Aziz, sıddık kardeşlerim,
Bu dünyada, hususan bu zamanda, hususan musibete düşenlere ve bilhassa Nur şakirtlerindeki dehşetli sıkıntılara ve meyusiyetlere karşı en tesirli çare, birbirine teselli ve ferah vermek ve kuvve-i mneviyesini takviye etmek ve fedakr hakik kardeş gibi birbirinin gam ve hüzün ve sıkıntılarına merhem sürmek ve tam şefkatle kederli kalbini okşamaktır. Mbeynimizdeki hakik ve uhrev uhuvvet, gücenmek ve tarafgirlik kaldırmaz. Madem ben size bütün kuvvetimle itimad edip bel bağlamışım ve sizin için, değil yalnız istirahatimi ve haysiyetimi ve şerefimi, belki sevinçle ruhumu da feda etmeye karar verdiğimi bilirsiniz, belki de görüyorsunuz. Hatt kasemle temin ederim ki, sekiz gündür Nurun iki rüknü zhir birbirine nazlanmak ve teselli yerine hüzün vermek olan ehemmiyetsiz hadise, bu sırada benim kalbime verdiği azap cihetiyle, Eyvah, eyvah! Elaman, elaman! Y Erhamerrhimn, medet! Bizi muhafaza eyle. Bizi cin ve ins şeytanların şerrinden kurtar. Kardeşlerimin kalblerini birbirine tam sadakat ve muhabbet ve uhuvvet ve şefkatle doldur diye hem ruhum, hem kalbim, hem aklım feryat edip ağladılar.
Ey demir gibi sarsılmaz kardeşlerim, bana yardım ediniz. Meselemiz çok naziktir. Ben sizlere çok güveniyordum ki, bütün vazifelerimi şahs-ı mnevnize bırakmıştım. Siz de, bütün kuvvetinizle benim imdadıma koşmanız lzım geliyor. Gerçi hadiseniz pek cüz ve geçici ve küçük idi. Fakat saatimizin zembereğine ve gözümüzün hadekasına gelen bir saç, bir zerrecik dahi incitir. Ve bu noktada ehemmiyetlidir ki, madd üç patlak ve mnev üç müşahedeler tam tamına haber verdiler.
Said Nurs
Aziz, sıddık kardeşlerim,
Leyle-i Mirac, ikinci bir Leyle-i Kadir hükmündedir. Bu gece mümkün oldukça çalışmakla kazanç birden bine çıkar. Şirket-i mneviye sırrıyla, inşaallah herbiriniz kırk bin dille tesbih eden bazı melekler gibi, kırk bin lisan ile bu kıymettar gecede ve sevabı çok bu çilehanede ibadet ve dualar edeceksiniz. Ve hakkımızda gelen fırtınada binden bir zarar olmamasına mukbil, bu gecedeki ibadetle şükredersiniz. Hem sizin tam ihtiyatınızı tebrik ile beraber, hakkımızda inyet-i Rabbniye pek zhir bir surette tecelli ettiğini tebşir ederiz.
Said Nurs
Aziz, sıddık, muhlis kardeşlerim,
Bizler imkn dairesinde bütün kuvvetimizle Lema-i İhlsın düsturlarını ve hakik ihlsın sırrını mbeynimizde ve birbirimize karşı istimal etmek, vücup derecesine gelmiş. Kat haber aldım ki, üç aydan beri buradaki has kardeşleri birbirine karşı meşrep veya fikir ihtilafıyla bir soğukluk vermek için üç adam tayin edilmiş. Hem metin Nurcuları usandırmakla sarsmak ve nazik ve tahammülsüzleri evhamlandırmak ve hizmet-i Nuriyeden vazgeçirmek için sebepsiz mahkememizi uzatıyorlar. Sakın, sakın! Şimdiye kadar mbeyninizdeki fedakrne uhuvvet ve samimne muhabbet sarsılmasın. Bir zerre kadar olsa bile, bize büyük zarar olur. Bizler birbirimizelüzum olsaruhumuzu feda etmeye hizmet-i Kurniye ve imaniyemiz iktiza ettiği halde, sıkıntıdan veya başka şeylerden gelen titizlikle hakik fedakrlar birbirine karşı küsmeye değil, belki keml-i mahviyet ve tevazu ve teslimiyetle kusuru kendine alır, muhabbetini, samimiyetini ziyadeleştirmeye çalışır. Yoksa habbe kubbe olup tamir edilmeyecek bir zarar verebilir. Sizin ferasetinize havale edip kısa kesiyorum. Said Nurs
Aziz, sıddık kardeşlerim,
Evvel: Gerçek hayır Allahın seçtiği şeydedir. sırrıyla, inşaallah mahkememizin tehirinde ve tahliye olan kardeşlerimizin yine mahkeme gününde burada bulunmalarında büyük hayırlar var.
Evet, Risale-i Nurun meselesi, lem-i İslmda, hususan bu memlekette küll bir ehemmiyeti bulunduğundan böyle heyecanlı toplamalar ile umumun nazar-ı dikkatini Nur hakikatlerine celb etmek lzımdır ki, ümidimizin ve ihtiyatımızın ve gizlememizin ve muarızların küçültmelerinin fevkinde ve ihtiyarımızın haricinde böyle şşaa ile Risale-i Nur kendi derslerini dost ve düşmana şikren veriyor. En mahrem sırlarını en nmahremlere çekinmeyerek gösteriyor. Madem hakikat budur; biz küçücük sıkıntılarımızı kinin gibi bir acı ilç bilip sabır ve şükretmeliyiz, Yhu bu da geçer demeliyiz.
Saniyen: Bu medrese-i Yusufiyenin nzırına yazdım: Ben Rusyada esirken, en evvel bolşevizmin fırtınası hapishanelerden başladığı gibi, Fransız İhtill-i Kebri dahi en evvel hapishanelerden ve tarihlerde serseri namıyla yad edilen mahpuslardan çıkmasına binaen, biz Nur şakirtleri, hem Eskişehir, hem Denizli, hem burada mümkün oldukça mahpusların ıslahına çalıştık. Eskişehir ve Denizlide tam faidesi görüldü. Burada daha ziyade faide olacak ki, bu nazik zaman ve zeminde Nurun dersleriyle geçen fırtınacık yüzden bire indi. Yoksa ihtilftan ve böyle hadiselerden istifade eden ve fırsat bekleyen haric muzır cereyanlar, o baruta ateş atıp bir yangın çıkacaktı.
Said Nurs
DEVAM EDECEK