YEDİNCİ Kısım: AFYON hayatı-15
Eklenme: 12/30/2024 12:00:00 AM

Ben de bu otuz kırk senelik hayatımı bilenleri ve Nurun binler has şakirtlerini işhad ederek derim: İstanbulu işgal eden İngilizlerin başkumandanı, İslm içinde ihtilf atıp, hatt Şeyhülislm ve bir kısım hocaları kandırıp birbiri aleyhine sevk ederek itilfçı, ittihatçı fırkalarını birbiriyle uğraştırmasıyla Yunanın galebesine ve harekt-ı milliyenin mağlbiyetine zemin hazırladığı bir sırada, İngiliz ve Yunan aleyhinde Hutuvt-ı Sitte eserimi Eşref Edibin gayretiyle tab ve neşretmekle o kumandanın dehşetli plnını kıran ve onun idam tehdidine karşı geri çekilmeyen ve Ankara reisleri o hizmeti için onu çağırdıkları halde Ankaraya kaçmayan ve esarette Rusun başkumandanının idam kararına ehemmiyet vermeyen ve Otuz Bir Mart Hadisesinde sekiz taburu bir nutukla itaate getiren ve Divan-ı Harb-i Örfde, mahkemedeki paşaların Sen de mürtecisin, şeriat istemişsin diye suallerine karşı, idama beş para kıymet vermeyip, cevaben Eğer meşrutiyet bir fırkanın istibdadından ibaretse, bütün cin ve ins şahit olsun ki ben mürteciyim ve şeriatın birtek meselesine ruhumu feda etmeye hazırım diyen ve o büyük zabitleri hayretle takdire sevk edip, idamını beklerken beraatine karar verdikleri ve tahliye olup dönerken, onlara teşekkür etmeyerek Zalimler için yaşasın Cehennem! diye yolda bağıran ve Ankarada divan-ı riyasette, Mustafa Kemal hiddetle ona dedi: Biz seni buraya çağırdık ki, bize yüksek fikirler beyan edesin. Sen geldin, namaza dair şeyler yazdın, içimize ihtilaf verdin. Ona karşı, İmandan sonra en yüksek namazdır. Namaz kılmayan hindir, hinin hükmü merduttur diye kırk elli mebusun huzurunda söyleyen ve o dehşetli kumandan ona bir nevi tarziye verip hiddetini geri aldıran ve altı vilyet zabıtasınca ve hükmetçe syişin ihlline dair birtek maddesi kaydedilmeyen ve yüz binlerle Nur şakirtlerinin hiçbir vukuatı görünmeyen, yalnız bir küçük talebenin, haklı bir müdafaada küçük bir vukuatından başka hiçbir şakirdinden bir cinayet işitilmeyen ve hangi hapse girmişse o mahpusları ıslah eden ve yüz binler Risale-i Nurdan memlekette intişar etmekle beraber, menfaatten başka hiç bir zararı olmadıklarını yirmi üç senelik hayatının ve üç hükmet ve mahkemelerin beraatler vermelerinin ve Nurun kıymetini bilen yüz bin şakirtlerinin kavlen ve fiilen tasdiklerinin şehadetiyle ispat eden ve münzev, mücerred, garip, ihtiyar, fakir ve kendini kabir kapısında gören ve bütün kuvvet ve kanaatiyle fni şeyleri bırakıp, eski kusuratına bir kefret ve hayat-ı bkiyesine bir medar arayan ve dünyanın rütbelerine hiç ehemmiyet vermeyen ve şiddet-i şefkatinden msumlara, ihtiyarlara zarar gelmemek için, kendisine zulüm ve tzip edenlere beddua etmeyen bir adam hakkında, Bu ihtiyar münzevi syişi bozar, emniyeti ihll eder. Ve maksadı dünya entrikalarıdır ve muhabereleri dünya içindir. Öyle ise suçludur diyenler ve onu pek ağır şerait altında mahkm edenler, elbette yerden göğe kadar suçludur, mahkeme-i kübrda hesabını verecekler!

