Aziz, sıddık kardeşlerim,
Dünkü suale benzer, kırk sene evvel olmuş bir sual ve cevabı size hikye edeceğim. O eski zamanda, Eski Saidin talebeleri üstadlarıyla şiddet-i alkaları fedailik derecesine geldiğinden, Van, Bitlis tarafında Ermeni komitesi, Taşnak fedaileri çok faaliyette bulunmasıyla Eski Said onlara karşı duruyordu, bir derece susturuyordu. Kendi talebelerine mavzer tüfekleri bulup, medresesi bir vakit asker kışlası gibi silhlar, kitaplarla beraber bulunduğu vakit, bir asker feriki geldi, gördü, dedi: Bu medrese değil, kışladır. Bitlis hadisesi münasebetiyle evhama düştü, emretti: Onun silhlarını alınız. Bizden ellerine geçen on beş mavzerimizi aldılar. Bir iki ay sonra Harb-i Umum patladı. Ben tüfeklerimi geri aldım. Her ne ise...
Bu haller münasebetiyle benden sordular ki: Dehşetli fedaileri bulunan Ermeni komitesi sizden korkuyorlar ki, siz Vanda Erek Dağına çıktığınız zaman fedailer sizden çekinip dağılıyorlar, başka yere gidiyorlar. Acaba sizde ne kuvvet var ki öyle oluyor?
Ben de cevaben diyordum: Madem fni dünya hayatı, küçücük ve menf milliyetin muvakkat menfaati ve selmeti için bu harika fedakrlığı yapan Ermeni fedaileri karşımızda görünürler. Elbette hayat-ı bkiyeye ve pek büyük İslm milliyet-i kudsiyesinin müspet menfaatlerine çalışan ve Ecel birdir itikad eden talebeler, o fedailerden geri kalmazlar. Lüzum olsa o kat ecelini ve zhir birkaç sene mevhum ömrünü milyonlar sene bir ömre ve milyarlar dindaşların selmetine ve menfaatine tereddütsüz, müftehirne feda ederler. Said Nurs
Aziz, sıddık, vefadar ve şefkatli kardeşlerim,
İki gündür hem başımda, hem sbımda tesirli bir nezle ağrısı var. Böyle hallerde bir derece dostlarla görüşmekten teselli ve ünsiyet almaya ihtiyacım içinde acp tecrit ve yalnızlık vahşeti beni sıktı. Böyle bir nevi şekv kalbe geldi: Neden bu tazip oluyor? Hizmetimize faidesi nedir?
Birden, bu sabah kalbe ihtar edildi ki: Siz bu şiddetli imtihana girmek ve inceden inceye sizi kaç defa altın mı, bakır mı? diye mehenge vurmak ve her cihette sizi insafsızca tecrübe etmek ve Nefislerinizin hisseleri ve desiseleri var mı, yok mu? üç dört eleklerle elenmek; hlisne, sırf hak ve hakikat namına olan hizmetinize pek çok lüzumu vardı ki, kader-i İlh ve inyet-i Rabbniye müsaade ediyor. çünkü, böyle meydan-ı imtihanda inatçı ve bahaneci insafsız muarızların karşısında teşhir edilmesinden herkes anladı ki, hiçbir hile, hiçbir enniyet, hiçbir garaz, hiçbir dünyev, uhrev ve şahs menfaat karışmayarak, tam hlis, hak ve hakikatten geliyor. Eğer perde altında kalsaydı çok mnlar verilebilirdi. Daha avm-ı ehl-i iman itimad etmezdi. Belki bizi kandırırlar ve havas kısmı dahi vesvese ederdi. Belki bazı ehl-i makamat gibi kendilerini satmak, itimat kazanmak için böyle yapıyorlar diye daha tam kanaat etmezlerdi. Şimdi imtihandan sonra, en muannid vesveseli dahi teslime mecbur oluyor. Zahmetiniz bir, krınız bindir inşaallah.
Said Nurs
Aziz, sıddık kardeşlerim,
Evvel: Medar-ı ibret ve hayret iki esaretimde şahsıma karşı bir muameleyi beyan etmek ihtar edildi. Şöyle ki:
Rusyada, Kosturmada, doksan esir zabitlerimizle beraber bir koğuşta idik. Ben o zabitlerimize ara sıra ders veriyordum. Bir gün Rus kumandanı geldi, gördü, dedi: Bu Kürt, gönüllü alay kumandanı olup çok askerimizi kesmiş. Şimdi de burada siyas ders veriyor. Ben yasak ediyorum, ders vermesin. İki gün sonra geldi, dedi: Madem dersiniz siyas değil, belki dindir, ahlkdir; dersine devam eyle izin verdi.
İkinci esaretimde, bu hapiste iken yirmi sene derslerimi dinlemiş ve benden daha güzel ders veren bir has kardeşimin ve zarur hizmetimi gören hizmetçilerimin benim yanıma gelmeleri adliye memuru tarafından yasak edildi, t benden ders almasınlar. Halbuki Nur Risaleleri başka derslere hiç ihtiyaç bırakmıyor ve hiçbir dersimiz kalmamış ve hiçbir sırrımız gizli kalmamış. Her ne ise, bu uzun kıssayı kısa kesmeye bir hal sebep oldu.
Sıkıntılı musibetlerimi hiçe indiren bir hakikatli tesellidir
Birinci: Hakkımızda zahmet rahmete dönmesi.
İkinci: Kader adaleti içinde rıza ve teslim ferahı.
Üçüncü: İnyet-i hassanın Nurcular hakkında hususiyetindeki sevinç.
Dördüncü: Geçici olmasından zevlinde lezzet.
Beşinci: Ehemmiyetli sevaplar.
Altıncı: Vazife-i İlhiyeye karışmamak.
Yedinci: En şiddetli hücumda en az meşakkat ve küçük yaralar.
Sekizinci: Sair musibetzedelere nisbeten çok derece hafif.
Dokuzuncu: Nur ve iman hizmetinde şiddetli imtihanından çıkan yüksek ilnatın tesiratındaki sürur.
Dokuz adet mnev sevinçler, öyle teskin edici bir merhem ve tatlı bir ilçtır ki, tarif edilmez, ağır elemlerimizi teskin ediyor.
Said Nurs
DEVAM EDECEK