün dünya milletlerinin hayatlarını muhafaza ve müdafaa için sarıldıkları ve güvendikleri atom ve emsli bomba ve silhlarının fevkinde muazzam bir tesire sahiptir. Bunun böyle olduğunu, bir parça ilim ve basiret nazarıyla Nur Risalelerine bakanlar ve Risale-i Nur Müellifi Bediüzzaman Said Nursnin otuz seneden beri Anadoludaki hizmet-i imaniyelerine dikkat edenler görür, anlar ve tasdik ederler. Hakikate nüfuz eden zatlar için, Risale-i Nurun tulundan bugüne kadar geçen zaman içerisindeki yapılan hizmetin neticeleri nihayet derecede muhteşem ve muazzamdır, milyarlar takdir ve tebrike lyıktır.
Devam edecek