YEDİNCİ Kısım: AFYON hayatı-12
Eklenme: 12/26/2024 12:00:00 AM

İşte bu hakikate binaendir ki; Ayasofyayı puthane ve Meşhatı kızların lisesi yapan bir kumandanın keyf kanun namındaki emirlerine fikren ve ilmen taraftar değiliz. Ve şahsımız itibarıyla amel etmiyoruz. Ve bu yirmi sene işkenceli esaretimde eşedd-i zulüm şahsıma edildiği halde siyasete karışmadık, idareye ilişmedik, syişi bozmadık. Yüz binler Nur arkadaşım varken, syişe dokunacak hiç bir vukuatımız kaydedilmedi. Ben şahsım itibarıyla hiç hayatımda görmediğim bu hir ömrümde ve gurbetimde şiddetli ihanetler ve damarıma dokunduracak haksız muameleler sebebiyle yaşamaktan usandım. Tahakküm altındaki serbestiyetten dahi nefret ettim. Size bir istida yazdım ki, herkese muhalif olarak ben beraatimi değil, belki tecziyemi talep ediyorum ve hafif cezayı değil, sizden en ağır cezayı istiyorum. çünkü, bu emsalsiz, acip muameleden kurtulmak için, ya kabre veya hapse girmekten başka çarem yok. Kabir ise, intihar caiz olmadığından ve ecel gizli olmasından şimdilik elime geçmediğinden, beş altı ay tecrid-i mutlakında bulunduğum hapse razı oldum. Fakat, bu istidayı msum arkadaşlarımın hatırları için şimdilik vermedim.

Rabian: Benim bu otuz sene hayatımda ve yeni Said tabir ettiğim zamanımda bütün Risale-i Nurda yazdıklarım ve şahsıma temas eden hakikatlerinin tasdikiyle ve benimle cidd görüşen ehl-i insaf ztların ve arkadaşların şehadetleriyle iddia ediyorum ki: Ben nefs-i emmremi elimden geldiği kadar hodfuruşluktan, şöhretperestlikten, tefahurdan mene çalışmışım ve şahsıma ziyade hüsn-ü zan eden Nur talebelerinin belki yüz defa hatırlarını kırıp cerh etmişim. Ben mal sahibi değilim. Kurnın mücevherat dükknının bir bçare delllıyım dediğimi hem yakın kardeşlerimin tasdikleriyle ve emrelerini görmeleriyle, ben, değil dünyev makamatı ve şan ü şerefi şahsıma kazandırmak, belki mnev büyük makamat faraza bana verilse de, fakat hizmetteki ihlsıma nefsimin hissesi karışmak ihtimaline binaen korkarak o makamatı da hizmetime feda etmeye karar verdiğim ve fiilen de öylece hareket ettiğim halde, mahkeme-i linizden güya en büyük bir siyas mesele gibi, bana karşı bazı kardeşlerimin Nurdan istifadelerine mnev bir şükran olarak ben kabul etmediğim halde, pederinden çok fazla hürmet etmesini medar-ı sual ve cevap yaptınız. Bir kısmını inkra sevk ettiniz ve bize hayretle dinlettirdiniz. Acaba kendi razı olmadığı ve kendini lyık bulmadığı halde başkaların onu medhetmeleriyle o bçareye bir suç tevehhüm edilebilir mi?

Hamisen: Katyen size beyan ediyorum ki, hiçbir cemiyetçilik ve cemiyetlerle ve siyas cereyanlarla hiçbir alkası olmayan Nur talebelerini, cemiyetçilik ve siyasetçilikle ittiham etmek, doğrudan doğruya kırk seneden beri İslmiyet ve iman aleyhinde çalışan gizli bir zındıka komitesi ve bu vatanda anarşiliği yetiştiren bir nevi bolşevizm namına bilerek veya bilmeyerek bizimle bir mücadeledir ki, üç mahkeme cemiyetçilik cihetinde bütün Nurcuların ve Nur risalelerinin beraatlerine karar vermişler. Yalnız Eskişehir Mahkemesi, tesettür-ü nis hakkında bir küçük risalenin birtek meselesini, belki bu gelen cümleyi, Mesmuatıma göre, merkez-i hükmette bir kundura boyacısı, çarşı içinde bir büyük adamın yarım çıplak karısına sarkıntılık edip o acip edepsizliği yapması tesettür aleyhinde olanın haysız yüzüne şamar vuruyor diye eskiden yazılmış cümle sebebiyle, bir sene bana ve yüz yirmi adamdan on beş arkadaşıma altışar ay ceza verdiler. Demek, şimdi Risale-i Nuru ve şakirtlerini ittiham etmek, o üç mahkemeyi mahkm etmek ve ittiham ve ihanet etmek demektir.

Sadisen: Risale-i Nur ile mübareze edilmez. Onu gören bütün ulem-i İslm Kurnın gayet hakikatli bir tefsiri, yani hakikatlerinin kuvvetli hüccetleri ve bu asırda bir mucize-i mneviyesi ve şimalden gelen tehlikelere karşı bu millet ve bu vatanın bir kuvvetli seddi olduğundan, mahkemeniz bunun talebelerini bundan ürkütmek değil, belki hukuk-u mme noktasında tergib etmek bir vazifeniz biliyoruz ve onu sizden bekliyoruz. Millete, vatana, syişe muzır dinsizlerin ve bazı siyas zındıkların kitaplarına ve mecmualarına hürriyet-i ilmiye serbestiyetiyle ilişilmediği halde, msum ve muhtaç bir gencin imanını kurtarmak ve su-i ahlktan kurtulmak için Nura talebe olması, elbette değil bir suç, belki hükmet ve maarif dairesi teşvik ve takdir edecek bir hlettir.

Son sözüm: Cenb-ı Hak, hkimleri adalet-i hakikiyeye muvaffak etsin. min deyip,

Allah bize yeter; O ne güzel vekildir. O ne güzel dost ve O ne güzel yardımcıdır. Ezelden ebede her türlü hamd ve övgü, şükür ve minnet, lemlerin Rabbi olan Allaha mahsustur.

Son sözüm

Heyet-i hkimeye beyan ediyorum ki:

Hem iddianameden, hem uzun tecridlerimden anladım ki, bu meselede en ziyade şahsım nazara alınıyor ve şahsımı çürütmek maslahat görülmüş. Güya şahsiyetimin idareye, syişe, vatana zararı var. Ve ben de din perdesi altında dünyev maksatlar güdüyormuşum, bir nevi siyaset peşinde koşuyormuşum. Buna karşı, size bunu katiyetle beyan ediyorum:

Bu evham yüzünden, benim şahsiyetimi çürütmek suretinde Risale-i Nura ve bu vatana ve bu millete fedakr ve kıymettar olan şakirtlerini incitmeyiniz. Yoksa bu vatana ve bu millete mnev büyük bir zarar, belki bir tehlikeye vesile olur.

DEVAM EDECEK