Acaba bir nutuk ile, isyan eden sekiz taburu itaate getiren ve kırk sene evvel bir makalesiyle binler adamı kendine taraftar yapan ve mezkr üç dehşetli kumandanlara karşı korkmayan ve dalkavukluk yapmayan ve mahkemelerde, Başımdaki saçlarım adedince başlarım bulunsa ve her gün biri kesilse, zındıkaya ve dallete teslim-i silh edip vatan ve millet ve İslmiyete hıyanet etmem, hakikat-i Kurna feda olan bu başımı zalimlere eğmem diyen ve Emirdağında beş on hiret kardeşi ve üç dört hizmetçilerden başka kimse ile alkadar olmayan bir adam hakkında, ittihamnamede, Bu Said Emirdağında gizli çalışmış, syişe zarar vermek fikriyle orada bir kısım halkları zehirlemiş. Yirmi adam da etrafında onu medhedip husus mektuplar yazdıkları gösteriyor ki, o adam inkılp ve hükmet aleyhinde gizli bir siyaset çeviriyor diyerek emsalsiz bir adavet ve ihanetlerle iki sene hapse sokmak ve hapiste tecrid-i mutlakla ve mahkemede konuşturmamakla tzip edenler ne derece haktan ve adaletten ve insaftan uzak düştüklerini vicdanlarına havale ediyorum.

Hiç mümkün müdür ki, böyle haddinden yüz derece ziyade teveccüh-ü mmeye mazhar ve bir nutuk ile binler adamı itaate getiren ve bir makaleyle binlerle insanları İttihad-ı Muhammed (a.s.m.) Cemiyetine iltihak ettiren ve Ayasofya Camiinde elli bin adama takdirle nutkunu dinlettiren bir adam, üç sene Emirdağında çalışsın, yalnız beş on adamı kandırsın ve hiret işini bırakıp siyaset entrikalarıyla uğraşsın, yakın olduğu kabrine nurlar yerine lüzumsuz zulmetler doldursun. Hiç kbil midir? Elbette şeytan dahi bunu kimseye kabul ettiremez.

Dördüncüsü: Şapka giymediğimi mahkmiyetime ehemmiyetli bir sebep göstermeleridir. Beni konuşturmadılar. Yoksa beni cezalandırmaya çalışanlara diyecektim ki:

Üç ay Kastamonuda polisler ve komiser karakolunda misafir kaldım. Hiçbir vakit bana demediler, Şapkayı başına koy. Ve üç mahkemede şapkayı başıma koymadığım ve başımı mahkemede açmadığım halde bana ilişmedikleri ve yirmi üç sene bazı dinsiz zalimlerin o bahaneyle bana gayr-ı resm çok sıkıntılı ve ağır bir nevi ceza çektirdikleri ve çocuklar ve kadınlar ve ekseri köylüler ve dairelerde memurlar ve bere giyenler şapka giymeye mecbur olmadıkları ve hiçbir madd maslahat, giymesinde bulunmadığı halde, benim gibi bir münzev, bütün müçtehidlerin ve umum şeyhülislmların yasak ettikleri bir serpuşu giymediğim bahanesiyle ve uydurmalar ilvesiyle yirmi sene cezasını çektiğim ve libasa ait mnsız bir detle tekrar beni cezalandırmaya çalışan ve çarşıda, Ramazanda, gündüzde rakı içip namaz kılmayanları hürriyet-i şahsiye var diye kendine kıyas edip ilişmediği halde, bu derece şiddet ve tekrarla ve ısrarla beni kıyafetim için suçlandırmaya çalışan, elbette ölümün idam-ı ebedsini ve kabrin daim haps-i münferidini gördükten sonra, mahkeme-i kübrda ondan bu hatsı sorulacak.

DEVAM EDECEK