Sekizincisi: Beşinci Şu, iki sene Denizli ve Ankara mahkemelerinin ellerinde kalıp sonra bize iade ettiklerinden, Denizli Mahkemesinde beraatimizi netice veren müdafaatımla beraber Sircün-Nur hirinde yazılmış. Gerçi evvelce mahrem tutuyorduk; fakat madem mahkemeler onu teşhir edip beraatle bize iade ettiler. Demek bir zararı yoktur diye teksirine izin verdim. Ve o Beşinci Şunın aslı, otuz kırk sene evvel yazılmış müteşabih hadslerdir; fakat ümmette eskiden beri intişar eden bir kısmına gerçi bazı ehl-i hads bir zaafiyet isnad etmişler, fakat zhir mnları medr-ı itiraz olmasından, sırf ehl-i imanı şüphelerden kurtarmak için yazıldığı halde, bir zaman sonra onun harika tevillerinin bir kısmı gözlere göründüğü için biz onu mahrem tuttuk, t yanlış mn verilmesin. Sonra, müteaddit mahkemeler onu tetkik edip teşhirine sebep olmakla beraber, bize iade ettikleri halde, şimdi beni tekrar onunla suçlu yapmak ne kadar adaletten, haktan, insaftan uzak olduğunu, bizi kanaat-ı vicdaniye ile mahkm edenlerin vicdanlarına ve onları dahi mahkeme-i kübrya havale ederek, Allah bize yeter; O ne güzel vekildir. deriz.
Dokuzuncusu: çok mühimdir. Fakat bizi mahkm edenlerin, Risale-i Nuru mütalalarının hatırı için, onları kızdırmamak fikriyle yazmadım.
Onuncusu: Kuvvetli ve ehemmiyetlidir. Fakat yine onları küstürmemek niyetiyle şimdilik yazmadım.
Bediüzzaman Said Nursnin Afyon hapishanesinde tecrid-i mutlakta iken talebelerine yazdığı mektuplardan bazı kısımlar
Aziz, sıddık kardeşlerim,
Sizi tziye değil, belki tebrik ediyorum. Madem kader-i İlh bizi bu üçüncü medrese-i Yusufiyeye bir hikmet için sevk etti ve bir kısım rızkımızı bize burada yedirecek ve rızkımız bizi buraya çağırdı. Ve madem şimdiye kadar kat tecrübelerle Belki sevmediğiniz şey hakkınızda hayırlıdır. sırrına inyet-i İlhiye bizi mazhar etmiş. Ve madem medrese-i Yusufiyedeki yeni kardeşlerimiz herkesten ziyade Nurlardaki teselliye muhtaçtırlar ve adliyeciler, memurlardan ziyade Nur kaidelerine ve sair kuds kanunlarına ihtiyaçları var. Ve madem Nur nüshaları pek kesretle hariçteki vazifenizi görüyorlar ve fütuhatları tevakkuf etmiyor. Ve madem burada herbir fni saat, bki ibadet saatleri hükmüne geçer. Elbette biz bu hadiseden, mezkr noktalar için keml-i sabır ve metanet içinde mesrurne şükretmemiz lzımdır. Denizli hapsinde teselli için yazdığımız bütün o küçük mektupları size de aynen tekrar ederim. İnşaallah o hakikatli fıkralar sizi de mütesell ederler.
Said Nurs
Aziz, sıddık kardeşlerim,
Evvel: Benim şahsıma edilen eziyet ve ihanetlerden müteessir olmayınız. çünkü Risale-i Nurda bir kusur bulamıyorlar, onun bedeline benim ehemmiyetsiz ve çok kusurlu şahsımla uğraşıyorlar. Ben bundan memnunum. Risale-i Nurun selmetine ve şerefine binler şahs elemler, bellar, tahkirler görsem, yine müftehirne şükretmek, Nurdan aldığım dersin muktezasıdır. Ve onun için bana bu cihette acımayınız.
Saniyen: Pek geniş ve şiddetli ve merhametsiz bu taarruz ve hücum, şimdilik yirmiden bire indi. Binler haslar yerinde birkaç zt ve yüz binler alkadarlar bedeline mahdut birkaç yeni kardeşleri topladılar. Demek inyet-i İlhiye ile pek hafif bir surete çevrilmiş.
Salisen: İnyet-i Rabbniye ile, iki sene aleyhimizde pln çeviren sabık vali def oldu. Ve aleyhimizde pek ziyade evhamlandırılan Dahiliye Vekilinin, hemşehriliği ve nesilce cedleri ziyade dindarlık cihetiyle, bu dehşetli hücumu pek çok hafifleştirdiğine kuvvetli bir ihtimal var. Onun için meyus olmayınız ve telş etmeyiniz.
Rabian: Pek çok tecrübelerle ve hadiselerle kat kanaat verecek bir tarzda, Risale-i Nurun ağlamasıyla ya zemin titriyor veya hava ağlıyor. Gözümüzle çok gördüğümüz ve kısmen mahkemede dahi ispat ettiğimiz gibi, tahminimce bu kış emsalsiz bir tarzda, yaz gibi bidayette gülmesi, Risale-i Nurun perde altında teksir makinesiyle gülmesine ve intişarına tevafuku; ve her tarafta taharri ve müsadere endişesiyle tevakkufla ağlamasına, birden bire kış dehşetli hiddeti ve ağlamasıyla tetabuku kuvvetli bir emaredir ki, hakikat-i Kurniyenin bu asırda parlak bir mucize-i kübrsıdır, zemin ve kinat onun ile alkadar... Said Nurs
Aziz, sıddık kardeşlerim,
Garip ve ltif bir hlimi beyan etmek lzım geldi.
...Bir zaman meşhur bir allmeyi, harbin müteaddit cephesinde cihada gidenler görmüşler, ona demişler. O da demiş: Bana sevap kazandırmak ve derslerimden ehl-i imana istifade ettirmek için benim şeklimde bazı evliyalar benim yerimde işler görmüşler. Aynen bunun gibi, Denizlide camilerde beni gördükleri, hatt resmen ihbar edilmiş ve müdür ve gardiyana aksetmiş. Bazıları telş ederek, Kim ona hapishane kapısını açıyor? demişler. Hem burada dahi aynen öyle oluyor. Halbuki benim çok kusurlu, ehemmiyetsiz şahsiyetime pek cüz bir harika isnadına bedel, Risale-i Nurun harikalarını ispat edip gösteren Sikke-i Gayb Mecmuası yüz derece, belki bin derece ziyade Nurlara itimat kazandırır ve makbuliyetine imza basar. Hususan Nurun kahraman talebeleri, hakikaten hrika halleri ve kalemleriyle imza basıyorlar.
Said Nurs
DEVAM EDECEK